Antalya'da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından düzenlenen Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı'na katılan Türkiye Yem Sanayicileri Birliği (TÜRKİYEM-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Karakuş, yem fiyatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Karakuş, Türkiye’de hayvancılık yapanların ortak problemine yıllardır ’yem pahalı’ denilerek çözüm bulunmaya çalışıldığını kaydetti.
Yem fiyatının Türkiye ve dünya ortalamasının üzerinde olduğunu ifade eden Karakuş, "Ancak Türkiye’deki yem sektörü aldığı ham maddeleri hangi dozda alırsa onu üretir, sanayi mamulü haline getirir ve üreticisine satar. Türkiye’deki gerçek problem yem hammaddeleri fiyatlarının yüksekliğidir. Yani yemde, arpa, mısır, buğday, çavdar, yulaf, ayçiçeği, soya, kanola küspesini kullanırız. Türkiye’de bu ürünleri ekeni korumak için yüksek fiyatlar veriliyor üreticiye. Dünyada ortalama ton fiyatı 175 dolar, Türkiye’de 270 dolar. Bu fark olduğu için yüksek maliyet ortaya çıkıyor. Dolayısıyla üreticimiz yıllardır, ‘yem pahalı’ demek suretiyle sıkıntılarına çözüm bulmaya çalışıyor" diye konuştu.
"İnsanımız ekilebilir araziden uzaklaşıyor"
Bu ifadenin yıllardır söylendiğini ve sektörü bir sonuca götürmediğinin altını çizen Ülkü Karakuş, "Bizim ilk olarak birim alandan maksimum ürün elde edebilmek için modern tarım tekniklerini, bioteknolojiyi kullanırken, sulanabilir arazi miktarını da arttırmamız gerekir. Bu 3 ana konuya önem vermeliyiz" dedi.
Türkiye’de halen köyden kente göçün devam ettiğini vurgulayan Karakuş, "Böylelikle insanımız ekilebilir araziden uzaklaşıyor. Bu insanlar üretmediği zaman arzın taleple kesiştiği noktada fiyat oluşur. Arz her geçen yıl düşerken, talep artıyor. Şimdilerde hayvanın olduğu yerde insan, insanın olduğu yerde hayvan yok. Göçer toplumla insanımız hayvancılık ve tarımdan uzaklaşıyor. Köylerde üretim kalmadığı insanlar bu yemi taşımayla almaya başlıyorlar. Bu noktada devreye yüksek mazot fiyatları giriyor. Yem sektörünün yıllık cirosunun yüzde 10’una yakınını nakliyeye veriyoruz" dedi.
"Hammaddeyi ucuza almaya başladık"
Küçük ölçekli işletme sayılarının her geçen yıl azaldığına vurgu yapan Karakuş, "Bu işletmelerin azalması demek, işletme büyüdükçe yem ham maddelerini biz taşır hale geliyoruz o işletmelere. Taşıdığınız zaman bunun bir maliyeti oluyor. Küçükbaş hayvancılık yapanlar terörle birlikte mezra ve köylerden şehirlere göç etti. Orada küçükbaş hayvan yetiştiriciliği bitme noktasına gelmişti. Bizim alacağımız etin ve sütün yüzde 10 ile 20 arasını küçükbaş hayvandan almak zorundayız. Bu oran çok düştü. Terör sıkıntıları bitmeye başlayınca insanımız yeniden o terk edilen yerlerde üretim yapmaya başladı. Hayvancılığı mutlaka otun bulunduğu yerde geliştirmek zorundayız. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin besiciler lehine kararlar aldı. Yem pahalı ama her geçen gün besi içindeki toplam maliyetteki payı düşüyor. Yurt dışından bile düşük maliyetli arpa temin ediyoruz. Bu düşük fiyat zaman içinde yem fiyatlarına da yansıyacak" diye konuştu.
"Yem fiyatları kademeli düşecek"
Türkiye 2016 yılına göre yem fiyatlarının yüzde 7.5 arttırdığını kaydeden Karakuş, "Bu ortalamanın çok altında. Geçmiş yıllara oranla daha ucuz hammadde bulmaya başladık. Bu 2018 yılında da devam edecek. TMO, düşük maliyetli hammadde temin edeceğini belirtti. Tarım risk ve belirsizliğin en yoğun olduğu sektördür. Enflasyonun canavarı, domates, biber, patlıcan, et diyoruz. Ama fiyat düştüğü zaman kimse bu ürünlerin yanında olmuyor. Tarımsal faaliyette bulunan insanların düzenli ve yeterli para elde etmesi gerekir. Yemci malını etçi ve sütçüye satıyor. Etçiyi ve sütçüyü bizden fazla kimse düşünemez. Çünkü parayı biz ondan alacağız. Ortada bir irade var, her geçen yıl yem fiyatları düşecek" değerlendirmesini yaptı.
Güncelleme Tarihi: 10 Ocak 2018, 11:03