Alanya Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı iken 1 Ocak itibariyle Türk Yerel İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı olarak görev alan Osman Gülmez, "Ülkücü Hareket'in bir kısmı 'neme lazım'cı, bir kısmı hasta, diğer bir kısmı da piknikte. Hevaller çarşıda zılgıt atıyor. Vah Alanya'm vah. Tarihinden ne kadar da uzaktasın" dedi. Türkiye'nin batılılaşma adı altında kültürsüzleşme süreci yaşadığını da söyleyen Gülmez, şöyle konuştu: "Kültür emperyalizmini, bir toplumun başka bir toplum tarafından medya, ekonomi, siyaset ve teknoloji yoluyla baskı altına alınması ve kültürlenen toplumun manevi olarak sömürülmesi olarak biliriz. Türk toplumunun kültürel yapısı da, kültür emperyalizminin hışmına uğrayarak büyük değişimler, hatta yok oluşlar yaşıyor.
'KÜLTÜREL KOPYACI GENÇLİK YARATILDI'
Gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi, diğer toplumlara kendi kültürlerini aktarma konusunda bir yarış içerisindeler. Batılı ülkelerin standartlarına ulaşma çabası, gördüğümüz şeyleri aynen uygulamaya çalışmaktan dolayı kendi kültürümüzü unutmaya başladık. Özellikle Amerikan tarzı, Amerikan yapımı, Amerikan yaşantısı gibi etkilenmeler gözümüze çarpan en büyük örneklerinden biri. Amerikan sinemalarında gösterilen aile yaşantısı, tarzları, ahlakları, bizim toplumumuzda da büyük ilgi görmekte. Yaptıkları tüm davranışların ve olayların gelişmişlik düzeyi olarak görülmesi, kendi sahip olduğumuz kültürel yapının yanlış, eksik ya da seviyesiz olarak düşünülmesine neden oluyor.
'DİZİ VE FİLMLERLE ETKİLİYORLAR'
Sinemalarda gösterilen filmlerde yer alan sahnelerde, sürekli özgür bir aile ortamı, uyuşturucunun serbest olarak kullanıldığı, kent yaşamına ağırlık verilerek sadece kentleşmenin iyi olarak gösterildiği, yaşantılarının hep iyi gösterildiği yapımlar kendi yaşantımızı ve kültürümüzü sorgulamamıza neden oluyor. Ekonomik imkanların sağladığı güç nedeniyle bu tür durumları en iyi şekilde yansıtma imkanı buluyorlar. Bu yansımalardan etkilenerek bizler de bu tür bir yapıya sahip olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve bunları uygulamaya çalışıyoruz. Bizlere aktarılan öğelerin modern yaşam kültürü olduğunu benimsemeye başlıyoruz.
Aile ve çevre ilişkilerimizde bu tür davranışları sergileme yenlere de 'Biraz modern ol, bak elin gavuruna' gibi tepkiler vererek olması gerekenin sadece bu olduğunu etrafımızdakilere de vurgulamaya çalışıyoruz. Emperyalizmin doğasında olan 'Karşındakinin bütün kaynaklarını sömür' anlayışı, insanlarımızı ve kültürümüzü bu şekilde sömürüyor. Medyatik olarak sadece sinemada değil, televizyon ve internet gibi birçok mecrada, özellikle batılı ülkelerin bizlere empoze ettiği birçok etkilenmeyi görebiliyoruz. Geniş kitlelere ulaşmanın en etkili yollarından olan kitle iletişim araçları sayesinde kültür aktarımını çok hızlı bir şekilde yaşıyoruz. Sahip olduğumuz değerleri korumak yerine, 'Yeni neler gelecek?' diye merakla bekler olduk."
Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2016, 09:18