Bir şey değerli olması için çok mu para etmeli? İnsanları anlatılırken servetleri neden kişiliklerinden önce anlatılır hale geldi... Her bir şeye fiyat biçmekten, sevgiler bile hesaplar ile olmadı mı sizce?
Birinin bizi sevdiğini anlayabilmeyi, bizim için neleri feda edeceğini bile hesaplayarak harcamadık mı zamanlarımızı?
Oysa zaman geçince, yaşlar ilerledikçe anlıyor insan en değerli şeyin zaman olduğunu. Ne yazık ki bir kavram değil zaman. Yeryüzündeki her şeyin sahibi olsanız bile geri alabilir misiniz giden zamanları, gençliğimizi, sağlığımızı ve çocukluğumuzu?
İnsanın içinde mutlaka az da olsa kalmıştır çocukluğundan duygular zamanla yarış eder gibi koşuşturmaktan unuturuz birçok şeyi ve asıl önemlisi kendimizi. Niyedir bunca yarış? Anlamıyorum. Ne kadar çok mücadele etsek de, dirensek de, ağlasak da gülsek de, hayat çok garip işte... İstesek de istemesek de böyle kısır bir döngü içinde yaşıyor gidiyoruz.
İsteklerimiz çok tepelerde hep daha fazlasını istiyoruz daha fazla daha fazla daha!! Yetinmiyoruz, kanaat getirmiyoruz.
Ne elimizdekinin kıymetini biliyoruz ne kıymetli dediklerimizi elimizde yanımızda tutabiliyoruz. Daha doğrusu bu zamanda kim ne zaman neyi istediğini bilmiyor bence.
Cevap arıyorum, sorguluyorum, gözlemliyorum... Mutluluğun kaynağı ne diye?
İnsan neden gözyaşı döker? Neden ağlar önce usul usul sonra kana kana? Kalbini ruhunu yara almadan da yaralamak acı duymak garip değil mi?
Aşk, Sevgi zaten garip duygular? Birini sevince neden karşımızdaki insanı deneriz ki? Sevdiğimiz kişinin bizi ne kadar sevip sevmediğini hangimiz düşünmeyiz ki? Ömür boyu kafalarda dolaşır böyle delice düşünceler.
Erkekler ve biz kadınlar nedense tarih boyunca hem ayrı kalamamışız hem de anlaşamamışız çok garip? İki ayrı makine parçası birbirini tamamlayan hiç ayrı düşünülebilir mi? Biri olmayınca öbürü de tam olamıyor ki.
Kadınlar duygusal, romantik, hassas. Erkekler daha gerçekçi, duygusallıktan uzak. Bir arada olunca da sorun hayat, fikir ayrılıkları v.s v.s Erkekler içinde bulundukları anı yaşıyorlar. Kadınlar hep geçmişi sorgular ve ikisi de sonra gelecek endişesi içinde yaşıyorlar.
Oysa herkes bir birini dinlese, anlamaya çalışsa geçmişe özlem duymadan, gelecekten endişe duymadan bir arada huzurlu mesut mutlu yaşanıp gider hayat.
ARININ KUYRUĞUNDA ZEHİR AĞZINDA BAL OLURMUŞ; NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN... Derler, bize de aklımızı kullanmak kalıyor o zaman.