Kamuoyuna,

Yaklaşık on yıldır görev yaptığım Alanya’dan sendikal görevim doayısıyla yaptığım çalışmlar dolayısıyla yürütülen bir soruşturma neticesinde Siirt’in Pervari ilçesine sürülmüş bulunmaktayım. 

Bu vesileyle;

Bütün hayatım boyunca inancım ve ailemden aldığım kültürün bana yüklediği sorumlulukla üstlendiğim her görevi layıkıyla yerine getirmek, ülkeme ve milletime en iyi şekilde hizmet etmekten başka bir amacım olmamıştır. 

Öğrencilerim ve çalıştığım okulların yönetimleri benim öğretmenlik çalışmalarımı en iyi şekilde takdir edeceklerdir. 

Eğitim Bir Sen Alanya başkanlığı görevim dolayısıyla milletimizin sahip olduğu değerler muvacehesinde bütün zamanımı büyük bir mücadele azmi ile yaptığım işe verdim ve adanmışlık duygusuyla çalıştım. 

Kuruluşundan bu güne kadar gerek cuhmurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve gerekse Ak Parti ile birlikte girişilen her türlü mücadelede birlikte oldum. Yaptığım destek çalışmlarından dolayı karşıt sendikalarca mahkemeye verildim ve yargılandım. 

2010 yılında gerçekleşen referandum sürecinin Alanya’daki en büyük savunucusu ve evet alınmasındaki en önemli aktördüm. O dönem sivil toplum kuruluşları ile birlikte oluşturduğumuz ve halen de varlığını sürdüren Alanya Sivil Anayasa Platformu’nun başkanlığını yürütürken yaptığım çalışmalara bütün Alanya kamuoyu şahit olmuştur. Aynı şekilde bugün Ak Parti’de önemli noktalarda görev yapan üst düzey yöneticilerde buna şahittir ki onları da Alanya’ya davet ederek birlikte konferans ve medya çalışmları yapmıştırk. Bu çalşmlara şahit olan en önemli Ak Parti aktörü yine benim sürgünümde büyük etkisinin olduğunu düşündüğüm Mevlüt Çavuşoğlu da şahittir. 

Neredeyse on yıla yakın Alanya’da yaptığımız mücadele daha çok bizim davamızdanmış gibi görünen ama ne Erdoğan ve ne de Davutoğlu ile uzaktan yakından inanç ya da dava konusunda iliyetleri olmayanlarla olmuştur. Bizler büyük bir fedakarlılka Erdoğan ve davası için çabalarken sırtını ona dayadığını söyleyenler yıllardır Alanya’da Erdoğan çizgisinde olanlara karşı kıyım yapmışlardır ve yapmaya da devam etmektedirler. 

Bir sivil toplum örgütü olarak sendikamız ülkemizin her alandaki sorunlarıyla ilgilenmiş ülkenin sağlıklı bir demokrasi ve yönetime sahip olması için elinden geleni yapmıştır. Biz de sendikamızın Türkiye çapındaki çalışmları çerçevesinde Alanya’mızda çalışmalarımızı sendikamızla birlikte yürüttük. 

Alanya’da Ak Parti’yi temsil ettiğini iddia eden zihniyet bugün onun Türkiye’de içinde düştüğü duruma neden olan zihniyettir. Partinin hiç bir değeriyle barışık olmayan bu kesim kişisel menfaatleri için belli makamları parsellemişler ve bizzat Ak Parti zihniyetinin altını oymaktadırlar. En iyi örneği bugün benim yaşadıklarımdır. 

En son Alanya Milli Emlak Müdürü Sayın Ömer Ertüzün Bey’in sürgün edilmesi dolayısıyla Memur Sen temsilicisi olarak Mevlüt Çavuşoğlu’nun babası Osman Çavuşoğlu ve Alanya Ak Parti ilçe başkanıyla ilgili olarak yaptığım basın açıklamasının bugün benim sürgün edilmemdeki en büyük etken olduğu kanaatindeyim. Alanya’yı bir köy gibi hiçi bir hukuki kurala uymadan kafalarının istediği gibi yöneten adeta ağalık düzenine karşı duruşumuz bizim göstermemiz gereken bir tavırdır. 

Benim bütün bir hayatım inacımın gereği mücadele ile geçmiştir ve şimdi bendenmiş gibi görünen ama kesinlikle benim de içinde yer aldığım toplum kesiminin değerlerini temsil ettiğini iddia eden insanlar benimle mücadele ediyor. Bu insanlar bizim düşüncemiizi temsil etmek bir yana anlamaktan bile uzaktırlar ve tek dertleri doymak bilmeyen ihtiraslarını tatmin etmektir. 

Hukuk nezdinde gereken bütün başvurularımı yapacağım. Umuyorum ki yanlış hesap hukuk nezdinde mahkum olacaktır. Ama yaptığım hiç bir açıklmadan pişman değilim. Bugün benim sürgün edilişim benim için büyük bir şeref ve onurdur. Ama bu sürgünde payı olanlar hem ülkeye hem de içinde yer aldıkları Ak Parti’ye büyük zarar vermişlerdir. Zararı yok bir Hacı Mehmet Altuntaş feda olsun ama artık bu iki yüzlü çıkarcılardan bu ülke kurtulsun. 

Değerli kamuoyumuzun durumu layıkıyla değerlendireceğini umud ediyorum.