OHSAD tarafından düzenlenen "9. Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları" kapsamındaki 2018 OHSAD Kurultayı Antalya’nın Belek bölgesinde başladı.
Kurultayın açılışında Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, sektör arasında hekim transferi yapılaması hakkında daha önceden konulan yasaklamanın Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelik ile kaldırıldığını ifade etti. Gümüş, "Bu konuyu tekrar yönetmeliğe koyduk. Hastaneler 33 kadrosundan fazla kadrolarını başka hastanelere, tıp merkezlerine versinler, sektörün önünü açalım. Bin kadar bir kadro var. Ona yaramıyorsa başkasına yarayabilir. Bir şey yayınlanınca kötü bir şey olacakmış gibi bir intiba doğuyor. Aslında iyi bir şey yaptık" dedi.
"1,5 ay içinde bin 500 yatak özel hastane imzaladım"
Sektörün hastaneleri devasa yaptığına işaret eden Gümüş, 100 yataklı bir hastane alındığında 300 yataklı yaptıklarını, bunun da hastane açılışı sırasında ciddi sorunlara sebep olduğunu söyledi. Bunu çözecek bir düzenleme yaptıklarını belirten Gümüş, "Neticede birçok alanda sorunu olan veya gelişmesi olan bir sektörde birlikte beraber mücadele veriyoruz. Özel sektörün her zerresini iyi bilen bir bürokratım. Zannetmeyin ki her şey özel sektör aleyhine gerçekleşiyor. Hayır geçen ay 1,5 ay içinde bin 500 yatak özel hastane imzaladım. Bu yüzde 5 demektir. Bugün özel sektör yatakları 50 bin civarındadır. Demek ki 1,5 ayda yüzde 5 büyümüş. Büyümesi de lazım. Bir sektörün büyümemesi demek batması demektir. Bu büyüme yurt içi olur yurt dışı olur, sürekli genişlemesi gerekir. Bu düzenlemeleri ve sorunları hep birlikte konuşmamız gerekiyor" ifadelerini kaydetti.
Planlamaları gelecek vizyonuna göre yapmak gerektiğini belirten Gümüş, ülkenin şartlarının değiştiğine, her yıl yeni bir ortam, yeni hastalıklar, yeni tedaviler gelişebildiğine dikkat çekti. Geçmişte kamu alanının kendisini hastane yapım noktasında sınırladığını söyleyen Gümüş, "İstanbul’da 5-6 hastane vardı. İstanbul’da yeniden planlama ve tüm Türkiye planlamasına baktığımızda biz 10 bin vatandaşımıza en az 30 yatağı yapıyoruz. İstanbul’da yaklaşık 10 binin üzerinde yatak açığımız var. Bunları biz yapacağız, yapmak zorundayız. Bize gelen vatandaşlar para ödeyemeyecek durumda olan ve bu beklentisi olan vatandaşlar. Bununda faturası siyasete ve bakanlığa çıkıyor. Sağlıkta bir sorun olduğunda vatandaş bunu Sosyal Güvenlik kurumuna, Çalışma Bakanlığına sormuyor. Sağlık Bakanlığına soruyor. Bu nedenle bu işleri planlarken de Bakanlık ana gövdede majör planlamayı yapmak zorunda. 10 bin kişiye 30 yatak hesabına göre bunun 20’si kamu ve burada üniversiteler de var, 10’u da özel sektör olsun diyoruz. Ona göre bir dizayn yapalım. Ama İstanbul’da bakıyoruz özel sektör yüzde 50 görünüyor. Artık geçmiş. Bu planlamayı İstanbul için yapmamız güç. Tabi İstanbul nüfusu her yıl 400 bin artıyor. Özel sektöre ilave yeni alanlar açılabilir. İstanbul’u bir örnek olarak söylüyorum. Bunu bu şekilde bir noktaya getireceğiz. İlanlarımızı da yaparız. Buna benzer diğer illerimizi de planlıyoruz" dedi.
Hastane sayıları
Bu planda fiziki mekan yapmanın kolay olduğunu, buna paralel insan gücünün de yetiştirilmesi gerektiğini belirten Gümüş, "Hastane bazında 617 özel hastane, 886 kamu, 70 üniversite hastanesi, 660 civarında tıp merkezi olmak üzere toplam 2 bin 200 hastanemiz var. Yataklara baktığımızda kamuda yatak oranımız 120 bin civarında, 50 bini özel sektörde. Gelecek vizyonda bunun 250 bine çıkması gerekiyor" diye konuştu.
