Antalya’da Kurban Bayramı boyunca söylenen otel doluluk oranı istatistiklerinin tartışmalara neden olduğunu belirten Recep Yavuz, bu konuya kişisel bloğunda yazdığı yazıyla açıklık getirdi. Yazısında Almanya’da tatilin başlamasıyla birlikte büyük eyaletlerde yaşanabilecek işçi sorununa da değinen Yavuz, Türkiye’nin bazı yerli otel ve tur operatörlerinin internet sitelerinde halen “Turkey” olarak yer almasına da tepki gösterdi.
“Otel doluluk keşmekeşi”
Bayram boyunca sürekli otellerin doluluğunun tartışıldığını, kimisinin “Otellerimiz yüzde 100 dolu” derken, kimilerinin ise boş olduklarını belirttiklerini kaydeden Recep Yavuz, bu durumun nedenini açıkladı. Dünyada bir ülkenin otel doluluğunu anında cevaplayabilecek bir sistem olmadığını vurgulayan Yavuz, “Zaten siz daha bu soruyu sorarken, otellere yeni rezervasyonlar ve iptaller gelir ve oran her an değişir. Hatta siz bunu bulmaya çalışırken, yeni bir tesis açılışını yapmaya hazırlanıyordur. Hiç kimse de mesela Antalya’da tek tek 2 bin tesisi arayarak doluluğunu öğrenemez. O yüzden anlık otel doluluğunu kimse bilemez. Ancak çok merak edilen bu konuya sektör temsilcileri birkaç tesisin doluluğunu araştırarak ve günlük geliş sayılarına bakarak tahmini bir cevap verebilir ki bu bölgeyi ve bütün otelleri kapsayamaz. Kimi bayramı yüzde 50 dolulukla geçirirken, kimi otel kapasitesinin üstünde bir doluluğa ulaşmış olabilir” dedi.
Matematiksel bir çalışma yaparak yaklaşık ortalamanın bulunabileceğini ifade eden turizmci Recep Yavuz, şöyle devam etti:
“Bunun için 3 parametreye ihtiyaç vardır; bölgenin toplam aktüel yatak kapasitesi, turistin ortalama kalış süresi, bölgeye günlük turist gelişi. İsterseniz Temmuz başından bugüne gelişlerden yola çıkarak Antalya’nın doluluk oranını yabancı turist bazında çıkarmaya çalışalım. Bölgenin yaklaşık yatak kapasitesi 650-700 bin civarında, turistin ortalama kalış süresi 9 gün, bölgeye 1-15 Temmuz arası gelen turist sayısı 1 milyon 120 bin ve günlük geliş ortalaması yaklaşık 75 bin. Günlük geliş 75 bini, kalış süresi olan 9 gün ile çarparsak, bu sürede gerekli olan yatak kapasitesi 675 bin olacaktır. Bu, aşağı yukarı Antalya’daki yatak kapasitesine denk geliyor. Buna bir de iç pazardan gelen yerli misafirleri eklersek, Antalya’da otel doluluklarının Temmuz’un ilk iki haftasında yüzde 100’e yakın seyrettiğini söylemek mümkündür."
“Almanya kas gücüne dayalı çalışan istiyor”
Temmuz ve Ağustos aylarının Avrupa’daki en önemli konusunun havalimanlarındaki yetersiz çalışan sayısı olacağına dikkat çeken Recep Yavuz, “Özellikle Almanya havalimanları ciddi ciddi alarm veriyor. Yeteri kadar çalışan olmadığından uçuşlar iptal oluyor, çok uzun gecikmeler yaşanıyor, bavullar doğru yere zamanında gönderilemiyor ve az sayıda çalışanın isyanı grevlere doğru ilerliyor. Hele 25-27 Temmuz’a dikkat edelim, büyük eyaletlerdeki tatillerin başlaması ile tam bir kargaşa bekliyor havalimanlarını. Çözüm için Türkiye’den 2-3 aylığına vasıfsız, kas gücüne dayalı 2 bin kişi istiyorlar. Oysa bu tarz çalışanı Almanya’da bulmak mümkün. Asıl önemli olan bu karmakarışık ortamı yönetecek, esnek olabilen, çözüm odaklı kişilerin bu süreci sevk etmesini sağlamak. Bence bu kilit noktalara bizden destek almalılar” diye belirtti.
“Hala ‘Türkiye’ demiyoruz”
Mayıs ayı sonunda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliğine mektup göndererek, artık uluslararası mecralarda ülkenin adının her dilde sadece “Türkiye” olarak kullanılacağının iletilerek uygulanmaya başlandığını hatırlatan Yavuz, bu konuda öncü olarak turizmcilere önemli görev düştüğünü vurguladı. Ancak bu konunun turizmcilerce halen yeterince ciddiye alınmadığını bildiren Yavuz, “Bu durumda yabancılar, ‘önce siz başlayın’ dese verilecek cevabımız yok. Mesela hala otellerin, tur operatörlerinin web sayfalarında ‘Turkey’ kullanılıyor. Yazışmalarda da belki de alışkanlık gereği ‘Turkey’e devam ediyoruz. Hani biz istemiştik bunun değişmesini? Bir yerden başlamalıyız, önce biz alışacağız, sonra dünya” ifadelerini kullandı.