Geçtiğimiz Ağustos’tan itibaren, birçok ülkenin yayın programına yeni bir lig eklendi. 2017/18 Süper Lig sezonu, İstanbul ve Anadolu’nun karşı karşıya geldiği tarihi sezonlarına göre daha farklı bir yerde: beIN Sports tarafından verilen uluslararası yayın garantisi, Türkiye Ligi için daha önce görülmemiş bir ilgiye sebep oldu. Nihayet çok yüksek kazanç sağlayan yeni yayın gelirleri sebebiyle en zengin Süper Lig oluyor ki bu 10 yıldır gelişen bir sistemin sonucu oldu; tartışılan yabancı sınırlarına elveda denmesi ve yeni stadyumların hızla yapılması. MondoFutbol, dünyanın en tahmin edilemez liglerinden birini izlemeniz için size beş sebep sunuyor.
1- Samir Nasri ve diğer yıldızlar: Türk cazibesi
Yeni yayın anlaşması ile birlikte, gelir anlamında Türk futbolunun(İngiltere Championship’in ardından) dünyanın yedinci büyük ligine sahip olması bekleniyor. Bu bir devrim ve bunu Türk taraftarlar da fark ettiler: Önceki uzun Digiturk dönemine göre daha derinlikli analizler ve tabii ki İngilizce yayınlar. Sahada ise yaz transfer dönemi, boğazın kıyısına Gael Clichy, Giuliano, Bafetimbi Gomis ve Sofiane Feghouli gibi kariyerinin en olgun dönemindeki isimleri getirdi.
Dahası, Anadolu’nun çehresini değiştiren stadyumlar, beIN ve yenilenen Trabzonspor’a QNB’den gelen Katar parası ile birleşince hiyerarşiler de baştan kuruluyor. Anadolu’nun uyuyan devi Antalyaspor, Milan’ın eski yıldızı Jeremy Menez’i aldıktan sonra Manchester City’den ayrılan Samir Nasri’yi getirerek potansiyelini ortaya koydu. Bu bir sır değil, gerçekten de Süper Lig’in cazibesi çevresel faktörlerle birleşerek oyuncuları etkiliyor: İstanbul, Antalya ve İzmir(yıllar süren hasretin ardından) gibi şehirler oyuncuların tercihlerinde karar verici bir rol üstlendiler. Ve doğal olarak da 1984 doğumlu Brezilyalı golcü Vagner Love da, Türkiye’nin güney kıyılarındaki küçük ama güzel şehir Alanya’da kendini yeniden buldu. Geçen yıl gol kralı olan Love, zorlu rakipleri geride bıraktı - diğerlerinin yanında, İstanbul’da sezonun aylarında sakatlık sorunları yaşayan Arsenal ve Manchester United’ın eski yıldızı Robin van Persie de vardı.
Süper Lig artık bitik yıldızların hüküm sürdüğü bir yer değil, burada olmak isteyen her kimse, iyi bir performans göstermek zorunda.
2- Beşiktaş ve Başakşehir için büyük sınav
Emmanuel Adebayor, Türkiye’ye sadece kariyerinin son anlarında iyi para kazanmak için gelmedi. Geçen yıl büyük sıçrama yapan Başakşehir’in(Avrupa Ligi’nde onlara dikkat etmek gerek) gerçek lideri oldu ve turuncu-mavili takımla 2020’de sona erecek yeni bir sözleşme imzaladı. Ocak 2017’den bu yana gösterdiği patlama iyiydi, şu an Roma’da olan 1997 İzmir doğumlu genç arkadaşı Cengiz Ünder’e iyi tavsiyeler verdi ve sessizce dünya çapında bir performans ortaya koyan ve herkesi büyüleyen Boşnak kanat oyuncusu Edin Visca ile iyi bir bağ kurdu. Gökhan İnler ve Gael Clichy gibi isimlerin gelmeleri kulübü başka seviyeye taşıdı ve tabii ki hedefleri daha yüksek olacak. Başakşehir, sağlam bir yaz dönemi geçirip Pepe, Medel ve Negredo’yu kadroya katan son şampiyon Beşiktaş’a karşı mücadele edecek. Sosyal medya başarıları ve hepsinden önemlisi de Quaresma, Oğuzhan ve Talisca gibi oyunculardan kurulu önemli iskeleti korumaları, Şenol Güneş’in başını çektiği projenin üçüncü sezonunda devam etmesinde önemli rol oynayacak. Ayrıca Başakşehir de bilgesini kimseye bırakmadı: Taktiksel ve düzenli oyunun maestrosu Abdullah Avcı, Beşiktaş’ın ultra-ofansif, dayanıklı ve ateşli futboluna karşı koymaya çalışacak.
Türkiye Ligi’nin geçen sezonki en iyi iki takımı, her alanda karşılaştılar ve yakında tekrar birbirleriyle karşılaşmayı bekliyorlar. Bir daha.