4-5 sene sonra hastane yapımlarını serbest bırakacaklarına vurgu yapan Gümüş, herkesin hastane yapabileceğini, kim güzel işletiyorsa onun yaşayacağını, kötü olanların da kapanacağını söyledi.
5 yıl sonra hekim sayısının 200 binlerin üzerine çıkacağını ifade eden Gümüş, uzmanlık alanlarına geçen yıl 8 bin uzman verdiklerini, bu yıl 9 bin civarında verdiklerinde kamuda uzman sayısının hızlı bir şekilde 50 binlerin üzerine çıkardıktan sonra serbest bırakabileceklerini sözlerine ekledi. Gümüş, şu anda 250 civarında hastane inşaatının devam ettiğini 2020’lerde tüm hastaneleri yenilenmiş bir Türkiye olacağını söyledi.
Büyük şehirlerde bu planın doğru gitmediği için İstanbul’da acillerin büyük bir kısmını kamu hastaneleri verdiğini belirten Gümüş, "Kamu hastanelerinin yatak sayıları yarı yarıya ama acilin yüzde 85’i kamuda. Bu diskordansı çözmek için özel sektöre mecburen sende de doktor var, hemşire var, acil duruyor orayı da çalıştıralım istiyoruz. Amaç, birlikte bu sağlık hizmetinin yurt sathında sürdürülmesini sağlamak olacaktır" diye konuştu.
50 maddelik bir kanun düzenlemesi hazırladıklarını söyleyen Gümüş, "Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi var. Bu şirket, hem kamu, hem özel sektörün uluslararası alanda sağlık turizminin hem pazarlaması hem koordinasyonunu hem de işbirliğini birlikte yapacağımız bir şirket. Birlikte dünyaya açılalım. Bu şirket aynı zamanda yurt dışında hastaneler kurabiliyor. Bu hastaneleri birlikte kuralım. Birçok ülke gelin buraya 200 yataklı hastane yapın diyor. Bu şirketle özel sektör ile birlikte inşallah oturup tüm dünyaya belli merkezlere tesis kurmamız gerekir. Oralarda bu işleri kısmen yapmak, daha volümlü işleri de Türkiye’ye getirmek istiyoruz. İnşallah bu kanun çıktıktan sonra bununla ilgili de ayrıca özel sektörle oturmak lazım. Burada yeni bir alan açılıyor. Tüm acentelerin koordinasyonu, komisyonlar vesaireyi bu şirket koordine edebilecek. Bunu sadece kamu olarak değil, özel sektörle birlikte çalışalım diyorum. Bu kanun geçerse buradaki önemli avantajları birlikte yaşamak isteriz" dedi.
Sağlıkta hastanecilik hizmetinden ziyade sağlıklı yaşam kültürünün oturtulması, bu konuda tüm vatandaşlara kadar inilmesi gerektiğini ifade eden Gümüş, "Artık Türkiye hastanelerini özel sektör ve kamu olarak 10 bin kişiye 30 yatağa geldik. Bundan sonra kişilerin normal yaşamlarına girecek, onların sağlıklı yaşamalarını sağlayacak alanlara girmemiz lazım. Birincisi aile hekimliği sistemimizi güçlendirmek, ikincisi de sağlık endüstrilerimizi yerelleştirmek ve Ar-Ge faaliyetlerini birlikte yapmak. Sağlık turizmi ile de bu tesislerin entegre edilmesi. Önümüzdeki süreçte bir aile hekimine gelecek nüfus 2 bin 800’lere, üç yıl içinde de 2 bine inecek. Bir doktorumuzu 2 bin vatandaşımıza zimmetleyeceğiz. Bu vatandaşlara bakacak, sağlıklı yaşatacaksın, bunların kronik hastalıklarla mücadelesini yapacaksın, eğiteceksin, yeme-içmesini kontrol edeceksin" dedi.
