Dünyada her 11 yetişkinden biri diyabet hastası

İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, dünyada her 11 yetişkinden birinin diyabet hastası olduğunu söyledi.

Dünyada her 11 yetişkinden biri diyabet hastası
Özel OFM Antalya Hastanesi İç hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, kandaki şeker seviyesinin yüksek seyretmesi ile ortaya çıkan ve çağımızın vebası olarak adlandırılan diyabet hakkında bilgiler verdi. Diyabet hastalığına karşı son derece dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Eren, "Diyabet, tüm dünyada yaygın, çok ciddi sonuçları olan, mali yükü yüksek olan bir hastalıktır. Dünyada her 11 yetişkinden biri, yaklaşık 450 milyon kişi diyabetlidir. Tüm dünyadaki sağlık harcamalarının yüzde 12’si diyabet için harcanmaktadır. Dünyada her 7 doğumdan birinde annede, gebelik diyabeti vardır. Maalesef, Avrupa’da Tip 2 diyabet gelişme oranı en yüksek ülke, Türkiye'dir. Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II) sonuçlarına göre; ülkemizde diyabet görülme oranı, Kuzey Anadolu’da yüzde 14,5 ile en az, Doğu Anadolu’da ise yüzde 18,2 ile en fazladır. Diyabetli olduğunun farkında olma oranı; Batı Anadolu’da en yüksek yüzde 61,6, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise en düşüktür yüzde 47,2. Diyabet oranları Bursa ve Malatya’da yüzde 20’nin üzerinde; Diyarbakır, İstanbul, Antalya, Adana, Gaziantep, İzmir, Denizli, Eskişehir, Ankara ve Konya’da ise yüzde 15’in üzerindedir. Diyabet farkındalığı Bursa’da en yüksek, Diyarbakır’da ise en düşüktür. Diyabete davetiye çıkaran aşırı kiloluluk ve şişmanlık oranı, erişkin nüfusta yüzde 66'dır" diye konuştu.

"Erken teşhis ve 30 dakika yürüyüş riski azaltıyor"

Uzm. Dr. Eren, vücutta pankreas tarafından üretilen insülinin, besinlerdeki şekerin hücre içine girerek, enerji olarak kullanılabilmesini sağladığına dikkat çekti. Pankreasta yeteri derecede insülin üretilemediğinde, kan şekerinin yükseldiğini ve Tip 1 diyabet hastalığının oluştuğunu anlatan Uzm. Dr. Eren, "Tip 1 diyabet, genellikle çocukluk ve gençlik çağında ortaya çıkar. Vücutta yeteri kadar insülin üretildiği halde, hücrelerin insüline karşı direnci nedeni ile şeker hücre içine alınamazsa Tip 2 diyabet oluşur. Tip 2 diyabet genellikle 30'lu yaşlardan sonra oluşur. Gebelik esnasında oluşan diyabete ise, Gebelik Diyabeti denir. Diyabet öncesi süreçte, yani kan şekerinin yüksek seyretmeye ve dengesiz olmaya başladığı dönemde; yemekten 2-3 saat sonra erken açlık hissi, açlık hissi ile beraber soğuk terleme, elde ayakta titreme, sinirlilik ve baş ağrısı, tatlı krizi, hızlı ve fazla yemek yeme gibi belirtiler ortaya çıkar. Ağır yemekten sonra ise uykunuz gelir. Bu bulgular 2-3 yıl içinde sizde diyabet hastalığının ortaya çıkabileceğine işaret eder. Bu döneme gizli şeker veya insülin direnci dönemi denilir. Şeker yükleme testi ile kesin teşhis edilen ve diyabetin önlenebildiği bir dönemdir. Yapılan bir araştırmaya göre gizli şeker döneminde saptanan hastalar, günde 30 dakika yürür ve kilolarını yüzde 5 oranında azaltırlarsa, diyabet oluşma olasılığı oranı yüzde 56 oranında azalmaktadır" ifadelerini kullandı.

"45 yaşın üzerindeki herkes diyabet taraması yaptırmalı"

