Merhaba benim güzel kızım, Deniz’im..
Bu satırları okurken sen, ben ve benim zamanımdaki amcalarının ve teyzelerinin sana sunduğu güzel bir geleceği yaşıyor olmanı dilerdim ama bugün gördük ki bizlerin derdi sana güzel bir gelecek sunmak değil ak! bir karanlık içinde batırmakmış.
Şu an ne haldesin, sana sunulan özgürlük ne kadar engin inan göremiyorum. Biliyorsun ki ben bir öğretmenim. Bu zamanın öğrencilerinin beraber arkadaşlarıyla kızlı erkekli okul gezisine gitmeleri yasak, istese de istemese de din dersi bir şekilde almak zorundalar. Aldıkları din dersinin ise ne kadar din ile özdeşleştiği ise ayrı bir konu. Kılık kıyafet özgürlüğüne elbette lafımız yok ama çok küçük yaşlarda kız çocuklarının başları örtülerek erken yaşta kendi farklılıklarını görmeleri sağlanmak isteniyor böylece aslında kız ve erkek ayrımcılığı küçük yaşlarda başlatılmış oluyor. Sadece çocuklar mı?
Bugün büyüklerin çok yanlış şeyler yaptılar. Bağnaz düşüncelerle körü körüne bağlandıkları ve inandıkları yolda kendilerinin ne kadar insanlıktan uzaklaştıklarını ve yozlaştıklarını göremediler. Bugün kendi içinde bulundukları durumlarını irdeleyemeyen insanlar el birliği ile tüm ülkeye bir ampul yaktılar. Bir düşünsene cebinde simit alacak parası olmayan amcaların, evinde bir tekerlekli sandalyesi olmayan engelli büyüklerin, hastalandıklarında her hastaneye gittiklerinde ceplerinden para ödemek zorunda olan teyzelerin,senelerce sınavlara hazırlanan ve yine de istedikleri yerleri torpili olmadığı için kazanamayan ablaların, vatan için diye vatana kurban edilerek küçük yaşlarda topun ucuna konulup pervasızca düşmana sürülerek şehit edilen askerlerin ailesi olan dedelerin, ninelerin hepsi ama hepsi senin, kardeşlerinin, arkadaşlarının ve sizlerin çocuklarının özgürlüğünü söke söke aldılar ellerinizden.
Bizler sizlere borçluyuz. Bir kuru özür bu borcu yok sayamaz artık yavrum. Biz beceremedik. Sizler eğer cumhuriyetten bihaber, demokrasiden uzak, özgür ve çağdaşlığın dışında nefes alıyorsanız eğer bizler sizi daha siz doğmadan öldürmüşüz demektir. İlericilik sloganlarının içinde geriye doğru gitmişsek ve sizleri bizlerden de bağnaz, ırkçı, yoz düşüncelere salıvermişsek sizin yaşam fişinizi çoktan çekmişiz kızım. Sen eğer yüksek mevkilere başında bir bez parçası olmadan gelemiyorsan, kocanın sözü senden daha çok geçiyor ve onun iki dudağının arasında 3 defa kuracağı boş lafa bakıyorsa evliliğin, yaşamın,vücudundaki morluklar kocanın hakkı ise eğer, etrafında rengarenk insanlar göreceğine kara çarşaflılar dolanıyorsa , vergilerden başınızı kaldıramıyorsanız eğer, kömür, benzin, kira hat safhalara ulaşmışsa, terör azalacağına artmışsa, kamu yerleri ve üniversitelerde kemik kadrolar tek prototip ile karşına çıkıyorsa, hapishanelerde sebepsiz yere insanlar olmayan suçlardan dolayı yatıyorsa, belli bir müsli düşünceye sahip olmayan arkadaşların yeriliyor ve yargılanıyor ve hatta haklarına tecavüz ediliyorsa, girdiğin her sınavda yanlış sorular, çalınan cevaplar varsa, televizyonlarda siyaset akılla değil kötü ağızla yapılıyorsa hala,Atamıza sahip çıkılmıyor ve aşağılanıyorsa,dostlarınla iki kadeh atmanın mutluluğunu doya doya paylaşamıyorsan sokaklarda, ülkeyi yönetenler patavatsız, sert çıkışlı, ağzı bozuk ve halktan uzaksa, dokunulmazlığa dokunulamıyorsa, kendi hakkını aramak için yollara düştüğünde coplanıyorsan, barış dediğinde vuruluyorsan, canlı bir bomba %10 ihtimalle bir gün yanından mutlaka geçecekse, yolsuzluk ve manipülasyon hat safhada ise, memura işçiye gerekli hakları vermeyip işsize fakire odun, kömür verip bağımlı hale getiriliyorsa, basın yanlı ve yandaşsa, sanata, spora ve kültürel değere sahip çıkılmıyorsa, her yer nükleer santral olmuş doğaya saygı gösterilmemişse, seçim bile hile ile dönüyorsa halka, yandaş olmayana hakaret varsa, töre cinayetleri ve küçük gelinler arttıysa, çocuklar çocuklarıyla
Büyümek zorunda bırakıldıysa, bir erkeğe dört kadın zihniyeti varsa, üç çocuk diye kadınlara psikolojik dayatmalar yapılarak sözde çocuk yardımı ile kadınları iş ve sosyal hayattan uzaklaştırma çabaları varsa ve tüm bunlar bizim zamanımızdan size olduğu gibi geçip ardından çığ gibi katlanarak üzerinize geldiyse yavrum bizler sizin kanınızı içmişiz, bizler sizi daha siz doğmadan içimizden söküp atmışız.
Affet beni yavrum. Eğer tüm bu rezilliğin içinde seni dünyaya getirebilecek kadar bencilleştiysem veya içimdeki çocuk özlemine bu denli yenildiysem ve seni ellerimle ellerine verdiysem beni affet. Tüm bunları yaptıysam eğer senden özür dilerim, sana bir can borcum olacak ama eğer seni getiremediysem bu dünyaya ve sana nefes olamadıysam eğer bu ülkenin de bana bir can borcu var!