Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde bu yıl 19'uncusu düzenlenen Dünya Tüp Bebek Kongresi'ne katılan Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuç, tüp bebek tedavisinde yeni nesil genetik çözümler hakkında bilgiler verdi.
Prof. Dr. Pabuç, günümüzde kısırlık nedeniyle uygulanan tüm tüp bebek tedavi süreçleri klinik, embriyolojik ve androlojik yaklaşımlarla birlikte genetik tanı ve seçim yöntemlerinin uygulanabilirliğini zorunlu hale getirdiğini belirtti.
Üreme tıbbı genetiğinin de bu konuda hastalara sunduğu önemli tedavi yöntemlerinden biri olarak bu süreçte yerini aldığını işaret eden Prof.Dr. Recai Pabuçcu, “Özellikle anomalili çocuk öyküsü olan hastalarda, tekrarlayan denemeler sonrası gebelik elde edemediğimiz hastalarda, ikiden fazla gebelik kaybı olan hastalarda, ağır erkek kısırlık problemi yaşayan hastalarda ve en önemlisi kadın yaşı ilerlemiş hasta grubumuzdaki hastalardan elde ettiğimiz embriyoların kromozomal tanımlamaları sonrası yaşamla bağdaşan, yani canlı çocuk doğumunu sağlayabilecek olanların seçilip transferi sonrası elde edilen gebelik oranları önemli oranlarda artış göstermektedir.”diye konuştu.
"Yüzde 70 gebelik şansı"
1996’lı yıllarda yurt dışında embriyodan genetik çalışmaların başladığını hatırlatarak, 2000’li yıllarda ise Amerikalı gruplar tarafından çalışmaların geliştirilerek devam ettiğini bildirdi.
Prof.Dr. Pabuçcu şöyle konuştu: “Bugün gelinen noktada, embriyoyu birinci gün 2 hücre, ikinci gün 4 hücre, üçüncü gün 8 hücre, beşinci günde ise blastokist denilen safhaya getirdiklerini belirten Prof.Dr. Pabuçcu, “Sonra bunu alıp rahmin içine koyuyoruz. Bu hücrenin yani blastokist dışında trofoblast diye parçalar var, buradan bebeğin eşi plasenta gelişiyor. İçinden de bebeğin kendi gelişiyor. Bu alınan 4-5 hücreyi alıp, geri kalan embriyoyu donduruyorsunuz. Bu parçaları sabitleştirip yeni nesil sekanslama yöntemiyle genetik laboratuarına gönderiyorsunuz. Çok gelişmiş makinelerle burada size 23 çift kromozomun hem sayısal hem de parçasal anomalilikleri yakalanıyor.Bu embriyo donmuş oluyor. Bu embriyo verildiği zaman gebelik şansı yüzde 70’lere çıkıyor.”
Bu yöntemin herkese yapılmayacağını dile getiren Prof.Dr. Pabuçcu, “ Yaşı 40’ın üzerinde tüp bebeğe girmiş olan bütün kadınlara yapılmalıdır. Hem genetiği bozuk bu yumurtaların hem de sayısı az. 45 yaşındaki bir kadını eğer blastokiste getirirseniz aldığınız yumurtayı embriyo yaptıktan sonra, bir de bunun genetiğini sağlıklı bulursanız, yüzde 60-65 gebelik sağlanacak. Ama hem blastokiste gelecek hem de genetiği sağlam olacak. Ancak yüzde 10’u-15’i bu döneme geliyor. İkincisi ileri derecede erkek kısırlık faktörü olan hastalar. Spermi sıfır yada az olan hastalara da bu yapılmalıdır. Üçüncüsü, tekrarlayan düşükler. 3 taneden faza arka arkaya düşük yapmışsa mutlaka bunlar genetiği problemli olan embriyolardır. Bunlara da yapılması gerekir. Dördüncü grupta 3 defa kaliteli embriyo verilmiş ama gebe kalamamış, bunlara da yapmak lazım. Beşinci grupta kendisinde veya ailesinde genetik hastalığı olan hastalar var. Bunlarda da çocuk ölmeden önce genetik çalışma yapılıyor. Anne ve baba da bu gen var mı ona bakılıyor. Sağlıklı embriyo bulunursa, sağlıklı bir bebek dünyaya geliyor. Bu yeni gelinen NextGenerationSequencing (NGS-Yeni nesil sekanslama) yöntem bizi çok daha ileriye götürdü. Yeni nesil sekanslama adı verilen yeni teknoloji embriyoların genetik tanımlanması amacı ile kullanılmaya başlanmıştır.” ifadelerine yer verdi.
"Hastalar doğru bilgilendirilmeli"
Başarının arttırılması için hastalara verilerin iyi sunulması gerektiğinin altını çizen Pabuçcu, “ Hastalara bir yük geliyor ama kabul ediyorlar. Nafile turlardan sağlam bir uygulamaya geçiyorsunuz. Hastalık çok iyi aydınlatmak gerekir. Belki ekstra bir ücret ödüyor ama bununla 40 yaşın üstündeki bir kadına gebelik şansı veriyorsunuz.”şeklinde konuştu.
Güncelleme Tarihi: 09 Ekim 2017, 12:48