Geçen haftalarda Toslak ve Kayabaşı Mahallelerimizin sorunlarını dile getirmiştik. O sorunlarda yukarıdaki taş ocağından kaynaklanan seldi. Bununla ilgili iki defa hem Toslak Mahallemize hem de Kayabaşı Mahallemize gittik. Kayabaşı Mahallemizdeki sorun mevcut taş ocağının genişletilmesi amacıyla bir tanıtım yapıyorlardı. Görünüş çok güzel, kimse itiraz etmeyecek sanki. Öyle bir tanıtım yapmışlar çok oldukça muazzam ama hiç birisi gerçek uygulama alanında yapılmıyor. Orada ki vatandaşlarımız da buna itiraz ettiler. Biz buradan aldığımız bilgileri ve vatandaşlardan aldığımız bilgileri milletvekillerimize ilettik. Dün akşam Milletvekilimiz Niyazi Nefi Kara Beyefendi meclise taşıdı Toslak’taki ve Kayabaşı’ndaki sıkıntıları. Biz de buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Bu tür hangi mahallemizde olursa olsun ciddi sıkıntılarda meclise taşıma sözü verdik. Diğer mahallelerimiz içinde bu geçerlidir. Sayın Milletvekilimize de sesimizi meclise taşıdığı için teşekkür ediyoruz. Halkın bir anlamda sesi olduk. Bu Türkiye gündemine oturmuş bir vaziyettedir. 

Çok önemli ikinci bir konu var. Geçtiğimiz günlerde  bir televizyon haber programında ‘Yemeğimize zehir katılıyor’ başlıklı tarım ürünlerinde ilaç ve hormon olduğuna dair çok ciddi haberler çıktı. Bunun üzerine çiftçilerimizden buna tepki geldi. Özellikle batı ilçelerimizden ciddi tepkiler geldi. Kamuoyu bu konuda yeterince açık olarak bilgilendirilmiyor. Yanlış haberlerle bilgilendiriliyor. Bu haberi yapan arkadaşlarımız şöyle yapmış olsalardı; sahada tarım ürünleri ile uğraşanlarla beraber bu haberleri yapsalardı çok daha iyi olabilirdi. Bakınız şunu vatandaşlarımızın çok iyi bilmesi gerekir. Döllenme olayında domateste bambus arıları dediğimiz arılar kullanılır. İlaçlama olayına geldiğimiz zaman koruma amaçlı ilaçlar vardır ki koruma amaçlı ilaçların hiçbir şekilde sağlığa zararları yoktur. Tarım Bakanlığı’nın izniyle çıkartılan ilaçlar ve ziraat mühendislerinin yazıkları listelere göre arazide ve örtü altındaki seralarda bu ilaçlar kullanılıyor. Yani koruma amaçlıdır. Hiçbir sağlığa zararı yoktur. Öyle haberler yazılıyor ki gördüm bende bunları okudum: ‘Akşamdan şırınga ile sebzelere meyvelere ilaçlar pompalanıyormuş, sabah renkleri değişiyormuş, yani hormon veriliyormuş.’ Böyle bir şey yok. Bakın eğer ilaçlama da gerçekten sağlığa zararlı canlıları öldürücü bir madde olsaydı. Bu döllenme de kullanılan bambus arılarının o arazide, örtülü sera içerisinde yaşamaması gerek, doğal olarak ama bakıyoruz o arılar döllenmeyi sağlıyor. Salatalıkta ve biberde ise bambus arıları ile değil, onlar doğal olarak kendi içlerinde döllenmelerini sağlıyorlar. Onun içinde bu ürünlerin yenmesinde, kullanılmasında hiçbir mahsur yok. Bu doğrudan doğruya vatandaşlarımızın, yani bu üretimi sağlayan çiftçilerimizin ürünlerine gerçekten bir leke sürüyor. Herkes de endişe içerisine girmekte. ‘Acaba ben bu ürünü yerken ilaç mı yiyorum. Hormonlu bir ürün mü yiyorum?’ diye tereddüt ve sıkıntı doğruyor. Bu da çiftçilerimize müthiş bir zarar veriyor. Buradan kamuoyunu bu konuda bilgilendirmek istedim. Haberi yapan arkadaşlarımızın da gerçekten bu konuda çok iyi araştırma yaptıktan sonra haber yapmaları gerekir diye düşünüyorum. 

İskele kavşağında ciddi bir kaza oldu. Motosikletle ilgili bir kaza oldu ve  bir anne ile çocuğunda yaralanma durumu söz konusu oldu. Bu tek teker üzerinde motor kullanımı diyorlar buna. Alanya’da bu da çok yaygınlaşmaya başladı. Ara sokaklarda bile yapılıyor. Buradan bunun çok tehlikeli bir olay olduğunu, gençlerin bazı hobilerini tatmin etme adına bir şey yapılıyorsa bu şekil olmaması gerekir. Bu konuda yetkilileri uyarıyoruz. Buna önlem almaları gerekir. Buna artı vatandaşları rahatsız eden ciddi bir gürültü kirliliği var. Motorların egzozları sökülüyor ve çok ciddi sesleri çıkıyor. Arada bir de silah patlatır gibi sesler çıkarıyorlar. Yatağındaki çocuklar uyanıyor, hastalar rahatsız oluyor, vatandaş rahatsız oluyor. Bu konuda da emniyet yetkilileri duyarlılar yolları kesiyorlar, önlem almaya çalışıyorlar ama daha çok bunun üzerine gitmeli. Bu konuda ciddi ve caydırıcı cezalar kesilmeli. O zaman belki bunun önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. Bu Alanya’nın kanayan bir yarasıdır. 

Turizm sezonu yavaş yavaş yaklaşıyor. Her zaman bu konuyu dile getiriyorum. Benimde bir turizmci olmam nedeniyle belki bu konuya biraz daha hassas davranıyorum. Alanya’nın lokomotifi turizm olduğu için bunu dile getirmek gerekiyor. Yine gazetelere bakıyoruz. 2018’de turizm patlayacak. Mart ayında oteller açılacak haberleri çıkıyor. Evet 2018’de böyle bir söylenti var ve olması da çok güzel olur, belki 2016 ve 2017’deki yaralar kapatılır. Ama ben buradan tüm esnaflarımıza bir uyarı yapıyorum. Geçen sene de yaşadık biz bunu şu anda basında abartılan, basında ciddi bir şekilde pompalanan bu haberlere çok fazla itibar etmeyiniz. Alımlarınızı bu gazetelerde çıkan haberlere göre değil de gerçek anlamda yapınız. Çünkü bu haberlere güvenerek siz mart ayında nisan ayında, mayıs ayında borçlanırsanız; işiniz de olmazsa çok sıkıntılara girersiniz. İcralık olaylarınız olabilir, bankaların eline düşebilirsiniz. Yapacak olduğunuz alıverişlerinizi önünüzü görerek yapın. Çok iyi diye abartılan turizmde ben çok iyi rezervasyon görmüyorum. İç turizmde rezervasyonlar iyi gibi ama bir de Afrin olayı var. Biliyorsunuz sınır dışına çıkmış durumdayız şu anda. Dünya kamuoyunda gazetelerde ülkemiz aleyhinde boy boy tankların fotoğrafları gösteriliyor. Türkiye aleyhinde bir sürü kampanya var gibi görünüyor. Bunların hepsi bize eksi yazacaktır o nedenle esnalarımızı buradan uyarmak istiyorum.