Şeker hastalığını ele alan Dahiliye Uzmanı Nesibe Karakuş, hastalığının 4 farklı sınıflama ile tanımlandığını belirtti. Günümüzde hareketsizliğin ve düzensiz beslenme alışkanlıklarının diyabet hastalığını tetiklediğini söyleyen  Karakuş, her diyabet hastasının farklı bir sınıflama içerisinde yer aldığını ve farklı bir tedavi yöntemi uygulanması gerektiğini sözlerine ekledi. 

Diyetisyen Zeynep Başyiğit ise şeker hastalığı tedavisinde önceliği diyetin oluşturduğunu söyledi. Başyiğit, “Bireyin fiziksel aktivite ve diyeti yaşam standartlarını düzenleyecek şekilde hayatına sokması gerekiyor. Beslenme programında diyabetli birey için uygun besinin uygun zamanda ve uygun miktarlarda verilmesi bizim için önemli. Sağlıklı beslenmek isteyen, zayıflamak, kilo almak ya da herhangi bir hastalığı olan diğer bireylerde de uygun besin, uygun zaman ve uygun miktarın önemini vurguluyoruz” diye konuştu. 

Konferansın son konuşmacısı olarak söz alan Genel Cerrahi Uzmanı Aziz Sümer, diyabetin kronik bir hastalık olduğuna değinerek, “Tek bir tedavisi yok, net bir tedavi yöntemi yok, yüzde yüz tedavi yöntemi yok. Söylenenlerin hepsini çöpe atın, sadece ve sadece diyabetin sonunda gideceğimiz nokta belli. Biz bu noktayı uzatmaya çalışıyoruz. Biz aslında bu kötü sona ne kadar geç gidersek bizim için o kadar iyi diyerek o tedavi yöntemlerini uyguluyoruz” şeklinde konuştu. 

Ayrıca zayıflama ürünlerini de eleştiren Aziz Sümer, şunları söyledi: “Medyada çıkan ‘yüzde yüz şekere çözüm buldum, bana gelin’ diyen hiç kimseye inanmayın hepsi yalandır. Obezite o kadar büyük bir problem ki dünyada 300 milyar doların üzerinde zayıflama ürünü satılıyor ancak insanlar şişmanlamaya devam ediyor. Ya ürünlerde, ya bunları sunanlarda ya da bizde bir problem var. Diyet kitapları sadece onu yazan diyetisyene yarar. O kitabı yazanlar zengin olur, siz şişmanlamaya devam edersiniz” şeklinde konuştu.