Silifke Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Alime Toprak ile taraf avukatları katıldı. Alime Toprak, eşiyle aynı köyde yaşadığını ve hayvancılık işi ile uğraştıklarını söyledi. 15 yaşında hayvan bakarken eşinin kendisine dağda tecavüz ettiğini iddia eden Toprak, "Ben bu yüzden okula gidemedim. Bu durumu kimseye anlatamadım. Ben bu durumdan dolayı hamile olmam sebebi ile evlenmek zorunda kaldım. Evlenmeden önce hamileydim, bu durumu ailem de biliyordu. 15 senedir evliyiz. Ben 18 yaşından küçük olmam sebebi ile olağan evlenme yaşından küçük olduğum için yasal temsilci izni ile evlendim. Yaşımı mahkeme kararı ile 16 olarak büyüttü. Ben eşimden hamile olmam sebebiyle evden kaçtım. Evlilik içerisinde 4 kez düşük yaptım, 2 tanesi hastane kayıtlarında sabittir. Düşük yapmamın sebebi eşimin şiddetidir. Benim 2 çocuğumu da balkondan aşağı attı, bundan kaynaklı olarak da hastaneye başvurdum ancak düştü şeklinde beyan verdik. Büyük oğlum da ayağı kırıldı, bir ay boyunca okula gidemedi, bu da kayıtlarda mevcuttur" dedi.
"15 yıl boyunca bana ve çocuklarıma fiziksel şiddet uyguluyordu"
15 yıllık süre zarfında sürekli kocasının kendisine ve çocuklarına fiziksel şiddet uyguladığını vurgulayan Toprak, "Büyük oğlum 4-5 yaşındaydı, çocuğuma şiddet uyguladı, yüzünde hala izi vardır. Eşim beni sürekli tehdit ediyordu. Ben bir defa şiddet uyguladığından dolayı ailemin yanına gittim, eşim beni bundan dolayı yine dövdü. Benim ailem evlendiğimden beri sürekli şiddete maruz kaldığımı biliyor. Ben bu şiddetlere evde maruz kalıyordum. Benim şiddet gördüğümü Ayşe isimli bir tanıdığım var o biliyor. O da bize, mahalleye sen kötü örnek oluyorsun diye eşimle bir dönem tartıştı. Ben çok utandığım için kimseye anlatamadım, ayrıca eşim beni kimsenin göremeyeceği kapalı yerde dövüyordu. Eşimin kumar alışkanlığı vardı, bundan dolayı asabi şekilde gelip şiddet uyguluyordu. Bize şiddeti genelde değnekle de yapıyordu, fırçanın sapı, odun ile dövüyordu. Küçük çocuklarıma ayaklarını yıkattırıyordu, ben de 'ben yıkarım' dediğim zaman da bana şiddet uyguluyordu. Ben eşimden çok korkuyordum, şikayet edeceğim zaman 'gidersen git ama sen döndüğün zaman seni de çocuklarını da öldürürüm' diye tehdit ediyordu. Bundan dolayı ben şikayetçi olmaya gidemedim. Ben ve çocuklarım evlendiğim ilk günden itibaren sürekli şiddete maruz kalıyorduk" şeklinde konuştu.
"Eşim beni para karşılığında ilişkiye girmeye zorluyordu"
Çocuklarının korkudan dolayı babaları ile iletişiminin olmadığını belirten Toprak, "Küçük çocuğum içine saklanırdı. Ben banyo yaptıracağım zaman da bana anne banyo yaptırma diyordu, çünkü vücutlarında izler vardı. Eşim şiddeti bana uyguluyordu, büyük oğlum da araya girince onlar da şiddet görüyordu. Kumar oynaması ve sürekli alkol almasından dolayı bize şiddet uyguluyordu. Büyük oğluma da zorla içki içiriyordu. Bana sürekli para bulmamı söylüyordu. Ben de nasıl bulayım diyordum, çileğe filan gidiyordum. Kazanmış olduğum parayı da rızam dışında benden alıyordu. Ayrıca benden 14-15 yaşlarında bir kız bulmamı istiyordu. Bana sen getir, evleneceğim diyordu. Evlilik süreci boyunca hem fiziki hem de psikolojik olarak baskı uygulamıştır. Ben bu baskılara çocuklarım için katlanmıştım ve çocuklara zarar vermesinden korktuğum için kendisinden şikayetçi olmamıştım. Eşim insanlara çok borçlanmıştı. Eşim beni para karşılığında ilişkiye girmeye zorluyordu. Benim uygunsuz fotoğraflarımı da çekti, boşanırsan bunları gösteririm diyordu" ifadelerini kullandı.
"Tamamen kendimi korumak için vurdum"
Olay günü seraya gidene kadar hiç tartışmadıklarını kaydeden Toprak, sözlerine şöyle devam etti:
"Eşim 'arkadaşımın yanında çay içeceğim' dedi, bir süre orada oturduk, çay içtik. Sonra birlikte seraya gittik. Gittiğimiz sera Veysel T.'ye aittir. Ücret karşılığında tüm işlerini biz yapıyorduk. Havanın çok sıcak olmasından kaynaklı olarak suyu çalıştırdık, yolun karşısında oturduk. Eşim telefondan sosyal medya hesabına bakıyordu. Bana yine kadın resimleri gösterdi, bana 'ne zaman 14 yaşında bir kız bulacaksın' diye sorunca, tartışmaya başladık. Ben ceza alırsın diye söyledim, o da 'benim elimde raporum var' dedi. Sonra Hasan diye arkadaşı aradı ve bizi yemeğe çağırdı. Bana 'hadi suyu kapat, gidelim, akşam da sen de yemeğe geleceksin, orada içki içeceksin' dedi. Hatta bana 'çok borcum var bu gece Hasan ile ilişkiye gireceksin' dedi. Ben de gelmeyeceğimi söyleyince bana vurmaya başladı. Yumrukla ağzıma, kafama vurdu. Dişim kırılınca, canım acımasından dolayı seranın içine kaçtım. Peşimden gelerek beni darp etmeye devam etti. Bana 'gelecek misin' dediğinde yok evde çocuklarım tek dediğimde depoya gitti ve bıçak alıp geldi. Bıçakla bana saldıracakken sendeledi ve benim önüme doğru düştü. O arada ben çok korktum, beni öldürecek diye daldızı gördüm ve onu alarak kafasına doğru vurdum. Vurmanın etkisiyle kafasından kan gelmeye başladı ve yüz üstü yere düştü. Toplamda kaç kez vurduğumu hatırlamıyorum ama arkasından vurmadım sendeleyip, yere düşünce vurdum. Tamamen kendimi korumak için vurdum. Ben orada ne kadar kaldığımı bilmiyorum, şoka girmiştim. Kendime geldiğimde eşim yerde yatıyordu. Eşimin kafasını yüksek bir yere koydum, kanamayı durdurmaya çalıştım. Sonra yardım istemek için kalktım. Ben daldızı farkına varmadan seranın içine atmışım. Sonra dışarı çıkarak yardım istedim, ambulansla hastaneye gittik. Kendime geldiğimde polise olayı anlattım. Benim öldürme amacım yoktu, ben kendimi korumak istedim. Daldızı öldürmek amacıyla sallamadım, hedef gözetmedim. Olayın şoku ve etkisiyle salladım, kafasına denk geldi. Pişmanın, beraatımı istiyorum."
İddia makamı, sanığın tutukluluk halinin devam etmesini istedi.
Mahkeme heyeti de sanığın tutukluluk halinin devam etmesine karar vererek, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi.