Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü'nde Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi avukatlar Alanya Adliyesi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Avukatlar adına konuşan kurul sözcüsü Müge Gezginci, kadına şiddetle mücadelede tüm şiddet unsurlarının bir bütün olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Avukat Gezginci, “Mücadele yöntemlerini tartışırken hayatın diğer alanlarında yaşanan şiddetten bağımsız olarak ele alınması gerektiğini durumunda mücadelenin etkisiz kalmasına yol açacağı gerçeğini de dikkate almamız gerekmektedir. Şiddet kimden, nereden gelirse gelsin; kime karşı yapılırsa yapılsın; şiddet uygulayanın / şiddet uygulananın kim olduğuna, neden uygulandığına bakılmaksızın ortak bir bilinçle şiddete karşı duruş sergilenmelidir” dedi.
Kadına yönelik şiddetle mücadele için ulusal eylem planları yapılmasına rağmen halen arttığını belirten Gezginci, “Kadınlarımız, kız çocuklarımız her alanda, eğitim, yaş, sosyo-ekonomik durum ayırt etmeksizin şiddet görmekte, tacize, tecavüze uğramakta, sakat kalmakta ve öldürülmektedir. Yasalarımızda yapılan değişikliklerin kadına yönelik şiddeti azaltmaya yetmediği; hatta en önemli insan hakkı olan yaşam hakkını ihlal eden öldürme filinin çok arttığı bir gerçektir. Bu artışın önemli bir nedeninin de ülkemizde mevzuatın uygulamasındaki yetersizliktir. Mücadelede sonuca varılmak isteniyorsa devletin bu soruna odaklanması gerekmektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü, bütüncül politikalar üretmesinin yanında bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak ve kararlı bir şekilde yürütülmesi, her şeyden önce kadının birey olduğunun kabulünü sağlayacak toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanması zorunludur” diye konuştu.
Gezginci, devlet ve siyasi makamların kadına bakış açılarını, kadın sorununu çözecek yönde dönüştürmeleri gerektiğini anlatarak şöyle konuştu: “Yasaları değiştirirken kullanılan dilin siyasi amaçlı olarak kadın haklarına aykırı yönde kullanılması, toplumsal zihniyet değişikliğinin önündeki en önemli engeldir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte kazandığımız kadın haklarımızın ortadan kaldırılmasına yol açacak yasal değişikliklerin yapılması, laik eğitimden uzaklaşılması, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı kurumlarda kullanılan dilin ve açıklamaların kadın haklarına aykırı olması, kadının her şeyden önce birey olduğunun kabul edilmemesi yönündeki beyan ve tutumlar, kadının insan haklarının ihlalinin artmasına yol açmakta ve yapılan mücadeleyi engellemektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadele alanında karar alma sürecinin kapsayıcı bir süreç olmasının ve tüm paydaşların rol oynamasının sağlanması gerekmektedir. Kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine katılımı mutlaka sağlanmalı, kadın örgütlerine danışılmalı, kadın örgütleri dinlenmeli ve kadın örgütlerine destek olunmalıdır” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2017, 10:57