Kentsel dönüşümün bir devlet politikasına dönüşmesinin memnunluk verici olsa da bugün kentsel dönüşüme dahil edilecek 8 milyona yakın konut bulunduğunu hatırlatan Karataş, "Bunların tümünün yenilenebilmesi uzun yılları alması söz konusu. Depremi beklemeden, izlenen bu politikaların gösterdiği yol haritasından yola çıkarak kentsel dönüşüme dönüşecek binalar ve konutlara çok daha hızlı müdahalelerin ve çalışmaların yapılması gerekmektedir" diye konuştu

Karataş, "Nüfusumuzun neredeyse tamamına yakın bir bölümü deprem bölgesinde ikamet etmektedir. Milyonlarca yapı stoğunun ise yarıdan fazlası ruhsatsız ya da kaçak, ve büyük bir bölümü de 40-50 yıl üzerinde binalar. Deprem gelmeden kentsel dönüşüm daha hızlı ve etkin bir şekilde vücut bulmalı ve depremde yaşanabilecek kayıpların önlenmesi için kentsel dönüşüm yenilenmelerine devam edilmelidir. 'Deprem Bana, Bize Gelmez' anlayışının ve bu konudaki vurdumduymazlık hissiyatı içinde olanlar varsa da bu düşünceyi derhal terk etmeli depreme karşı durabilecek yapıların, inşaatların başlanılmasına hızla ortak kararlar alması kaçınılmazdır" dedi.

 

Son dönem de deprem yönetmeliğine göre yapılan yapıların depreme karşı önemli bir adım olduğunun da altını çizen Deniz Karataş, "Özellikle büyükşehir statüsünde Antalya’nın da içinde yer aldığı büyük illerde başta İstanbul'da yaşanacak olası deprem felaketi hem maddi, hem de ekonomisi anlamında büyük yaralar açabilir. Olası felaketlerde kayıpları ve zararları en aza indirebilmek için Kentsel Dönüşüm’ün adımlarını daha büyük dev adımlara dönüştürmek gerekmektedir. Vatandaşlarımızın daha huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşam sürmelerini sağlayabilmenin en önemli unsuru kaliteli, depreme dayanıklı ve nitelikli konutlarda ikamet etmelerinden geçmektedir." diye konuştu.