Son zamanlarda ülke geleninde artış gösteren çocuk cinayetleri, kayıplar ve cinsel istismarı tepki göstermek için Türkiye Kadın Haklarını Koruma Derneği Alanya Şubesi ile Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu bir araya gelerek basın açıklamaları yaptı.
“ONLAR İLK DEĞİLDİ, KORKUMUZ ONLARIN SON OLMAYACAĞINA”
İlk olarak saat 11.00’da Türkiye Kadın Haklarını Koruma Derneği Alanya Şubesi tarafından çocuklara dikkat çekme amacıyla belediye binası yanında bulunan Barış Manço isimli çocuk parkında basın açıklaması düzenlendi. Burada bir açıklama yapan Türkiye Kadın Haklarını Koruma Derneği Alanya Şubesi Başkanı Gaye Coşkun, artan çocuk istismarı ve cinayetlerinin korkutucu olduğuna dikkat çekti. Başkan Coşkun,”Ağrı’nın Bezirhane Köyü’nde kaçırılan, 18 gün sonra cesedi bulunan küçük kızımız Leyla Aydemir, yine Ankara Polatlı’da kaçırılan 5 gün sonra cesedi bulunan kızımız Eylül Yağlıkara, hepimizin utancı, acısı, isyanı oldu. Onlar ilk değildi, korkumuz onların son olmayacağına” dedi.
“ÇOCUKLARIMIZA DOKUNMAYIN, ÇOCUKLARIMIZI KORUYUN’
”Herkesin çocukların korunması kanunu ile çocukların mutlu, sağlıklı bir toplumda büyümelerini sağlamakla yükümlü kanunları uygulamakla görevli olduğu aktaran Gaye Coşkun, “Biz büyükler, küçük bedenlerin katledilmesinden, şiddet görmesinden bir şekilde sorumluyuz. Bu sorumluluğu hisseden insanlar olarak bugün buradayız ve sesimizi yükseltiyor “Son olsun” diyoruz. İnsanları yaşam hakkı başta olmak üzere her türlü işkence, zulüm ve şiddetin karşısında olarak ‘çocuklarımıza dokunmayın, çocuklarımızı koruyun’ diyoruz” diye konuştu.
”Herkesin çocukların korunması kanunu ile çocukların mutlu, sağlıklı bir toplumda büyümelerini sağlamakla yükümlü kanunları uygulamakla görevli olduğu aktaran Gaye Coşkun, “Biz büyükler, küçük bedenlerin katledilmesinden, şiddet görmesinden bir şekilde sorumluyuz. Bu sorumluluğu hisseden insanlar olarak bugün buradayız ve sesimizi yükseltiyor “Son olsun” diyoruz. İnsanları yaşam hakkı başta olmak üzere her türlü işkence, zulüm ve şiddetin karşısında olarak ‘çocuklarımıza dokunmayın, çocuklarımızı koruyun’ diyoruz” diye konuştu.
“ÖNCELİKLİ SORUMLULUK DEVLETİNDİR”
İkinci tepki ise Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üye avukatları tarafından geldi. Alanya Adliyesi önünde toplanan grup adına konuşan kurulun sözcüsü Avukat Müge Gezginci, her sabah çocuğa yönelik ihmal, istismar ve vahşice işlenen cinayet haberleriyle güne başladıklarını söyledi. Henüz haberi yapılmamış binlerce çocuğun ise kayıp olduğunu belirten Gezginci, “Türkiye İstatistik Kurumunun açıklamasına göre ülkemizde 2008-2016 yılları arası kayıp çocuk sayısı 104 bin 531’dir. Can yakıcı çocuk istismarları tartışılırken dahi özelikle sosyal medyada herkes konunun esasından uzak anlık öfke ve ‘tarafgir’ bir dille konuşmaktadır. Oysa zaman korkularımız üzerinden ayrışılacak zaman değildir. Unutulmamalıdır ki; öncelikli sorumluluk devletindir, tüm kişi ve kurumlar farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşları bir araya gelerek sorunun çözümü noktasında yol gösterici ve çözüm üretici olmalıdır. Öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planları olmalıdır. Bağımsız özgür düşüncenin gelişme ortamına sahip üniversitelerde bilimsel akademik çalışmalar yapılmalıdır. Ciddi bir saha çalışması yapılmalı ve veri toplama, değerlendirme çalışması gerçekleştirilmelidir.
Riskler, nedenler belirlenmelidir” diye konuştu.
Çocukların toplumdaki değerinin artırılması gerektiğini aktaran Gezginci şöyle dedi: “Eril cinsiyetçi söylem ortadan kaldırılmalı, çocukların evrensel değerlere uygun kız erkek birlikte eğitim almaları sağlanmalıdır, dini referanslarla günlük yaşamın şekillenmesi, hukuki düzenlemelere gidilmesi, çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmelidir. Hukuk güvenliği ve belirliği sağlanmalı, vatandaşın aynı olaya aynı hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalıdır. Çocuğa, hayvana, kadına dönük şiddet, toplumsal şiddetin güçsüz olanda yoğunlaşmasıdır. Gücün çürümüşlüğü her türlü insani değer yargısından uzak bir biçimde tezahür etmektedir. Ancak bunun çözümünü, salt ceza kanunlarında yapılacak değişikliklerde görmek, hukuk bilimine haksızlık olduğu gibi, eğitim programları, çocuk koruma politikaları ile uğraşmak yerine meselenin kendisini unutmak, sorunu suç işlendikten sonra faillerin bedenleri üzerinden kısasa kısas yöntemiyle ortadan kaldırmak çabasıdır. Bunun da en önce çocuklarımıza bir fayda sağlamayacağı açıktır. Hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımı sağlanmalıdır. İdam ve hadım meselesine gelince, her iki “infaz” yönteminin uygulandığı ülkelerdeki sonuçlara bakıldığında, tüm örneklerde görüleceği üzere bir şiddet türünün ortadan kaldırılması için asla çözüm yöntemi olmadığı net olarak görülecektir. Çocuğa yönelen her türlü istismar için çözüm: çocuğa özgü adalet, koruma ve rehabilitasyondur.”
Güncelleme Tarihi: 05 Temmuz 2018, 17:33