Edinilen bilgilere göre, olay geçtiğimiz 14 Ocak’ta Antalya’da bulunan bir devlet hastanesinde meydana geldi. İddialara göre, nişanlısından hamile kalan H.A., hamileliğini yakınlarından gizledi. Karın ağrısı şikayetiyle hastaneye giden H.A., hastanenin tuvaletinde doğum yaptı. Kız bebek dünyaya getiren H.A., bebeği çöp kovasına attı.
H.A., ardından ablasına haber verdi. Tuvalete giren abla, H.A.'yı kan içinde görünce hastane personelini çağırdı. Sedyeye alınıp müdahale edilen H.A.'nın doğum yaptığını tespit eden doktorlar, bebeğin nerede olduğunu sordu. Ancak H.A., bebekle ilgili bir bilgisi olmadığını söyledi. Bunun üzerine hastane personeline tuvaletlerin ve hastane içinin kontrol edilmesi talimatı verildi. Yapılan kontroller sırasında bebek çöp kovasının içerisinde ölü bulundu. Olayın ardından gözaltına alınan H.A., çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nda yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda, kız bebeğin rahim içi 36-37 haftalık gelişim gösterdiği belirtilerek, bebeğin canlı doğduğu, ölümünün göbek kordonunun bağlanmaması, hipotermi ve havasız ortamda kalmaya bağlı meydana geldiği ifade edildi. Raporun ardından şüpheli H.A., 16 Eylül'de Antalya 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından H.A. hakkında, 'Canavarca hisle üst soydan akrabayı kasten öldürmek' suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
“Kanamam başladı, ben kanı görünce panik oldum”
İddianamede yer alan savunmasında, nişanlısı A.K. ile kendi rızasıyla birliktelik yaşadığını belirten H.A., nişanlısından hamile kaldığını söyledi.
Hamile kaldığını fark edemediğini dile getiren H.A., “Karın ağrısı sebebiyle önce sağlık ocağına gittim. Oradaki doktor bana, ‘daha önce ilişkiye girdin mi?’ diye sordu, bende girmediğini söyledim. ‘O zaman taş düşürüyor olabilirsin’ dedi. Sadece ilaç yazdı. Ancak benim karın ağrım devam ettiği için bu kez ablamla beraber devlet hastanesine gittim.
Hastaneden içeri girdim, acil servise geçtim. Ağrı kesici serum verdiler. Sonra beni bekleme odasına aldılar. Benim ağrılarım devam edince dayanamadım, serumu çıkarttım. Hastanede bulunan tuvalete gittim. Bu sırada kendiliğinden doğum yaptım. Tuvalette benden başka kimse yoktu, kimse bana yardım etmedi. Kanamam başladı, ben kanı görünce panik oldum, bebeği tuvaletin zemininde gördüm. O panikle kimse bilmesin diye bebeği yerden alıp, orada bulunan kapaklı çöp kutusunun içerisine koydum. Daha sonra koridora çıktım, ablamı tuvalete çağırdım. O da kanı gördü panikledi” dedi.
“Ölü doğduğunu zannettim”
H.A. savunmasına şöyle devam etti:
“Ablam hemşireleri çağırdı. Beni görevliler sedyeye aldılar, sonra bana müdahale ettiler. Ailemin bu ilişkiden haberi olmadığı için korktum. Onların haberi olmasın diye bebeği çöp kutusunun içerisine attım. Bebeği çöp kutusunun içine attığımda hiç ağlamıyordu. Ben bebeğin sağ olarak doğduğunu fark edemedim. Ölü doğduğunu zannettim. Zaten ölmüştü, kimse duymasın diye de çöp kutusunun içerisine attım. Öldürme kastım yoktu. Ben bu olayın kimse tarafından duyulmaması için bu şekilde davrandım. Olay bu şekilde gerçekleşti, pişmanım.”
Antalya Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, bebeğin canlı olarak çöp kovasına atıldığı, bebeğin kova içerisinde öldüğü belirtildi. İddianamede, “Suça sürüklenen çocuğun da bu durumu hastane personelinden gizlediği, ancak görevlilerin dikkati sayesinde öldürülen bebeğin tuvalet içerisindeki çöp kovasının içerisinde bulunduğu, suça sürüklenen çocuğun yeni ve canlı doğmuş bebeğini eziyet çektirerek öldürdüğü, böylelikle üzerine atılı suçları işlediği yolunda deliller bulunduğu anlamıştır" ifadeleri kullanıldı.
Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2019, 14:38