"Down Sendromu genetik değil! Herkes risk altında"

Gebelikte yapılan tarama testlerinin önemine dikkat çeken Perinatoloji Doç. Dr. Eftal Avcı, testlerin yapılmasında herhangi bir zorunluluk olmadığını ama tüm gebelere önerildiğini söyledi. Avcı, “Testler sonucu riskli görülen her durum, gebeliğin sonlandırılmasını gerektirmez. Ancak doğum sonrası bebeğin tedavisine vakit kaybetmeden başlanması gerekir.” dedi.

"Down Sendromu genetik değil! Herkes risk altında"

Memorial Antalya Hastanesi Perinatoloji Doç. Dr. Eftal Avcı, gebelik döneminde yapılması gereken tarama testleri hakkında bilgi verdi.

Tarama testlerinin ağır bedensel ve zihinsel engele yol açabilen ve tedavi şansı bulunmayan kalıtsal bazı hastalıkları ve doğumsal anomalieri, gebeliğin erken dönemlerinde tanımladığını ve aileye bilgi verdiğini belirten Avcı, tarama testlerinin anneden alınan kan örneği ve ultrason incelemesi gerektirdiği için herhangi bir gebelik kaybı riski bulunmadığını söyledi.

Ultrason incelemesinin gebeliğin 11-14’üncü haftaları arasında yapıldığını ifade eden Avcı, “Ense kalınlığının yanı sıra burun kemiği, yüz açısı ve kalp kapağında kaçak olup olmadığı anlaşılır. Damar ölçümlerinin eklenmesi ile de Down Sendromu (DS) taraması yüzde 95 duyarlılıkla yapılabilmektedir.” dedi.

“ZORUNLU OLMASA DA TÜM GEBELERE ÖNERİLİR”

Down Sendromu ve diğer kromozom hastalıkları için tanı testlerinin ise rahim veya plasentaya iğne girişinden, sıvı ya da doku alınmasını gerektirdiğini kaydeden Avcı şöyle konuştu:

“Bu nedenle ortaya çıkabilecek riskler, doktor tarafından aile ile paylaşılmakta ve deneyim gerektiren bu testlerin, güvenli merkezlerde ve uzman ellerde yapılması riskler açısından önem kazanmaktadır. Tarama testlerinin yapılması zorunlu olmasa da tüm gebelere önerilir. Testler sonucu riskli görülen her durum, gebeliğin sonlandırılmasını gerektirmez. Ancak doğum sonrası bebeğin tedavisine vakit kaybetmeden başlanması gerekir.”

banner111

SAĞLIKLI BİR GEBELİK GEÇİRİLMESİ, BU RİSKİ DEĞİŞTİRMEYECEKTİR”

Sosyal çevrenin, ailenin testleri yaptırma konusundaki tercihini olumsuz yönde etkileyebildiğini dikkat çeken Avcı, “Örneğin anne adayı, diyet ve egzersizine dikkat ettiği için, sigara veya alkol kullanmadığından ve ailesinde başka Down Sendromlu ya da diğer genetik hastalıklı bir birey olmadığı için kendi bebeğinde de böyle bir durumun oluşmayacağı kanısına varabilir. Fakat Down Sendromu olan bireylerin çoğunun ailesinde daha önceden böyle bir durum görülmemiştir ve anne adayının sağlıklı bir gebelik geçirilmesi, bu riski değiştirmeyecektir.” ifadelerini kullandı.

“RİSKLERİ TESPİT EDER”

Down Sendromunun gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Doç. Dr. Eftal Avcı, “700 doğumda 1 oranında rastlanır ve istatistikler, anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir. Ancak daha genç yaş grubu olan 35 yaş altındaki gebeliklerde de ortaya çıkabilir. DS için olan tarama testleri, bebeğin bu sendrom için yüksek veya düşük riskli olup olmadığını gösterir. Yapılan bu tarama testleri, kromozom anormalliklerinin yanı sıra genellikle hafif mental gerilikle seyreden ve doğurganlığı etkileyen cinsiyet kromozomu anormallikleri için de riskleri tespit eder.” dedi.

“GEBELİK YALNIZCA AİLENİN ONAYI İLE SONLANDIRILABİLİR”

Gebelik sürecinde yaptırması önerilen bazı testlerin aileler tarafından reddedilebildiğine dikkat çeken Avcı sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunun nedeni, bebeğin genetik bir hastalık ile dünyaya gelme durumu söz konusuysa, gebeliğin sonlandırılmasını kabul etmek istememelerinden kaynaklanmaktadır. Testlerin sonucuna göre bebekte doğumsal bir anomali ya da genetik bir sorun söz konusuysa, gebelik yalnızca ailenin onayı ile sonlandırılabilir.”

Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2019, 11:17

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner97

banner82

banner83