Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bakanlıkta düzenlediği basın açıklamasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Bakan Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Başkanı Hakan Fidan, Irak Dışişleri Bakanı, Irak Milli Savunma Bakanı ve Irak Ulusal İstihbarat Başkanı'nın katılımıyla heyetler arası görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyerek, "Toplantının amacı, Başbakan Abdulmehti'nin Türkiye ziyareti sırasında Başbakan ile Cumhurbaşkanımızın görüşmesinde iki ülke arasında güvenlik iş birliği mutabakatına varılması yönünde verilen talimatların yerine getirilmesiydi. Abdulmehti'nin ziyaretinden sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatıyla biz bir taslak metni Irak tarafına ulaştırmıştık. Bugün o metin üzerinde çok samimi bir ortamda iki tarafın da hassasiyetlerini dikkate alarak bir görüşme gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı.
Görüşmede önemli üç tane husus olduğunu aktaran Bakan Çavuşoğlu, "Bunlardan bir tanesi Irak ile askeri iş birliğimizin devam etmesi, özellikle DEAŞ'a karşı Irak'a çok güçlü destek vermiştik. Kurumsallaşmaya çalışan ve yeniden inşası için adımlar atmaya çalışan Irak'a her alanda olduğu gibi askeri iş birliği alanında da gerek eğitim ve diğer alanlarda desteğimizi göstereceğiz" diye konuştu.
Gerçekleştirilen toplantıda terörle mücadele konusuna da değindiklerini kaydeden Bakan Çavuşoğlu, "Bugüne kadar DEAŞ'la mücadelede hep Irak'ın yanında olduk. Ama Irak'ta bir PKK gerçeği vardır. Sadece Kandil bölgesinde değil, Sincar bölgesinde de konuşlanmış bir PKK vardır. Dolayısıyla Irak'tan PKK'nın temizlenmesi, her ne kadar DEAŞ herhangi bir sahayı kontrol etmese de son zamanlarda Irak'ta ve Suriye'de tekrar canlanmaya çalıştığını görüyoruz. DEAŞ ve diğer terör örgütlerine neler yapabiliriz bunu değerlendirdik. Başikay'la ilgili konu uzun zamandır ikili ilişkilerimizin gündemine geliyor. Bu konuda da birlikte neler yapabilir bunları değerlendirme fırsatı bulduk" şeklinde konuştu.
Toplantıda konuşulan konular kapsamında detayları görüşmek için ortak bir komite kurma kararı aldıklarını belirten Bakan Çavuşoğlu, "Bu konuda hemfikir olduk. Yardımcılarımız düzeyinde, benim yardımcım Büyükelçi Sedat Bey, Milli Savunma Bakanımız ve Hakan Bey'in yardımcısı, karşı taraftan da muhataplarımızın yardımcılarının katılacağı bir komite kurma kararı aldık. Arkadaşlarımız bu konularda teknik görüşmelerini yapacaklar ve daha sonra bu formatta Bağdat'ta görüşme konusunda hemfikir olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yılın son çeyreğinde Irak'a bir ziyaret yapacağını daha önceden söylemiştik. 'Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi' toplantımızı gerçekleştireceğiz. Eğer mutabakat sağlarsak burada bir mutabakat zaptı ya da üzerinde çalıştığımız anlaşmaları da ziyaret marjında imzalama şansımız olacak" dedi.
Doğu Akdeniz konusu
Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin her zaman uluslararası hukuka uygun şekilde adım attığını belirten Çavuşoğlu, "Türkiye'nin kıta sahanlığında sürdürdüğü sondaj faaliyetleri konusunda yorum yapmak istemiyorum. Bu Türkiye'nin egemen hakkıdır. Bu konuda herhangi bir ülkenin ya da uluslararası kuruluşun yorum yapma hakkı yoktur. Kıta sahanlığında ne yapmak istediğine, ne yapabileceğine Türkiye karar verir ve herkes buna saygı duymalıdır. Biz her zaman uluslararası hukuka uygun bir şekilde adımlarımızı atıyoruz. Bundan sonrada öyle olacak ve Türkiye'nin kıta sahanlığında sondaj çalışmalarımızı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğiz" dedi.
