Alanya'da bir otelde aşçı olarak çalışan Taner Yılmaz, diş ağrısını geçireceği düşüncesiyle kullandığı metil alkol nedeniyle metanol zehirlenmesine bağlı olarak görme yeteneğini kaybetti. Geçim sıkıntısı çeken Yılmaz, eşi Aysun Yılmaz ve kızı Eylül ile memleketi Kahramanmaraş'a döndü.
Bir süre sonra rahatsızlanan Eylül'e, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde "yumuşak doku kanseri" tanısı konuldu. Eylül, bu hastanede onkoloji servisi olmadığı için Akdeniz Üniversitesi Hastanesine sevk edilince, aile yeniden Antalya'ya taşındı.
Kepez ilçesinde kiraladıkları evde yaşamaya başlayan Yılmaz ailesi, tek çocukları olan Eylül'ün hayata tutunabilmesi için ellerinden geleni yapıyor.
Anne Aysun Yılmaz, en çok hastaneye gidip gelmekte zorluk yaşadıklarını söyledi.
Hastaneye sadece kızı ve kendisinin gidebildiğini belirten Yılmaz, "Hastaneye gittiğimizde kızım 'Anne herkesin babası yanında, neden biz sadece ikimiz geliyoruz' diyor. O biraz canımızı sıkıyor. Saçları gidince çok üzülmüştü, bu duruma da alışmaya başladı. Hastalığı nedeniyle yürümekte güçlük çekiyor. Yeterince yemek yiyemediği için halsizliği oluyor." dedi.
Doktorların kızının hastalığının genetik veya maruz kaldığı ışınlardan kaynaklanmış olabileceği bilgisini verdiğini anlatan Aysun Yılmaz, ancak ailelerinde yumuşak doku kanserine yakalanan kimsenin bulunmadığını vurguladı.
Alanya'da da Kahramanmaraş'ta da köyde yaşadıklarını dile getiren Yılmaz, "Eylül'ün zararlı ışınlara, radyasyona maruz kalacağı bir ortam yoktu. Hastaneye götürüp film bile çektirmedik. Bu hastalığa nasıl yakalandığını anlayamıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Umudumuzu kaybetmiyoruz"
Kızının tedavisinin Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Bölümü'nde sürdüğünü belirten Aysun Yılmaz, şunları kaydetti:
"Hastalığın son evresindeyiz, sağ böbrekte başlayıp bütün vücuda yayılmış. Dördüncü evre diye adlandırılıyor. Doktor, geçen ay yapılan tomografi sonuçlarına göre kitlelerin küçülmeye başladığını söyledi. Kemoterapide 10'uncu haftadayız. Kemoterapi tamamlandıktan sonra yeniden tomografiye girecek. Ay ay küçülmeler kontrol edilecek. İnşallah her ay küçülmeye devam eder. Umudumuzu kaybetmiyoruz. Kızım da bu duruma alıştı. 'Anne ben iyileşeceğim' diyor. Eylül'ün inancı doğrultusunda giderse, çabuk toparlayacağına biz de inanıyoruz."
Yılmaz, eşini ise bugüne kadar sadece bir kez doktora götürebildiklerini dile getirdi.
Gittikleri doktorun, eşinin yeniden görebilmesi için yapılabilecek bir şey olmadığını söylediğini aktaran Aysun Yılmaz, "Çünkü problem gözlerinde değil, gözlerinin arkasındaki sinir damarlarında. Kızımızı toparladıktan sonra eşimi de burada doktora göstermek istiyorum." diye konuştu.
"Öncelikle kızım diyorum"
Taner Yılmaz ise metanol zehirlenmesi nedeniyle sinir sisteminin tahrip olduğunu ve ardından görme yetisini kaybettiğini dile getirdi.
Kızının hastalığıyla birlikte kendi rahatsızlığını unuttuğunu ve tedavi yollarını araştırmaktan vazgeçtiğini belirten Yılmaz, "Çünkü kızımın durumu vahim. Onun derdine düştük öncelikle. Öncelikle kızım diyorum. Ben karanlıkta yaşamaya razıyım, yeter ki kızım sağlığına kavuşsun. Tabii gözlerim görmüş olsa eşime yardımcı olabilirim, şu an evin bütün yükü eşimin omuzlarında. Hiçbir şey yapamamak zaten başlı başına büyük bir problem." şeklinde konuştu.
Doktorların ilk bir ay kızının sağlık durumuyla ilgili pek olumlu şeyler söylemediğini ifade eden Taner Yılmaz, "Eylül'ün hastalığı dördüncü evreye ulaşmış. Şimdi kızım iyiye gidiyor, tedavisi devam ediyor. Artık bir umudumuz var. Gözlerimin açılma ihtimali çok düşük ama böyle bir mucize olursa ilk olarak kızımı iyileşmiş görmek isterim. Şükredip güçlü olmaktan başka çaremin bulunmadığına inandım." dedi.
Maddi yönden de sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Yılmaz, eşinin devletten aldığı evde bakım parası ve kendisine 3 ayda bir verilen engelli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını kaydetti.
Taner Yılmaz, evlerinin kira olduğunu ve kızı rahatsızlandığında mecburen hastaneye taksiyle gitmek zorunda kaldıklarını, bunun da kendilerine büyük bir maddi yük getirdiğine dikkati çekti.
"En çok kedileri seviyor, kedi resimleri yapıyor"
Evde çizgi film izleyerek, oyuncaklarıyla oynayarak ve resim yaparak zaman geçirmeye çalışan Eylül ise büyüyünce ressam olmak istediğini anlattı.
Eşyalarının bir çoğunun üzerinde kedi resimleri bulunan minik kız, en çok kedi resimleri yapmaktan hoşlandığını dile getirdi.
Eylül'ün ailesi, hastalığını olumsuz etkileyeceğini düşündükleri için kızlarının kedi sahibi olma arzusunu ise hastalığın pençesinden kurtulacağı güne kadar ertelemiş durumda.
Güncelleme Tarihi: 28 Haziran 2017, 14:45