Tabiki, bunun sorumlusu biz gazetecilerden çok Alanya halkının seçip gönderdiği siyasetçilerden kaynaklanıyor.
Artık sokaktaki her hangi bir vatandaşa sorsak bile hemen ilçenin sorunlarını bir çırpıda sayıveriyor.
Peki herkesin hemfikir olduğu ve bu şehir için elzem olan sorunların çözümünü yıllardır niye halledemiyoruz? Yaşadığımız,
havasını teneffüs ettiğimiz, çoluk çocuğumuza bırakacağımız ve mezarımızın olacağı bu şehir için bunları sorgulamak
zorunda değilmiyiz?
Alanya siyasi alanda kendi gücünü hissettirip masaya yumruğunu vursaydı, inanın sokaktaki insanların bir çırpıda saydığı
sorunların pek çoğu bugün terih olmuş olurdu.
Böylece sokaktaki vatandaşlarımızın da ezberini bozmuş olurduk.
Alanya'nın siyaseten gücünün zirvesinde olduğu bir dönem yaşıyoruz.
Veya yaşamıyoruz bize öyle söyleniyor, bizde öyle sanıyoruz.
Bugün aklınıza gelen güçlü isimlerin hepsiyle Alanya'nın bir bağı olduğunu herkes dile getirmiyor mu?
Sayabileceğimiz o kadar çok isim var ki, hangi ilçe böyle bir güce sahip?
Tek başına iktidar olan hükümetin başbakan yardımcısı Annesi Alanyalı olan Bülent Arınç'ı bir hemşerimiz olarak her
fırsatta dile getirmiyormuyuz?
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi gibi bir kurumun başkanlığında Alanyalı Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu
oturmuyor mu?
İktidardaki Ak Parti hükümetinin, teşkilatlarda başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra tek söz sahibi Genel Başkan
Yardımcısı Haluk İpek'le yakın dostluklarımız yok mu?
Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, yok olan partisini bırakıp iktidar partisine tranfer olmadı mı?
Meclisteki ana muhalefer partileri; Cumhuriyet Halk Partisi'nden Atilla Emek ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden Hüseyin
Yıldız, Alanya'yı temsilen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunmuyor mu?
Daha düne kadar CHP'nin genel başkanı olan ve yıllardır bu görevi sürdüren Deniz Baykal bizim hemşerimiz değil mi?
CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye genelindeki ilk ilçe ziyaretine Alanya'dan başlamadı mı?
Alanya'yı diğer il ve ilçelerden ayıran o kadar çok soru sıralanabilir ki, hepsini yazmanın bir anlamı yok.
Zaten öne çıkanları birilerinin beynine sokmak için bu kadar çaba harcıyorsak, diğerlerini saysak ne olur saymasak ne
olur?
Yoksa Alanya olarak kendimizi yeniden sorgulamamız mı gerekiyor?
Veya hakkımızı almak için artık bazı alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundamıyız?
Naslı olsa; Alanyalı çocuğunu okutacak okulunu devletine yük olmadan kendi yapıyor, annesini tedavi ettirecek hastanesini
ve sağlık ocağını devletine yük olmadan yapıyor, parkını ve sokağını kendi cebinden hallediyor.
Bütün bunları yaparken, ilçe olarak(!) Türkiye haritasında yer alan 50'ye yakın ilden daha çok vergiyi de ödüyoruz.
Devletin kendisinin açması gereken kamu kurumunu kiralayıp, kirasını da ödüyoruz.
Bu kadar bonkörlüğümüz mü yoksa, bize Ankara'nın bakış açısının değişmemesi?
'Nasıl olsa Alanya kendi işini kendi görüyor, ne gerek var bunları yapmaya mı?' deniyor.
Bütün bunları yapıyoruz; 15-20 senedir sorunlar kalemimiz bir türlü değişmiyor.
Alanya'nın il olması, havaalanı, üniversite, Akdağ, raylı sistem.... say babam say.
İnan biz ve sokaktaki vataşların nakarat haline getirdiği sorunları sayarken utanıyoruz artık.
Biz bu kadar bonkör davranarak bunları sayarken utanıyorsak, artık birilerinin utancından sokağa çıkmaması gerekmiyor mu?
Bakın yine geliyor seçim. Adayların icraat kalemleri ve halka vereceği sözler yine değişmeyecek mi yoksa?
Hayri Doğan'ın, Cengiz Aydoğan'ın, Osman Özcan'ın, Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Atila Emek'in ve Hüseyin Yıldız'ın seçim öncesi
broşürlerine bir bakın isterseniz.
Kim ne söz vermiş ve bugün biz hangi sorunları konuşup tartşıyoruz.
Sizce burada bir çelişki yok mu?
Bence var ama siz yok diyorsanız bu yazıyı okumamış sayın..
Hatta bende sizi bu saçma sapan konularla oyaladığım için özür dileyeyim....
Eklenme Tarihi: 28 Eylül 2010
Eklenme Tarihi: 28 Eylül 2010