Akdeniz Üniversitesi Bumin Kağan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Kemal Demir, Avrupa-Akdeniz Gençlik Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Nihal Pınar, akademisyenler ve çeşitli fakültelerden çok sayıda öğrenci katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Dr. Öğretim Üyesi Kemal Demir, toplumsal olarak hassasiyet ve önem arz eden bir konuyu disiplinler arası bir bakış açısıyla ele alan “Siyanür ve İntihar” adlı konferansı düzenleyen Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Nihal Pınar, Merkez yönetim kurulu üyesi Dr. Yunus Pınar ve konferansa panelist olarak katılan öğretim üyelerine teşekkür etti. Avrupa-Akdeniz Gençlik Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Nihal Pınar, mutlu bir yaşam sürmenin her çocuğun, her yetişkinin hakkı olduğunu, hiçbir nedenin beş yaşında bir çocuğun yaşamının siyanür ya da başka bir yolla sonlandırılması eylemini meşru kılamayacağını söyledi. Pınar, Aristoteles, Immanuel Kant gibi filozofların konuyla ilgili düşüncelerine değinerek, insanın her ne koşulda olursa olsun yaşamak ve yaşatmak konusunda cesaretli olması gerektiğini ifade etti.
“İnsan beyni yaşamın ilk 8 yılında büyük oranda gelişimini tamamlıyor”
Açılış konuşmalarının ardından Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Usta güncel araştırmalar ışığında; siyanür, majör depresyon, beyindeki nörotransmitter dengesi, beyinde türetilmiş sinir hücresi büyüme faktörü olan BDNF ve çevrenin sinapslardaki mikroyapısal bütünlüğe etkileri gibi konuları örnekler üzerinden anlattı. Prof. Dr. Coşkun Usta, çocukluğun ilk 8 yılını kapsayan erken çocukluk döneminin, beyin gelişiminin temelini oluşturduğuna ifade etti. Yaşam stili, beslenme alışkanlığı, müzik veya spor gibi çevresel faktörlerin gen aktivesi üzerindeki etkilerini epigenetik bir açıdan ele alan Prof. Dr. Usta travmatik deneyimlerin bireylerde uzun dönemli serotonin iletim bozukluğuna yol açtığına değindi.
“İslam dininde haksız yere can alma suçu reddedilmektedir”
Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Bakkal ise istatistiksel veriler ışığında intihar olgusunu sosyolojik ve teolojik bir perspektiften ele aldı. Prof. Dr. Bakkal, toplumsal düzeni yıkmak amacıyla terör eylemlerine karışan, cinayet işleyen ya da yeryüzünde bozgunculuk yapan kişilerin cezalandırmasının hem hukuki hem dini açıdan kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Bakkal intihar eyleminin hemen hemen bütün filozoflar tarafından onaylanmadığını, masum bir kişinin öldürülmesinin ise tüm insanları öldürmek kadar vahim bir eylem olduğunu dile getirdi.
“İntihar yok intiharlar var”
Dr. Öğr. Üyesi Hatice Genç “İntihar Tipolojisi” başlıklı sunumu ile felsefe, psikoloji ve sosyoloji gibi çeşitli disiplinlerin araştırma konusu olan intiharın çok katmanlı bir olgu olarak ele alınması gerektiğini ifade etti. Dr. Genç intiharın eyleminin ardında yatan nedenler, intihar eden bireylerin ortak psikolojik özellikleri ve intihar türlerini çeşitli örnekler üzerinden anlattı.
Son olarak, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalında görevli Arş. Gör. Alp Tolgahan Serttaş intihara teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme, başkasının intiharına yardım etme gibi eylemlerin hukuki boyutunu örneklerle mercek altına aldı. Arş Gör. Serttaş intihar edeceğim diyen adama: “Erkeksen atla!” ya da “Atlayacaksan atla!” gibi ifadeler kullanmanın duruma göre intihar kararını kuvvetlendirme anlamı taşıyabildiğini, bu kişilerin cezai sorumlulukla karşı karşıya kalabildiklerini, toplumun bu konularda hassasiyet göstermesi gerektiğini ifade etti. Arş. Gör. Serttaş’ın basında yer alan haberlere yer verdiği konuşması dinleyicilerde ilgi uyandırdı.
“Siyanür ve İntihar” konulu konferans soru-cevap faslının ardından konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdimi ile sona erdi.
Güncelleme Tarihi: 18 Aralık 2019, 16:03