Ak Parti Antalya İl Gençlik Kollarının düzenlemiş olduğu 28 Şubat’ın yıl dönümüne dair Basın açıklamasından önemli başlıklar:
28 ŞUBAT SÜRECİ ÜLKEMİZİ TAM TERSİNE GERİYE GÖTÜRMÜŞTÜR
Tam 20 yıl öncesi 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısıyla yeni bir süreç başlamıştı. Bu toplantının farkı Milli Güvenlik Kurulu’nun hükümetin icraatlarını bir şekilde rejim sorunu olarak algılayarak hükümete imzalaması için bir dizi kararlar dayatmasıydı. Bu dayatılan kararlar da açık bir şekilde insan haklarına müdahale anlamına gelmekteydi. 28 Şubat süreci ülkemizi, demokratikleşme yolunda olan bir dünyanın tam tersine geriye götürmeye zorlamıştır.
DEMOKRASİNİN KAYNAĞININ HALK OLDUĞU REDDİLMİŞTİR
Basın açıklamasına devam eden İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı İnsan Hakları Başkanı Av. Fazilet Demir sözlerine şu şekilde devam etmiştir; 28 Şubat’ın failleri siyasette meşruluğun kaynağının halk olduğunu reddetmişlerdir. Onlara göre meşruluğun kaynağı halkın iradesi değil resmi ideolojidir. Bunun içindir ki seçilmiş parlamentonun içinden çıkmış meşru bir hükümeti çekilmeye zorlamış ve yerine kendi gündemlerindeki hükümetleri kurdurmuşlardır. Nitekim bütün darbeler milli iradeyi sınırlayan bürokratik kurumlar inşa etmiştir.
İNSANLAR DÜŞÜNCELERİ AÇISINDAN KİTLESEL AYRIMA UĞRAMIŞTIR
28 Şubat sürecinde yaşanan insan hakları ihlallerinde dini içerikli olanların sayısı artmış, dini kimlikler yüzünden hayatın birçok alanında mağduriyetler yaşanmıştır. İnanç, eğitim, çalışma, ifade özgürlüklerinin kısıtlanması, ihlalleri kişisel olmaktan çıkararak kitleselleşmesine sebep olmuş ve adeta toplumsal ayrışma tetiklenmiştir.
İNSAN ONURU AYAKLAR ALTINA ALINMIŞTIR
İnsan hakları kavramı çatısı altında her bir kişi “insan onuruna sahip bir değerdir. Ancak 28 Şubat sürecinde Milli Güvenlik Kurulu kararlarının uygulayıcıları, insan onuru gibi evrensel bir ilkeye göz kapayıp, bu fikre yabancı kalmışlardır. Düşüncelerin, özgürlüklerin ve hak kavramının üzerinden adeta tanklar geçmiştir Vatandaşın tanımladığı, düzenlediği, yönlendirdiği bir devlet yerine millet iradesi hiçesayılarak vatandaşını tanımlayan, düzenleyen ve yönlendiren bir devlet ortaya çıkmıştır. Kışla düzenini topluma yayarak toplum disiplin altına alınmak istenmiştir. Vatandaşlara hayatlarını kendi inanışlarına, tercihlerine göre tanzim etme ve yaşama hakları tanınmamıştır.
EN BÜYÜK DARBE EĞİTİM ALANINDA OLMUŞTUR
Alınan kararlarla hayatın birçok alanına müdahale edilmiştir. Bu müdahaleden kuşkusuz en çok zarar gören olgulardan biri ise eğitim olmuştur. Bu bağlamda İmam Hatip’ler kapatılmak istenmiş, yine ilahiyatçıların öğretmenlik hakları elinden alınmış, yurtdışından mezun olmuş görevdeki ilahiyatçı öğretmenlerin diplomaları geçersiz sayılmış ve görevden uzaklaştırılmışlardır. Başörtüsü nedeniyle onca kardeşlerimiz eğitimden uzaklaştırılmış, geleceğin teminatı olan gençlerin haklarına müdahale edilmiştir. Her ne kadar failleri yargılansa da bu sürecin yaşattığı kayıpların tam anlamıyla geriye getirilemeyeceği bir gerçektir. Ancak günümüzde yeni Türkiye yolunda 28 Şubat sürecinde yaşanılanlara mahal verilmemesi adına önemli adımlar atılmış ve atılmaya da devam etmektedir.
MİLLETİN İRADESİ HER DAİM GEREKEN CEVABI VERECEKTİR
Basın açıklamasını şu sözlerle bitiren Av. Fazilet Demir, Milli iradenin darbelere karşı ne kadar etkin olduğunu ifade etti; Darbeler her halükârda suçtur. Bu gençlik bu haince planlanan suça karşı 15 Temmuzda olduğu gibi, devletin ve milletin iradesine gölge düşürenlere karşı her zaman gereken mücadeleyi verecektir.
Güncelleme Tarihi: 01 Mart 2017, 16:06