Sonuçların şaibeli olduğunu iddia eden Vatan Partisi Alanya İlçe Başkanı Hasna Faruk Kurtoğlu, “AK Parti Pirus zaferi kazanmıştır. Bu sonuçlara göre AK Parti'nin meclis çoğunluğunun sonu gelmiştir. Bu sonuçların Alanyamızın yaşadığı ekonomik sorunlarına hiçbir faydası yoktur. Önümüzde baştan beri söylediğimiz iki konuda ekonomik sorunlar ve terörle mücadele konularında top yekun mücadeleye ihtiyacı vardır.” dedi.
Kurtoğlu'nun açıklaması şu şekilde: "AK Parti iktidarının sonu gözükmüştür. Bütün büyük kentlerde AK Parti kaybetmiştir. Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Eskişehir, Alanyamızda da kaybetmiştir. Bu şu demek; üreten Türkiye, çağdaş Türkiye, Türkiye'nin emekçileri, sanayicisi, tüccarı, turizmcisi, esnafı AK Parti iktidarından vazgeçmiştir. Bu durum kazanıldığı halde büyük kayıplar verildiği için kaybedilen savaş olarak tarihe geçen, tarihteki Pirus zaferi tanımına uymaktadır. AK Parti'nin başını çektiği 'evet' cephesi mahkemelik seçim sonuçlarına göre halkoylamasını kazandı gibi görünüyor ama AK Parti artık Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kazanamaz. İlk seçimde AK Parti Cumhurbaşkanlığı koltuğunu kaybedecektir. O getirdikleri sistemi AK Parti'li bir Cumhurbaşkanı uygulayamayacak. Karşılarına çok büyük bir güç çıktı. Bu güç önümüzdeki meclisi belirleyecek güçtür.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı kanunu çiğnediklerini apaçık kendi ağzıyla itiraf etti. Burada YSK’ya kanunla herhangi bir değerlendirme, bir takdir yetkisi bırakmıyor. Seçim kanununun 98'inci ve 101'inci maddesi çok açık. Hem oy pusulaları hem de zarflar mühürlü olacak. Mühürsüz pusula da zarf da o oyun geçersiz olmasını gerektiriyor. Bu konuda amir hüküm var. Yani hukukta buna amir hüküm deniyor. Amir hüküm olduğu zaman herhangi bir makamın, yetkilinin, mahkeme dahil, bütün yargı makamlarının ve YSK’nın böyle bir değerlendirme yapmaya hakkı yok. Yani burada kanun amirliğine uymak zorunda. Şu veya bu nedenle “Efendim milli iradeyi geçerli saymak için şu veya bu gerekçeyle”, “Falanca yapmadı, o yaptı falan” böyle bir şey yok. YSK kendi ağzıyla kanuna aykırı bir uygulama yaptığını itiraf etmiş bulunmaktadır. 'Evet' ile 'hayır' arasındaki fark yaklaşık bir buçuk milyon deniyor ama bunun önemli yok. Şimdi bakın, pusula ve zarf mühürlenmeden kullanılan oyun ne kadar olduğunu şu anda bilmiyoruz. Bundan sonra onu saptamak da mümkün değil, çünkü şu ana kadar onlar da mühürlendi. Ne kadar oy sonradan mühürlü hale getirildi bunu bundan sonra tespit etmek mümkün değil. O bakımdan burada rakamların sayıların hiçbir önemi kalmamış bulunuyor.
"AK Parti İKTİDARININ SONU GELDİ"
Referandum sonucu yaklaşık %50-%50 yani burada 50, 51, 52 bu oylar arasında önemli farklar yok. Herkesin tahmini üç aşağı beş yukarı tuttu. Yani yarı yarıya olduğu belli, fakat yanlış bir nokta üzerinde duruyoruz. Halk oylamasının bu sonuçları şunu gösterdi, AK Parti iktidarının sonu gözükmüş bulunuyor. Artık AK Parti iktidarının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Neden? Bakınız AK Parti son seçimde %50 oy almıştı, buna %11 küsur MHP oylarını ekleyince %61-62 oyları vardı, şimdi o oylar %51’e düştü ve ilk yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini artık AK Parti’nin kazanmayacağı gözüktü. Tayyip Erdoğan bu seçimi kazanamayacak. Mecliste de çoğunluğu kazanamayacak. O nedenle şu anda getirdikleri halk oylamasında kabul edildiği söylenen anayasa değişikliğini de Tayyip Erdoğan yada AK Parti’nin bir sonraki cumhurbaşkanı adayı uygulayamayacak. Türkiye’nin cumhurbaşkanı bu anayasayı bu anayasadaki anayasa sistemini uygulayacak bu bir. İkincisi, mecliste çoğunluğu alamayacaklar. En büyük en önemli gerçek budur. AK Parti iktidarı artık Türkiye’yi yönetemez. Rakamlar ortada, İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i kaybettiler, Antalya’yı, Adana’yı kaybettiler. Yani Türkiye’nin bütün büyük kentlerini. Bursa’da da oyları çok aşağılara düştü. Bakın, Türkiye’nin çağdaşlığını ve üretkenliğini temsil eden emekçilerin, çalışanların, sanayicilerin, tüccarların, çarşıların bulunduğu bütün büyük kentleri AK Parti kaybetti. Peki AK Parti buraları kaybederek Türkiye’yi nasıl yönetecek?
