Merhaba sevgili okuyucularım. Uzunca bir süresizlerden ayrı kaldım. Eşimin hastalığı ile geçen süreç sonrasında vefat etmesi ile de kendimi henüz tam toparlayamadım. Her şeyden elimi çektim sanki hayata küstüm, boşverdim. Ama böyle de olmuyor tabi ki bilincindeyim. Hayat devam ediyor çocuklarım var, eşim dostum arkadaşlarım var. Bu durumuma üzülenler var, sevinenler de olabilir.
O zaman kendi kendime dedim ki, hadi toparla kendini. Ne üzülenleri üz, ne de sevinenleri sevindir. Benim hayattan tat almamam içime kapanmam eve kapanmam neden başkalarına dert olsun ki.
Eşim dünya tatlısı insan idi. Üzülmemi istemezdi.
Makaleme neden böyle bir giriş ile başladım anlatayım:
Şu an Alanya da memleketimdeyim. Bana çok iyi gelen motive eden havası denizi arkadaşlarım akrabalarım komşularımın varlığı mükemmel. Ancak gün bitip de yastığa başımı koyup yalnız kaldığımda ahh geçen sene bu zamanlar aşkım sağ idi onunla şuraya gittik burada gezdik şurada doğum günümü kutladık gibi delice anılar yakamı bırakırsa. Neyse.
Ve böyle çalkantılarım gel gitlerim var iken bir bayan arkadaşım ile sohbetten bu yazımın başlığı doğdu.
Ben yalnızlığı seçtim sen neden erkek arkadaşın var evlenmiyorsun dedim.
Bana UN VAR ŞEKER VAR NEDEN HELVA YAPMIYORSUN demek istiyorsun herhalde dedi.
Eğer helva yapmaya kalksam ya tadı beğenilmez ise? Az şekerli çok şekerli veya tatsız olur ise,
Unu kavururken elim yanar helva yanar ateşi çok acar isem, az olur çok olur çiğ kalır ise.
Elime yüzüme yağ sıçrar canım yanar içim acır iz kalır ise vsvsvs dedi. Yeteeeer dedim.
Yani biri ile beraber olmak bu devirde çok zormuş helva yapma benzetmesi ile gayet güzel açıkladı arkadaşım. Benden de size hatırlatma.
En güzel mutluluklar sizlerin olsun.