Diyabet hastalığının başlangıç aşamalarında yaşanan sorunları aktaran Uzm. Dr. Eren, gece sık ve fazla idrar yapma, çok su içme, ağız kuruluğu, halsizlik, yorgunluk gibi şikayet yaşayanların, mutlaka uzman bir hekime başvurması gerektiğini söyledi. Diyabet gelişimindeki risk faktörlerinin aile öykülerine göre değişkenlik gösterdiğinin altını çizen Eren, "Diyabet hastalığı oluştuktan sonra başlangıç aşamalarında, idrarda fazla şeker atılımına bağlı su atılımın fazla olması nedeni ile gün içinde ve gece sık ve fazla idrar yapma, çok su içme, ağız kuruluğu, halsizlik, yorgunluk gibi şikayetler oluşur. Hastalık ilerledikçe açıklanamayan kilo kaybı, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, ciltte oluşan yaraların zor iyileşmesi, sık infeksiyon geçirme gibi yakınmalar olabilir. Diyabet gelişimi açısından risk faktörleri; aile bireylerinde diyabet olması, kilo fazlalığı veya şişmanlık, hareketsiz yaşam, hipertansiyon, anormal kan yağları seviyesi, kalp ve damar hastalığı olması, gebelikte diyabet öyküsü olması ve polikistik over hastalığı öyküsü bulunmasıdır. Bu durumlarda mutlaka diyabet taraması yapılmalıdır. Diyabet için risk faktörü olsun ya da olmasın 45 yaş üzerinde herkeste diyabet taraması yapılmalı ve sonuçlar normal çıkarsa tarama en azından üç yılda bir tekrarlanmalıdır" diye konuştu.

"Kan şekeri kontrol altına alınmazsa tehlike büyük"

Uzm. Dr. Eren, diyabeti önlemek ve kontrol altına almak için sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite ve şişmanlıkla mücadelenin hayati önem taşıdığını söyledi. Eren, "Tip 1 Diyabet, geri döndürülebilir bir hastalık olmayıp, insülin kullanılarak veya pankreas nakli yapılarak tedavi edilebilmektedir. Tip 2 diyabet ise, başlangıç yıllarında saptanırsa; yaşam şekli değişikliği, kilo verme ile iyileştirilebilen, tamamen iyileştirilemezse ilaçlar ve insülinle kontrol altında tutulabilen bir hastalıktır. Kan şekeri kontrol altına alınmazsa, uzun yıllar süren diyabete bağlı olarak; kalp ve damar hastalıklarında belirgin artış, böbrek yetmezliği (her 10 diyaliz hastasından 4'ünde, böbrek yetmezliği nedeni diyabettir), beyin damarları tıkanıklığına bağlı felç, görme bozukluğu ve görme kaybı, ayaklarda his kaybına ve geç iyileşen ayak enfeksiyonlarına bağlı kangren ve uzuv kaybı görülebilmektedir" dedi.

Diyabete karşı uzak durulması gereken besinler

Diyabete karşı beyaz ekmek, simit, poğaça, börek, aşırı meyve, meyve suyu, şekerli içecekler gibi insülin salınımını uyaran, hızlı emilen yiyeceklerden uzak durulmasını öneren Eren şu ifadeleri kaydetti:

"Diyabeti önlemek ve kontrol altında tutmak için sağlıklı beslenmek, fiziksel aktivite ve şişmanlıkla mücadele hayati önem taşır. Sağlıklı beslenmek çok önemlidir çünkü yediğiniz her şey kan şekerinizi etkilemektedir. Bahsedilen kalorisi yüksek besinler, kişiyi 2 -3 saat sonra açlık krizine sokar ve yine kalorili yiyecekler yemek ister, sonuçta kilo artışı olur ve diyabet gelişimi hızlanır. Ekmek olarak tahıllı, kepekli, çavdarlı ekmek gibi glisemik indeksi düşük olanlar tercih edilmelidir. Bol miktarda sebze yenmeli, yağsız süt ve et ürünleri tercih edilmeli, yüksek yağ ve şeker içeren işlenmiş besinlerin ve un mamullerinin tüketimini sınırlandırılmalıdır. Haftanın 3, 4 günü, 30 dakika ve üzerindeki yürüyüş veya diğer sportif aktiviteler, hormonal dengeyi sağlayarak, insülin direncini azaltır ve şekerin kontrol altına alınmasını sağlar. Stresli olduğunuzda kan şekeri seviyeniz yükselir ve endişeli olduğunuzda doğru beslenmeyi, egzersiz yapmayı ve ilaçlarınızı almayı unutabilir ya da erteleyebilirsiniz. Bu nedenle stresten korunmak önemlidir. Diyabetik hastaların sigara ve alkol tüketimini sonlandırılması da kalp ve damar hastalıkları gelişimini oranını azaltır. Unutmayalım ki; hastalıkların başlangıç aşamalarında teşhisi zor, tedavisi kolayken; ileri aşamalarında teşhisi kolay ama tedavisi zordur. Bu nedenle özellikle risk altındaki kişilerin diyabet için gerekli testlerini yaptırması ve insülin direnci ve diyabetin erken teşhisi çok önemlidir."

Güncelleme Tarihi: 23 Kasım 2017, 12:10

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner97

banner82

banner83