KKTC'nin Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığına ruhsat verdiği alanlarda faaliyetlerin yoğunlaştığını belirten Bakan Çavuşoğlu, "Barbaros Hayrettin Paşa'yla sismik araştırmalar yapıyorduk. 'Fatih' gemimizden sonra 'Yavuz' gemimiz de bölgeye gitti. Bu bölgede sondaj çalışmalarını başlatacak" diye konuştu.
Sondaj çalışmaları noktasına nasıl geldikleri konusuna değinen Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Rum tarafı tek taraflı sondaj çalışmalarına ya da sismik araştırma çalışmalarına başlayınca gerek kendilerine garantör ülkeler olan Yunanistan'ı ve Birleşik Krallığa, Avrupa Birliği üyelerine, Birleşmiş Milletlere (BM) Rum tarafının tek taraflı sondaj yada diğer çalışmaları yapmasını doğru bulmadığımızı ve derhal bunu durdurmaları gerektiğini söyledik. Ama sadece 'Rum tarafı yapmasın, çalışmaları durdursun' demedik. Türk tarafının haklarının garanti altına alınması gerektiğini de söyledik. Bunları uluslararası camiayla görüşürken 2011 yılında o gün ki Cumhurbaşkanı sayın Eroğlu'nun da KKTC adına bir teklifi olmuştu. Nedir o teklif, BM çatısı altında bir ortak komisyon kuralım. Bu ortak komisyon içinde çalışmaları yaparak, müştereken bu paylaşımın nasıl olacağına birlikte karar verelim, ondan sonra sondaj ya da diğer faaliyetler devam etsin demiştik. Esasen bugüne kadar KKTC'nin bu teklifi masadadır. Hiçbir zamanda geri çekilmemiştir. Biz bu düşüncemizi herkesle paylaşırken maalesef biz sondaj çalışmalarına başlayıncaya kadar hiçbir kurum Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler yada Kıbrıs'ta yakından ilgilenen garantör ülkelerin dışındaki diğer ülkeler ve Avrupa Birliği bu konuda adım atmamıştır. Biz bu çalışmaları başlatınca yerli yersiz açıklamalar görüyoruz. Garantör ülkelerin dışındaki açıklamaları yersiz buluyoruz. O ülkelerin burada söz hakkı yoktur, garantör değillerdir. Dolayısıyla burada konuşacaklarsa da dengeli ve adil konuşmaları gerekiyor ki taraf tutmamaları gerekiyor. Biz Kıbrıs meselesinin çözümünde her zaman Avrupa Birliğini bir gözlemci olarak bazen yan odada tuttuk, Crans-Montana'da da aynı odaya dahil ettik. Kenarda bir masada oturdular yapıcı katkılarda sağladılar. Ama bu süreçte takındıkları tutumu doğru bulmuyoruz. Dayanışma adına tamamen Rum yanlısı bir tutum sergiliyorlar, dayanışma önemlidir ama doğru yerlerde dayanışma içinde olmak gerekir. Her şartta yanlış adımlarda da bir üye ülke olsun veya dayanışma içinde bulunduğunuz ülke yada kuruluş ne ise bir yanlış adım içinde olduğu zaman bu sefer uluslararası hukuk ve Avrupa'yı birleştiren değerler ve standartlar esas alınmalıdır."
