Uğur'un konuyla ilgili açıklaması şöyle:
"Hayatımın her safhasın’da içerisinde olmaktan ve sancağını taşımaktan onur duyduğum, Milliyetçi Ülkücü Hareket’in 7’sin den 70’ine her birisi bir birinden değerli çok kıymetli dava arkadaşlarım, Ülküdaşlarım…
Son dönemler de hem Partimizin, hemde güzel ülkemiz Türkiye’mizin içerisinde bulunduğu durumlar sizlerinde gözlemleri altındadır.
Milliyetçi Ülkücü Hareketin köklü ve şanlı mazisi’ne bakıldığında Ülkücü’ler memleket ne zaman zora düşerse kendi hayatlarını gerekirse feda ederek üzerine düşen vazifeyi fazlasıyla yerine getirmiştir. 1944’te Türkçülük Turancılık Hareketiyle başlayan kutlu yürüyüş, 69 da daha güçlü bir şekilde teşkilatlanıp memleketin her yanında boy göstermeye başlamıştır.
Başbuğumuz Davamızı bir fikir ve ideoloji hareketi olarak tanımladığı kadar aynı zaman da aksiyoner bir hareket olduğunu vurgulamış, Ülkücü Hareket’in her yerde olmasını istemiştir.
O zamanlardan bu günlere kadar, Ülkücü Hareket çok zorluklar görmüştür.
Hücreler, zındanlar, tabutluklar ve maalesef mezarlara girmiştir.
Partimiz bir çok defa baraj altında kalmış ama asla kaybetmemiştir.
Bir avuç insanla koskoca meclisi yöneten ve masaya yumruğunu vurunca tüm Türk Dünyası’ndan ses getiren Başbuğumuz Alparslan Türkeş beyin bu sırrı neydi ?
İşte meselenin tüm özeti bu sorunun cevabında…
Kıymetli dava arkadaşlarım, Bizlere öğretilen her zaman Dava arkadaşlığı, Ülküdaşlık, karındaşlıktan öz gardaşlıktan daha önemlidir. Çünkü kutsal bir davanın yolcuları, o yolda fedakarlık eden insanlar, ancak ve ancak birbirlerine ne kadar tutunur ve bırakmazlarsa o kadar başarıya ulaşabilir ve ancak yolun sonunda zafere ulaşabilir.
Bunlar sadece söz de değil, tarihimizin bir çok noktasında hem iyi hem de kötü örneklerini görebiliriz. Ne vakittir ki Türk birbirine ayrı düşmüş, O vakit devletler yıkılmış.
Ne vakit ki Türk’ler bir birini tutmuş, O vakit Beylikler Devlet Olmuş !
Ülkücü Hareket’de Misyonunu ve Vizyonunu şanlı Türk Tarihinden alır.
Bu gün partimizin içerisinde olduğu vaziyet, biz Türk Milliyetçisi Ülkücüleri ziyadesi ile kırmakta ve üzmektedir. Her bir Ülkücü bireyin öyle ya da böyle bu davaya hizmeti vardır. Her ülkücünün de tabi ki Doğrularını ve Yanlış gördüklerini beyan etme hakkı da vardır.
Ama görülüyor ki, içimiz de yakılan fitne ateşi her bir yanımızı sarmış, dün sırt sırta verip kavgaya girenler, Canlarını Namuslarını birbirlerine emanet edenler, bu gün neredeyse birbirlerine kıyacaklar.
Dava arkadaşlarım;
Bizler kişiler ve şahıslar için kavga edecek kadar küçük bir dava hareketi değiliz.
Bu gün Orta doğu’yu Türkiyenin güneyinde kurulmaya çalışılan, hatta bu sebebten ötürü soydaşlarımızın Türkmen dağında katledilmesine sebeb olunan söz de Kürdistan devletini, Doğu Türkistan da sadece oruç tuttukları için camiler de öldürülen kandaşlarımızı, Evlad-ı Fatihanı, Kıbrıs’ı, Filistin’de ki Dindaşlarımızı konuşmamız ve tartışmamız gerekirken, buralar hakkında projeler üretmemiz gerekirken, bizler Ahmet Mehmet yüzünden birbirimize kinleniyoruz.
Derhal hareketimizin neferlerinin üzerimizde oynanan oyunun farkına vararak Titreyip ve kendine dönmesi gerekmektedir. Bu durum çok namusait bir durumdur hemen aşılması gereken bir engeldir. Çünkü; Memleketimizin durumu bellidir. Bizim her şeyden önce meselemiz Türkiye’mizdir… Türkiye bir iç karışıklığa sürüklenirken, Yabancı uşakların kıskaca almak istediği bir pozisyondayken, memleketin sigortası olan Milliyetçi Ülkücü Hareketin birbirine düşmesi büyük bir gaflet ve delaletin işaretidir.
Sözlerimi Akif’in şu dizileri ile tamamlamak istiyorum;
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.
Ve diyorum ki; Birlikte rahmet ayrılıkta azab vardırç.
Çok kıymetli Ülküdaşlarım bizlere yakışan, rahmetli Başbuğumuzun ve Şehitlerimizin bizlere emenet ettiği bu davayı taşıyabildiğimiz kadar ileri taşıyıp, bizden sonra ki nesillere de aynı temizlik ve birlik içinde teslim etmeliyiz.
Ülkücü’yü birbirine düşürmek isteyen şer odaklarına karşı dim dik durup, Ülkücü tavrı, bozkurt duruşunu net ve keskin bir şekilde ortaya koymalıyız.
Süreç bizi nereye götürürse götürsün, temelimiz de ve görüşlerimizin tabanın da her daim birlik beraberlik olmalı. Herkesin gideceğini, Bir gün bu günlerin de geçeceğini, yine davayı bizlerin sırtlanacağını unutmayın diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Cenab-ı Hak Ülkücüyü Korusun,
Davasını Sonsuza kadar yaşatsın,
Bölmek isteyenlere fırsat vermesin,
Her alanda daha güçlü daha iri daha diri kılsın,
Devletimizin ve Milletimizin geleceklerini de hür etsin,
Hainlere Fırsat Vermesin,
Varlığımız Türk Varlığına Armağan olsun,
Ne Mutlu Türk’üm Diyene !"
Güncelleme Tarihi: 24 Haziran 2016, 13:48