3- Bafetimbi Gomis’in yepyeni Galatasaray’ı
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi’nden beklenenden çok daha önce elenmeleri Boğaz kıyılarında homurtulara neden oldu. Geçmişte ligi domine eden formsuz ve güçsüz devler, yeniden yapılanmaya hazırlar. Sarı-kırmızılılar, eleştirilerin arasında Igor Tudor ile yola devam etti: Eski Juventuslu savunmacı, Antonio Conte’nin oyun tarzına olan hayranlığını hiç gizlemedi ki bu da Cimbom’un yeni teknik adamının daha fiziksel ve daha güçlü oyuncular istemesinin sebebi. İstekleri bir bir karşılandı, Bruma ve Sneijder gönderildiler, yerlerine gelen Papa Alioune “Badou” Ndiaye(1990 doğumlu, adını bir kenara not edin) gibi yorulmak bilmeyen isimlerin, takımın yeni iskeleti olmaları bekleniyor. Hücumda sorumluluk Bafetimbi Gomis’e ait olacak ki lige 5 maçta 7 gol ile başladı. Canal+’a konuşan Gomis, İstanbul’da mükemmel hissettiğini açıkladı ve yaşadıklarını “Türk çılgınlığı” diyerek tanımladı: kendi gol sevinci taklidini yapan Türk çocukları izliyordu. Gomis ve yeni taraftarları, Avrupa yorgunluğu olmayacakken ve Fenerbahçe hala yenilenme aşamasındayken, şampiyonluk yarışında kilit rol oynayacaklar.
4- Okan Buruk, Akhisar ve diğer “İtalyanlar”
Her ne kadar Türkiye, İtalya’da pozitif bir bakış açısına sahip olmasa da Serie A ve Süper Lig birbirlerine oldukça benziyorlar. İtalyan sahalarında oynayan ve oralarda çok şey öğrenen, eski Inter orta sahası Okan Buruk, şu an Akhisar’ı çalıştırıyor. Batı Anadolu’da, geçmişte Gaziantep ve İzmir’de(Büyüleyici Göztepe’yi inşa edip Süper Lig’e gönderen) yaptığı iyi işleri yine tekrar etmek isteyecek. Geçen sezonun son bölümünde 7 maçta 6 galibiyet aldı ve özel bir şeyler yapabildiğini gösterdi ki o Akhisar, yıllardır 1 saat uzaklıktaki Manisa’da maçlarını oynadı ve artık kendi stadyumuna taşınmayı bekliyor.
Türkiye’deki diğer “İtalyanlar”a pasaport açısından bakarsak iki isim var: Davide Petrucci(1991’li) ve Stefano Napoleoni(1986’lı). Petrucci, Manchester United altyapısı geçmişli bir oyuncu ve macerasına 1. Lig’de Rizespor’la baştan başlayıp hemen Süper Lig’e dönmeye çalışacak. Napoleoni ise Polonya ve Yunanistan’daki maceralarının ardından Başakşehir’de üçüncü sezonunu geçiriyor, Avrupa Ligi-Süper Lig yoğunluğunda yeteneklerini göstermek için şans bekliyor.
Ayrıca kendisi, Roma’nın sembolü olan ve gerçekten vücudunda taşıdığı harika Colosseum dövmesini gösteriyor.
5- Yeni Malatya, Anadolu’nun doğu topraklarında futbol
İzmir’in Göztepe ile dönüşünün yanında ligde bir de ilk sezonunu yaşayan çaylak bir kulüp var: Yeni Malatyaspor, Doğu Anadolu’nun dağları arasında yer alan bir şehirden gelen takım, küme düşen Gaziantepspor’un yerine “ligin en doğusundaki takım” unvanını aldı. Ülkenin en dertli bölgesi olan Güneydoğu Anadolu, bu sezon Süper Lig mücadelesinden mahrum kalacak. Deniz Naki’nin Amedspor hikayesini tüm dünya takip etti ancak takım 2. Lig’de mücadele ediyor. Malatya, doğunun tek umudu olacak.
Karmaşık ve çoklu yapıdaki eski Roma şehrinde Türk, Kürt ve Ermeni dilleriyle kültürleri kesişiyor. Tüm zamanların en ünlü Kürt şarkıcısı olan Ahmet Kaya’nın memleketi, futbol takımlarının Balkan Kupası ve UEFA Kupası mücadelelerinin ardından dağılmalarına tanıklık etti. “Yeni” ismi, eski takım Malatyaspor’un borçlar ve yönetimsel hatalar sonucunda finansal olarak çöküşünün ardından kondu. Sarı-kırmızı-siyah renklere sahip kulübün yeniden doğuşu, Olympique Lyon’dan tanıdığımız, Doğu Anadolu ekibinin yıldızı olması beklenen sol bek Aly Cissokho gibi bir ismi bile takıma kazandırmalarını sağladı. Kayısıya ithaf edilen turuncu renklerle donatılan yepyeni bir stadyumda mücadele edecek olan Cissokho, bir yandan da baharatlı ve lezzetli kağıt kebabının tadına varacak.
Daha fazla krediyi hak eden ligin bir başka garipliği... Çünkü burada birçok şehir var ve Malatya onlardan sadece biri, futbol basit bir oyundan çok daha fazlası.
Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2017, 15:49