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk halkının hakkını garanti altına alacak bir formül için her türlü esnekliği gösteriyoruz"
Avrupa Birliği'nin üyeleri bakımından çifte standardın içine düştüğünü ifade eden Bakan Çavuşoğlu, "Biz bu anlamdaki dayanışmayı doğru bulmuyoruz. Dayanışma hakkı ve haklıyı savununca güzel oluyor ve olması gerekiyor. Rum kesimini haksız bir şekilde ve uluslararası anlaşmalara aykırı bir şekilde Avrupa Birliğine kabul eden bu kuruluş ve ülkeler Rum kesimini mutlu edecek açıklamalar yerine bizim devam ettiğimiz teklifi değerlendirerek ortak bir çözüm bulma yoluna gitmeliler, biz buna varız. En son Mogheriniyle de görüştük. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk halkının hakkını garanti altına alacak bir formül için her türlü esnekliği gösteriyoruz. Buna yanaşmazlarsa dayanışma uğruna taraf tutarak Rum kesiminin yanında olmaya devam ederlerse hata yaparlar, o zamanda şunu söylemek isteriz. Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk halkının hakkını sonuna kadar koruma konusunda kararlıdır ve bundan sonra buna benzer adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Ya bu zenginlikler kaynaklar hakça paylaşılır, ortak bir çözüm bulunur ya da biz Türkiye olarak, garantör ülke olarak hakkımızı ve Kıbrıs Türk halkının hakkını savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Yunanistan'ın seçilen yeni lideri Miçotakis'i yakından tanıdığını ve Yunanistan için iyi işler yapacağına inandıklarını belirten Bakan Çavuşoğlu, "Milletvekili yıllarından benim de şahsen tanıdığım, birlikte futbol oynadığımız bir arkadaşımız ve Yunanistan için çok iyi işler yapacağına da inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisini tebrik eden ilk lider olmuştur seçimden sonra, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da yine Avrupa Konseyi'nden benim çok yakın arkadaşımdır. Kişisel arkadaşımdır ve ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde götürmek istiyoruz. Ege'de gerginlikleri tırmandırma yerine anlaşamadığımız konuları yine istikşafi görüşmeleri de sürdürerek samimi bir şekilde çözüme kavuşturmak için çaba sarf etmek istiyoruz. Aynı düşüncelerin Yunanistan tarafında da olduğunu umut ediyoruz. Umarım Yunanistan'daki yeni hükümet gerek ikili ilişkiler, gerekse Ege ve diğer Doğu Akdeniz konularında daha yapıcı bir şekilde ilişkilerimizi götürmemize vesile olur" şeklinde konuştu.
Mogherini ile görüşmesinde tekliflerinin halen geçerli olduğunu söylediğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, "Bu konuda üzerine düşeni Avrupa Birliği olarak yapmaya çalıştıklarını söylediler. Umarım öyle olur, diğer taraftan Rum kesiminin ve Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik bazı kararlar aldırmaya çalıştığını biliyoruz. Geçtiğimiz 'Genel İşler Konseyi' toplantısında, 'Dışişleri Bakanı Konseyi' toplantısında ve diğer düzeylerde liderler zirvesinde buna benzer çabaları oldu. Avrupa Birliğinin bize yönelik attığı bir adımın faydası olmaz, ters teper. Bunu da açık söylemek gerek. Avrupa Birliği yanlış adımlar atmaya devam ederse, bu konuya bir çözüm getiremeyiz" diye konuştu.
Yakın zamanda Türkiye'ye gelecek S-400 konusuna değinen Bakan Çavuşoğlu, "Esasen biten bir anlaşmada, şimdi ne zaman geleceği ve nereye geleceği konuşuluyor. Bununla ilgili gerekli teknik hazırlıklar yapılıyor zaten, bizde Dışişleri Bakanlığı olarak gerek vizelerin verilmesi gerekse diğer dışişleri bakanlıkların gerekli alanlarda üstümüze düşeni yapıyoruz. İnanıyorum ki önümüzdeki günlerde Milli Savunma Bakanımız gerekli teknik açıklamaları sizlerle paylaşacaktır" dedi.
Irak heyetiyle yapılan görüşmelerde PKK'nın sadece Sincar'dan değil tüm Irak'tan temizlenmesi konusunda mutabık kaldıklarını aktaran Bakan Çavuşoğlu, bu konu üzerinde neler yapılacağının konuşulacağını kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 11 Temmuz 2019, 16:23