"220 bine yakın nitelikli istihdama doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan bir sektör"
SGK Başkanı Selim Bağlı ise, Sağlık Bakanlığı ile birlikte sigortalılara hizmet eden ikinci en önemli faktörün özel sağlık hizmeti sunucuları olduğunu, hem sigortalılara sağlık hizmeti sunduğunu hem de 220 bine yakın nitelikli istihdama doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan bir sektör olduğunu söyledi.
Sağlık hizmetinin nerede sunulursa sunulsun bir kamu hizmeti olduğunu ifade eden Bağlı, "Bu hizmeti sunan da tam anlamı ile devlet üniversiteleri de evet bir kamu ünitesi ama özel sektör de olsa artık oraya normal, ticari bir işletme gözü ile bakamayız. En kötü ihtimalle orası yarı kamusal bir ünitedir. Çünkü orada bir kamu hizmeti sunuluyor" diye konuştu.
"Cumhuriyet tarihinin en önemli başarılarından biri Genel Sağlık Sigortası"
Türkiye’nin önemli markalarından birinin Genel Sağlık Sigortası olduğuna dikkati çeken Bağlı, "Türkiye’nin gelir düzeyi ve kayıtlılık oranına baktığımızda belki Cumhuriyet tarihinin en önemli başarılarından biri olarak Genel Sağlık Sigortasını işaret edebiliriz. Yani kişi başına milli geliri 10 bin dolarlık bir ülkede vatandaşının yüzde 99’unu kapsama alacaksınız ve bunlara öyle bir paket uygulayacaksınız ki dünyanın çok az ülkesinde bu derinlikli bir sağlık paketi vardır" dedi.
Genel sağlık sigortası olduğu müddetçe Türkiye’de özel sağlık sigortacılığının çok fazla gelişme ihtimali olmadığını belirten Bağlı, "Dünyada bu kadar rahat ilaca erişimin olduğu, tedavinin de maliyetinin bu kadar düşük olduğu çok az ülke var. Bir zamanlar İskandinav ülkeleri örnek gösteriliyordu. İsveç’teki, Norveç’teki verilere baktığımız zaman nadir ilaçlar, kanser ilaçları konusunda neredeyse dünyada İngiltere ile mukayese etmiyoruz, Batı Avrupa ülkelerini geçtim. En iyi sosyal refah uygulama ülkelerinden olan İskandinav ülkelerinden daha iyi bir Genel Sağlık Sigortası sistemi var. Bu, SGK’nın, Sağlık Bakanlığının, Maliye Bakanlığının, özel sektörün, bir bütün olarak Türk milletinin bir başarısıdır" ifadelerini kaydetti.
Sağlıkta dönüşüm ve değişimin en önemli aktörlerinden birinin özel sağlık hizmeti sunucuları olduğuna dikkati çeken Bağlı, "Mutlaka ayakta kalmaları ve mutlaka bu hizmeti daha iyi, nitelikli ve kaliteli sunmaları gerekiyor. Aksi takdirde benim sigortalım memnun olmayacak. Sigortalı memnun olmadığında bizim performansımız ve başarımız düşmüş olacaktır. Yani karşı taraflarda değiliz. Tamamen aynı hedefe yürüyen, aynı amaca giden bir ekip olarak görüyorum. Temel problemler var ama başat çelişki düzeyinde değil. Çözülemez alanlar değil" dedi.
Bağlı, "Dünyadaki tüm kurumlar fonksiyonları ile ayakta durur. Genel Sağlık Sigortası kapsamında hizmet sunumu varsa, eğer bu fonksiyonu ifa ettiğinizi düşünüyorsanız bu kurumlar ayakta kalacaktır. Bunların yok olma imkan ve ihtimali yoktur. Dolayısıyla bunları ayakta tutacak bir çözüm bulunacaktır. İyi günler bizi bekliyor. Geçen yıla göre daha umutluyuz" dedi.
OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat da, düzenledikleri kurultay hakkında bilgi verirken özel sektörün doktor sıkıntılarını dile getirdi.
Dünya Bankası Bölgesi Sağlıktan Sorumlu Yönetici Dr. Enis Barış ise sağlık, sağlık hizmetleri ve sağlık sistemlerinin geleceği ile ilgili sunum yaptı.
Güncelleme Tarihi: 22 Nisan 2018, 10:00