"AK Parti KAYBETTİ"
Üreten Türkiye, çağdaş Türkiye AK Parti’nin yanında değil. AK Parti ile MHP beraberliği dahi bu seçime önümüzdeki seçimi kaybetmiş gözüküyor. O yüzden buna Pirus Zaferi diyorlar. Yani kazananın kaybettiği daha büyük. Kazandı ama kaybetti ve kaybedecekleri daha büyük. Yani AK Parti burada kazanmış gibi gözüküyor ama önümüzdeki seçimlerde kaybedeceklerine baktığımız zaman AK Parti kaybetti.
"ÖNÜMÜZE BAKALIM"
Tabi 'hayır' çıksa, Türkiye’nin önü daha açık, ufkumuz daha aydınlanmış olacaktı. Ama buna rağmen ne gözüktü? Gidişat gözüktü. Yani AK Parti oyları baş aşağı gidiyor, 1 Kasım 2015’de %50 çevresinde olan AK Parti oylarının bugün çok aşağıda olduğu bu seçimde gözüktü. Direk önümüze bakalım, Türkiye’nin önündeki sorunları AK Parti çözecek gibi gözükmüyor. Üretim ekonomisine geçmesi lazım, borçlanma ekonomisi içinde çırpınarak Türkiye’nin hiç bir sorunu çözülemez. İkincisi Yahudi lobisine sığınmış durumda AK Parti iktidarı ve ABD bombardımanını destekliyor. Komşularımızla bizi kavgalı hale getiriyor. O zaman da Türkiye’nin sorunlarını çözme şansı yok. O nedenle cumhurbaşkanının biraz evvel söylediği 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacak seçimleri AK Parti bugünden kaybetti, Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybetti, meclis seçimini de kaybetti. Tayyip Erdoğan’ın bu son cumhurbaşkanlığıdır. AK Parti’nin de meclisteki çoğunluğa sahip olduğu son meclistir. Önümüzdeki mecliste AK Parti çoğunluğu gözükmüyor. Bu bakımdan bu halk oylamasının asıl kazananı Türkiye olacaktır. Türkiye’nin milli güçleri olacaktır. Gidiş bu yöndedir. Bu çok önemli. Çünkü siz %51’e 49, o da şüpheli, meşruluğu şimdiden tartışılan bir seçim, ile Türkiye’nin rejimini, sistemini değiştiremezsiniz. İki yüz yıllık bir rejimi %51’e 49 ile üstelik tartışmalı oylamalarla dünyada hiç kimse değiştirememiştir. AK Parti’nin de değiştirme şansı yoktur. Çünkü anayasalar milletin büyük çoğunluğunu kucaklar, Toplumun büyük kesiminin rızasını gerektirir, uzlaşma gerektirir. Onun için anayasalar nitelikli çoğunluklarla kararlaştırılır. Şimdi halk oylamasında bu bir oy fazla olduğu zaman kabul ediliyor ama bu başka bir şeye benzemez. Milletin yarısı anayasaya itiraz ediyorsa, o anayasa zor yürür. Bakın şimdiden tavalar tencereler çalınmaya başladı. Ve efendim şimdi haber alıyoruz Pendik mesela, oralarda sevinçten bazı AK Parti militanlarının havaya ateş açtıklarını öğreniyoruz. Kamplaştırdılar. Bu anayasayla milleti kucaklamak, birleştirmek yerine bir kamplaşma sürecini başlattılar ve o süreçte maalesef daha olumsuz adımlar atılıyor.
"TERÖRLE MÜCADELEDE BİRLİĞE İHTİYACIMIZ VAR"
Türkiye'nin sorunlarını çözmek açısından bu tür anayasal değişiklikleri değerlendirmek gerekirdi. Vatan Partisi böyle yaptı. Türkiye'nin birliğe ihtiyacı var. Hem ekonomik sorunları çözmek için, üretim ekonomisini kurmak için, sanayici ve tüccardan, işçisine köylüsüne kadar birliğe ihtiyacı var. Teröre karşı mücadelede de birliğe ihtiyacı var. Ama şimdi görüyoruz o birleşme değil kamplaşma getirildi. Cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmaları da birleştirici konuşmalar değildi onu görüyoruz. Onun için Türkiye bu sorunları öncelikle birleşmeyi sağlayacak bir hükümetle çözmek zorunda. Tabi Türkiye bölünmeyeceğine göre, vatan bütünlüğünü sağlayacağına göre, üretim ekonomisine geçeceğine göre bunun çözümleri gelecek. Erken secimden bahsediyorlardı. Hiç erken seçim sözü etmiyorlar, etmezler. Bu tablo karşısında bir erken seçimde AK Parti iktidarı yuvarlanır gider ve Cumhurbaşkanlığı koltuğunu da sayın Tayyip Erdoğan bırakıp Beştepe'den ayrılıp kendi ikametgahına taşınmak zorunda kalır. Bu seçimin en önemli sonucu budur."
Güncelleme Tarihi: 17 Nisan 2017, 12:33