Osteoporoz, düşük kemik kütlesiyle birlikte kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artmasıyla karakterize olan sistemik bir iskelet hastalığıdır diyen Uzman Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu açıklamasına şöyle devam etti; “Kırık riskinin artması osteoporozu önemli bir hastalık haline getirmiştir. Çünkü osteoporoza bağlı kırıklar, yaşam kalitesinde bozulmaya, kırığa bağlı komplikasyonlarla karşılaşmada artmaya, kişinin bağımlılığının artmasına ve uzun süreli hareket kaybına yol açmaktadır. Kemik kütlesinde azalma meydana gelen bu hastalıkta azalmadan en az etkilenmek için doruk kemik kütlesi dediğimiz kemik yoğunluğunun yüksek olması hastalıktan korunmada avantajlı olmamızı sağlamaktadır” dedi.
Doruk kemik kütlesini açıklayan Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu, yaşam süresi boyunca kemik üzerinde bir döngü mevcuttur. Bu döngü yapım ve yıkım şeklinde olmaktadır. Ortalama adolesan (ergenlik) döneme kadar ki döngüde yapım yıkımdan daha fazla olurken 40 yaş civarına kadar yapım ve yıkım eşit olarak gitmekte fakat 40 yaş sonrasında ise maalesef yıkım yapımın önüne geçerek kemik kütlesindeki azalma başlamış olmaktadır diye belirtti.
Bu yüzden adolesan dönemine kadar oluşan kemiğin doruk kütlesinin yüksek olması osteoporozdan korunmada veya az etkilenmede önemlidir diye vurgu yapan Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu, yeterli doruk kemik kütlesine ulaşmak optimal bir birikim yapmak için ise “Yeterli kalsiyum alınması, protein bakımından zengin gıdalarla beslenilmesi, bol d vitamini alımı (güneş ışığı veya besinlerden) ve kemik üzerine stres yaratan egzersizler (koşma, yürüme gibi) gereklidir. Tüm bunların yanında ayrıca sedanter yaşamdan uzak durulmalı, alkol ve sigara tüketimi ile kafein içeren gıdalardan kaçınmak gerekmektedir” dedi.
Peki Kemik Erimesi Kimlerde Görülür?
Osteoporoz’un 50 yaş sonrası post menapozal kadınlarda ve 70 yaş sonrası kadın ile erkeklerde eşit oranda görüldüğünü belirten Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu; “narin vücut yapısı, maternal geçmiş (annede osteoporoz öyküsü), düşük doruk kemik kütlesi, beyaz ırk, kadın cinsiyet, yaşlılık, erken menapoz öyküsü, geç adet başlaması, çok doğum ve bazı hastalıklar (romatoid artrit, hipertroidi, hiperparatroidi, gastrointestinal hastalıklar...) ile ağır beslenme bozukluğuna yol açan durumlar osteoporoz için değiştirilemeyen risk faktörleridir” dedi.
Osteoporozun tanısı zor olmamakla birlikte çok belirgin semptom ve bulgu vermemektedir diyen Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu, “O yüzden risk faktörleri olan kişilerde ve postmenapozal kadınlarda mutlaka kemik taraması yapılıp değerlendirilmelidir. Yanlış bilinenin aksine kemik erimesi ağrı yapmamasına rağmen sadece omur kırıklarında akut ağrı şeklinde sırt ağrıları veya postür bozukluğuna bağlı kronik sırt ağrıları görülebilir. Bu süreçte boy kısalması diğer bir klinik bulgu olarak karşımıza gelebilir. Ancak yaşlandıkça omurlar arasında bulunan disklerin su miktarı azaldığından ileri yaşlarda gençlik boyumuza göre yaklaşık 2 cm boy kısalığı oluşabilirken ileri osteoporozda 6 cm gibi bir boy kısalığı karşımıza gelmektedir. Ayrıca öne eğik duruş bozukluğu karın içi basıncının artmasına, göğüs kafesinin daralması ve nefes darlığına sebep olabilmekte ve tabi ki herkesin bildiği gibi kırıklara da yol açabilmektedir” dedi.
Osteoporozun tanısında kemik yoğunluğu ölçümü altın standart olmakta ve bunu da DEXA ile değerlendirmekteyiz diyen Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu; “Vücutta 2 bölgeden bakılmakta olup Lomber vertebra dediğimiz bel omurları ve kalça kemiğinin boyun kısmından değerlendirilmektedir” dedi.
Osteoporoz’un tedavisinden önce osteoporozdan korunma ve risk faktörlerini azaltmanın çok önemli olduğuna vurgu yapan Uzm. Dr. İsmet Aslı Topçuoğlu; “Bu yüzden anne karnından itibaren osteoporozla mücadele edilmelidir. Hamilelik döneminde kalsiyum ve d vitamini desteği hem hamile kadında hem de bebekte ileri yaşlarda oluşabilecek osteoporozdan korunmada önemlidir. Sadece hamilelik ve bebeklik dönemi değil yaşam boyu kalsiyum ve d vitamini desteği her yaş grubu ve cinsiyet için gereklidir. Bunun dışında egzersiz yapmak diğer önemli faktörlerden birisidir. Özellikle kemik üzerine ağırlık bindiren egzersizler osteoporozdan korunmada daha da ön plana çıkmaktadır. Bu egzersizler koşma, yürüme gibi kemik üzerine yük bindiren egzersizlerdir. Kısacası osteoporoz tedavisi önemli olmakla birlikte osteoporozdan korunma daha da önemlidir. Bunun içinde osteoporoz yapan nedenleri iyi bilmek, gerekiyorsa tedaviye uyum sağlamak, yıllık takiplerini yaptırmak gereklidir” dedi.
Güncelleme Tarihi: 02 Ağustos 2017, 15:48