Alanya Kaymakamlığı Toplum Sağlığı Merkezi tarafından yayınlanan basın duyurusunda;
CÜZZAM (LEPRA) NEDİR
1876’da Norveçli bilim adamı Armauer Hansen tarafından keşfedilen cüzzam mikrobu öncelikle, deri ve siniri tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığıdır.
Ülkemizde cüzzam (Lepra) hastalığı sosyal hastalıklar arasında sayılmaktadır. Her yeni bulunan hasta yaşamlarının sonuna kadar değişik gereksinimlerinin çözümlenmesi ve çevrelerinin kontrolü açısından kayıt altında tutulmaktadır. Ülkemizde kayıtlı Lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık 1500 civarındadır. Yıllık olarak yeni tespit edilen hasta sayısı ortalama 1-5 vaka'dır. Lepralı hastaların ilk tedavileri İstanbul, Ankara ve Elazığ illerinde bulunan Lepra Hastanelerinde yapılır. Ayrıca Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri de lepralı hastaların tedavilerini yapmaktadır. Lepralı hastalarla ilgili her türlü izleme ve değerlendirmeler hastaların yaşadıkları ildeki sağlık kuruluşlarınca yürütülmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır.
DSÖ Eliminasyon stratejileri arasında en önemli kriter lepra prevalansının 10.000'de 1 vakanın altına indirilmesidir. Ülkemizde DSÖ'nün, lepranın bir toplumda sağlık problemi olmaktan çıkarılması için öngördüğü şekilde hastalık prevelansı 10.000'de 1 vakanın altına indirilmiştir. Böylece lepra Ülkemiz için bir halk sağlığı problemi olmaktan çıkmıştır.
CÜZZAM HASTALIĞI DAHA ÇOK KIRSALDA GÖRÜLÜR
Lepra hastaları daha çok kırsal kesimdeki yoksul hastalardır. Sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamamış bir kesimde yoğunlaşmaktadırlar. Genellikle çok çocuklu ailelerde yaygındır. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yiyen, yetersiz ve tek tip beslenen, direnci düşük ailelerde enfeksiyon daha çabuk yayılır. Aile içinde uzun süre yakın temasta bulunulduğunda, hastalık, direnci düşük doğmuş küçük çocuklara geçiyor. Lepralı, tedavisini sürdürmüyorsa, sürekli öksürüp hapşırıyorsa başkasına bulaştırma olasılığı var; verem gibi. BCG verem aşısı, yüzde 60 düzeyinde lepra mikrobundan da kişiyi koruyor. Genetik yatkınlık da lepra hastalığının ortaya çıkmasında önemli bir faktör. Cüzzam, günümüzde, ne yazık ki, hakkındaki bilgisizliğin sürmesi nedeniyle, hala korkulan ve insanları korkutmak - ürkütmek için kullanılan bir simge olmaya devam etmektedir. Bilinen eski ve sakat hastalar, hiç kimseye bir zararları olmadığı halde, damgalanmaktan kurtulamamakta, çoğu kez anlayışsızlıkla karşılanıp dışlanabilmektedirler.
CÜZZAM HASTALIĞI NASIL YAYILIR?
Verem hastalığını yapan basille hemen hemen aynı türde olan bu mikroba karşı doğal bağışıklığın bulunmaması ve cüzzam mikrobu taşıyan bir hastayla uzun süreli ve yakın temas halinde olmak sonucunda hastalığa yakalanmak mümkündür. Erken teşhis ve tedavi edildiğinde kesinlikle iyileşen ve bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Hastalığın tek taşıyıcısı insandır.
CÜZZAMIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
1- Vücudun herhangi bir yerinde deriden açık renkte, oval veya yuvarlak, kabarık olmayan, hiçbir şikâyet yaratmayan kepeksiz, bazen hafif duyu kusuru gösteren leke.
2- Çocuklarda ve gençlerde burunda sürekli tıkanma ve sık sık tekrarlayan burun kanamaları,
3- Deri üzerinde bir veya daha fazla kabarık plak şeklinde, kılsız, terlemeyen, kepekli, mutlaka duyu kusuru olan lezyonlar,
4- Belirli yerlerde özellikle ön kol iç yüzeyde duyu eksilmesi,
5- 4. ve 5. parmakların elde içe kıvrılması, avuç içi kaslarda erime başlaması, kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma ve ağrılı olmaları - Kaşların uçlardan dökülmesi,
6- Vücutta pek çok yerlerde basilli nodüller,
7- Yüzde ödem, alın derisi ve kulakların morumsu kabarık ve sert nodüllerle dolması,
8- Diz ve dirseklerde yara izleri,
9- Alt göz kapaklarının kapanmaması.
HASTALIĞIN TEDAVİSİ
Teşhisi gecikmiş ve hiç veya düzenli tedavi görmemiş durumlarda 10–15 yıl sonra sakatlıklar gelişir. Hastalıkların ilk teşhis ve tedavileri deri hastalıkları uzmanı bulunan devlet hastanelerinde yapılır. Aynı verem tedavisinde olduğu gibi en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en çok 2 yıl içinde hastalar tamamıyla tedavi edilmektedir. Tedavide etkin ilaçların varlığı ve bulaşıcılık baskı altına alınabildiğinden hastalar sadece ön tedavi için hastaneye yatırılır ve şekil bozukluklarının ameliyatla düzeltilmesi yoluna gidilebilir.
Güncelleme Tarihi: 25 Ocak 2016, 09:06