Türkiye’de 4 bini aşkın üyesi ile göğüs hastalıkları alanındaki en büyük aile olan Türk Toraks Derneği’nin “Türk Toraks Derneği 21. Yıllık Kongresi”, Antalya’nın Belek Turizm Merkezindeki bir otelde gerçekleştirildi.
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Toraks Derneği 21. Yıllık Kongresi Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, bu yıl kongrenin “El ele, bilimle, güçlü nefese” sloganıyla düzenlendiğini söyledi.
Prof.Dr. Köktürk, “Akciğer sağlığını tehdit eden konular, toplum sağlığı ve güncel sağlık politikaları ile göğüs hastalıkları alanındaki yeni tedaviler, yurtiçi ve yurtdışından birçok deneyimli bilim insanı tarafından her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu. Doyurucu ve büyük bir toplantı oldu. Kongreye göğüs hastalıkları alanından yaklaşık 1650 hekim katıldı. 93 oturum gerçekleştirildiği kongrede,yurtiçinden ve yurtdışından 480’yi aşkın konuşmacı ve oturum başkanı katıldı. Yabancı konuklarımız oldu. Hem Avrupa Solunum Derneği hem Amerika Solunum Derneğinin katılımları oldu. Bu kongre hep yenilikler ekledik. Derneğimiz hep kendini yenilemek ister. Amerikan Toraks Derneği’nin logusunu kullandık. Derneğimizi kendimizi iyileştirdiğimiz, yenilediğimiz bir vaha olarak görüyoruz” dedi.
Uzun: "Bir çok konu tartışıldı"
Kongre Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Oğuz Uzun, kongrede ana oturumlarda sadece göğüs hastalıkları değil toplum sağlığını ve geleceği tehlikeye atan konuları ele aldıklarını belirtti.
Kongrede göç ve tüberküloz konusunu da tartıştıklarını aktaran Prof.Dr. Uzun, “Ayrıca son yıllarda yine ülkemizde önemli bir konu olarak karşımıza çıkan “Aşırı tanı ve sağlığın kışkırtılması” konusu tartışıldı. Yine sağlık sistemi ile ilgili önümüzdeki dönemde çok tartışılacak konulardan olan “şehir hastaneleri” konusu tüm yönleriyle bir panelde konuşuldu. Kongremizde bulunan bir çok oturumda akciğer kanseri, astım tedavisi, pulmoner emboli (akciğer damar pıhtılaşması) ve interstisyel akciğer hastalıkları (akciğer dokusunu sertleşmesi ve sarkoidoz gibi) tartışılarak bu hastalıkları erken ve doğru tanı ve tedavisi ile ilgili konferans ve paneller gerçekleşti.”ifadelerine yer verdi.
Kalyoncu: "2050'de her 4 kişiden biri akciğerden hayatını kaybedecek"
Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, Türkiye’de ölen her 10 kişiden birinin akciğer rahatsızlığına bağlı olarak hayatını kaybettiğini belirtti.
Sigara, hava kirliliği, mesleki koşullar ve çeşitli faktörlerin üst üste konulmasıyla Türkiye’de 2050 yılına doğru her 4 kişiden birinin akciğer hastalıkları nedeniyle hayatını kaybedeceğini vurgulayan Prof.Dr. Kalyoncu, “ Bu önemli bir durum. Akciğer hastalıklarının çoğu korunulanabilir. Yaşam koşullarının düzeltilmesi, çevre ve iklim, hava kirliliği, sigara konusundaki eğitim daha hızlı düzenleyici önlemlerle bu ölümlerin ve rahatsızlıkların nüne kısmen de olsa geçilebilir.”dedi.
Prof.Dr. Kalyoncu, maddi sıkıntı içinde olan Tüberküloz hastalarına aylık 1080 TL yardımın Sağlık Bakanlığı tarafından ödeme yapılacağını müjdeledi.
Akciğerlerin sağlığını korunması için akciğere ne kadar az duman girerse o derece şanslı olunduğunu dile getiren Prof.Dr. Kalyoncu, dumanın her türlüsünün zararlı olduğunu buna örnek olarak tandır başında ekmek yapan bir kadının bile etkilenmesi örneğini verdi.
Yorgancıoğlu: "Kebab ve fırın çalışanlarında solunum sıkıntısı yüksek"
Türk Toraks Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, kebapçıların kongrede gündeme geldiğini dile getirerek, akciğer hastalıklarının meslekle yakından ilişkili olduğunu bildirdi.
Gaziantep ve Şanlıurfa’dan iki adet kebap çalışmasının kongrede sunulduğunu aktaran Prof.Dr. Yorgancıoğlu, “Kebap pişiren kişilerde solunum fonksiyonlarının etkilenimi araştırıldı. Biz o araştırmada gördük ki özellikle ocak başına kömürün üzerinde kebap pişirenlerde hasta olmasalar dahi yaptığımız testlerde solunum sistemlerinin etkilendiğini gördük. O nedenle bunun için tedbir alınması gerekir. Çalışma ortamlarının havalandırmasının çok iyi olması gerekir. Eğer ki kişide belirtiler başladıysa mutlaka göğüs cerrahi hastalıkları uzmanına başvurması gerekir. Bu kişilerin sigara içmesini de önlemek gerekir. Kömür ve kebap dumanından etkileniyorlarsa, birde sigara içerlerse etkilenimleri iki katına çıkacaktır” diye konuştu.
