Antalya’da yaşayan İbrahim-Gülsüm Özçelik çiftinin 3 çocuğundan en büyüğü Halil Özçelik (31), 2012 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Konservatuar bölümü 2. sınıf öğrencisiyken, sağ gözünde görme bozukluğu yaşamaya başladı. İlk etapta kendisine Behçet hastalığı teşhisi konulan Öztürk, denge ve konuşma bozukluğu yaşadıktan sonra okulu bırakıp Antalya’daki ailesinin yanına döndü. Burada hastalığı daha da ağırlaşan Öztürk’e SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) teşhisi konuldu. Bir süre sonra iki gözünü birden kaybeden Öztürk, ardından konuşma, yemek yeme ve hareket fonksiyonlarını tamamen kaybetti. Özçelik ailesi, hastalığın tıbben kesin tedavisi bulunmadığını öğrenince adeta yıkıldı. Yüzde yüz engeli bulunan genç Halil, dans okulu açmayı planladığı hayatını artık yatağa bağımlı halde geçiriyor.
“Gözleri kanıyor”
Oğlunun 10 yıldır gözlerini bir kez bile kırpmadığını aktaran anne Gülsüm Özçelik, buna karşın onun göz kapaklarını bantlayarak kanlanmasının önüne geçtiğini anlattı. Özçelik, “Gözleri aşırı derecede kanlanıyor ve zaman zaman kanama yapıyor. Çözümü bantlama da buldum. Steril bantta gözünü açıyor, o yüzden yara bandıyla kapatıyorum. Akşam kapatıyorum, gündüz açıyorum. Sabah gözleri dinlenmiş oluyor” dedi.
“10 yıldır bir bebeğe bakar gibi bakıyorum”
Özçelik, oğlunun sadece ‘anne’ diyebildiğini ifade ederek, “Halil’in ihtiyaçları çok oluyor. Çünkü ona bebek gibi bakmamız gerekiyor. Bütün her şeyi steril olmak zorunda. Islak mendil, bez, kağıt havlusu gibi bunlar sürekli ihtiyaç duyduğumuz şeyler. 10 yıldır bir bebeğe bakar gibi bakıyorum. Bütün yiyeceklerini öğüterek mama haline getirip öyle yediriyorum. Sadece suyu bardakla içebiliyor” diye konuştu.
“Hayalini gerçekleştirmesini isterdim”
Halil’in fizik bölümü öğrencisiyken hayalinin peşinden koşup Konservatuar bölümüne geçtiğini ifade eden Özçelik, onu her zaman desteklediğini ve gurur duyduğunu söyledi. “Oğlumun hayalinin gerçekleştirmesini isterdim” diyen Özçelik, halk oyunu ya da dans eden gençleri görünce duygulandığını söyledi.
“Her sabah o kahvaltıyı bekliyorum”
Umudunu yitirmediğini belirten Çelik, “Keşke şunu da yapsaydım’ demedim. Dememek için de her yere götürdüm ama çaresi yok. Allah var umut var. Ortanca oğlum rüyasında ağabeyini görmüş ve bir gün kalkıp kahvaltı hazırlayacağını söylüyordu. O günden bu yana her sabah o kahvaltıyı bekliyorum. Doktorlar ne kadar umut yok dese de hiçbir zaman umudumu yitirmedim. SSPE hastası çok kişi var. Bu hastalık araştırılsın. O kadar çocuğumuz var ki her gün bir tanesi vefat ediyor” ifadelerini kullandı.