"Kadının akciğeri mesleğine göre daha çok etkileniyor"
Kadın akciğerlerinin erkeklere göre daha duyarlı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Yorgancıoğlu, “Sigara kadın akciğerini daha fazla etkiliyor, daha kolay koah oluyorlar. O nedenle sigara çok önemlidir. Ama kadının mesleği çok önemlidir. Tekstil, fırın işçilerinde gördüğümüz etkilenimler var. Birde çalışmayan ev hanımlarında temizlik maddelerine maruziyet sonucu akciğerlerinde sıkışması ileri dönemde akciğerin katışmasına doğru giden dönem olabiliyor. Temizlik maddelerinden karışımlar sonucu çıkan buhar, akciğerleri ciddi etkiliyor” dedi.
Prof.Dr. Arzu Yorgancıoğlu, fırıncılarda da bu tip meslek hastalıklarının görüldüğünü ve havalandırma sisteminin işverenler tarafından iyi şekilde yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Bayram:"Sıcaklıkla solunum ilişkisi"
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Hasan Bayram, bir yerdeki küresel iklim değişikliğin yol açtığı coğrafi değişiklikle, göçlere ve çatışmalara yol açtığını belirtti.
Orta Doğu, Suriye’de, Afrika’da yaşanan sorunları iklim değişikliğinden ayrı tutmanın çok zor olduğunu ifade eden Bayram, “Küresel iklim değişikliği ısınmadan kaynaklanıyor. Dünyamız git gide ısınıyor. Sadece Türkiye değil dünyanın her yeri böyle. Ama en çok Akdeniz havası, Afrika etkileniyor. Ülkemizde ciddi tehdit altında. Daha sıcak yazlar, daha ılık kışlar, kurak geçen mevsimler yaşıyoruz. Bununla birlikte çeşitli hastalıklara akciğer, kalp hastalıkları inmeye bağlı hastalıklarda ölümlerin arttığını görüyoruz” ifadelerine yer verdi.
"Çöl tozlarında acile başvuru sayısı artıyor"
Türkiye’de sıcaklık artışının akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerin artmasına neden olduğunu dile getiren Prof.Dr. Bayram, “Ülkemizde Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nden Batı Anadolu’da ciddi riskler var. Konya’da yer altı sularının çekildiğini, obrukların oluştuğunu görüyoruz. Çöl tozu fırtınaları artıyor. Sahra, Kuzey Afrika, Orta Doğu çöllerinden gelen fırtınalarının etkisi altında kalıyor. Bu tozların arttığı dönemde Gaziantep’te hastane acillerinde başvuruların arttığını gözlemledik.”dedi.
Cinel: “Aşı tartışmaları”
Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Doç.Dr. Güzin Cinel, Sağlık Bakanlığı’nın her yeni doğan çocuğa ulusal aşı takvimini uyguladığını belirtti.
Türkiye’de yılda 1.3 milyon bebeğin dünyaya geldiğini kaydeden Doç. Dr. Cinel, “Bu aşı takvimi çerçevesinde Hepatit B,Tüberküloz, pnömokok, difterş, boğmaca,tetanoz, kızamık, kabakulak ve çocuk büyüdükçe bu alı takvimine uygun olarak koruma amaçlı aşı yapılıyor. Çocuğunun 0 yaştan, 6. ayı ve devamında aşıları yapılıyor. Ama son yıllarda aşı reddiyle çok fazla karşılaşmaya başladık. Özellikle 2016 verilerinde 10 bin kadar ailenin aşı reddinde bulunduğu bildirildi. 2017 yılında ise bu rakamın 20 bini aştığı dile getiriliyor” ifadelerine yer verdi.
"Bizim aşılarda civa yok, çok az alüminyum var"
Aşı reddine neden olan konuların bilimsel bir dayanağı olmadığını vurgulayan Doç.Dr. Güzin Cinel, “Bu aşıların civa ve alüminyum içerdiği bunların ileride alzaymır gibi bir takım hastalılara neden olabileceği söylenmiş.Ülkemizdeki aşılarda civa yok, alüminyumda bağışıklığı arttırmak için çok az konuluyor. Bu konulan alüminyum belki çevrede karşılaştığımız suda bile fazla vardır. Bunlar insanları tedirgin edici düzeyde değil ki ülkemizdeki aşı programı Aşı Danışma Kurulu, bilimsel tarafsız bir kurul, veriler incelenerek oluşturuluyor. Hiç kimse bir çocuğun bile sağlığını göz ardı etmek istemez. Biz toplum sağlığı ile uğraşıyoruz. Bir aşı programıyla herhangi bir bulaşıcı hastalığına karşı yaptığımız aşıyla hastalığı toplumda yüzde 98 azaltılmasını planlıyorken, her çocuğunun sağlığı bizim açıdan önemlidir. Bilimsel verilere dayanmayan bu tip bilgilerin medyada yeralmasından tedirginiz. Bu durum ailelerle aşı reddine neden oluyor” dedi.
"Önemli olan toplumun sağlığını korumak"
Son dönemde çocuk kliniğinde sıkça kızamık hastalığını görmeye başladıklarını dile getiren Doç.Dr. Cinel, “Kızamığı çok az görüyoruz derken son birkaç aydır kızamık arttı, birkaç yıldır boğmaca arttı. Ailelerimiz rahatlıkla çocuklarını aşılatabilir. Bireyin hakları önemli ama aşılama konusunda bir bireyin özerkliği toplumun yarından çok daha önemli değildir. Bizim için önemli olan toplum sağlığını korumaktır.”
Güncelleme Tarihi: 15 Nisan 2018, 11:34