DÜŞÜK KALORİLİ DİYET YAPANLAR RİSK ALTINDA
Safra kesesinin en fazla görülen hastalığı olan taş oluşumunda, kişinin yaşam tarzının etkili olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Akın, doğurganlığa ve östrojen hormonuna bağlı olarak 40 yaş üstü kadınları, erkeklere oranla daha fazla etkileyen sorunun oluşma riskini artıran diğer faktörleri ise şu şekilde sıraladı: "Fazla kilo, düşük kalorili diyetlerle sık kilo alıp vermek, çok sayıda doğum yapmış olmak, hareketsiz yaşam."
Safra kesesi taşlarına doğru zamanda doğru tedavi uygulanmadığında, uzun dönemde safra kesesi kanseri ortaya çıkabileceğine işaret eden Op. Dr. Akın, şu ifadeleri kaydetti:
"Kanser riski, safra kesesi taşı olan ve tedavi edilmeyen kişilerde, sağlıklı kişilere göre 7 kat fazladır. Safra kesesi kanserinin birçok kanser türüne göre kötü seyirli olduğu göz önüne alındığında, bu riskli durumun ortaya çıkmaması için gerekli önlemler alınmalıdır. Safra kesesi taşları, ağır ve yağlı yemeklerin ardından yaşanan şiddetli ağrılar, şişkinlik, hazımsızlık ve mide ağrısı şikayetleri ile kendini göstermektedir. Tanın konulması, taşın sayısının ve boyutunun saptanması için ultrasonografik inceleme yapılır. Tanı sonrası ameliyat gereken hastalarda sıklıkla altın standart kapalı ameliyat olarak adlandırılan laparoskopik cerrahi tercih edilmektedir. Safra kesesinin vücuttan cerrahi müdahaleyle alınması hastanın yaşam konforunu etkilememektedir."
Safra kesesinde taş tespit edilen hastaların, vakit kaybedilmeden ameliyat edilmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Akın, küçük kesilerden girilerek yapılan laparoskopi ameliyatının hastaya konfor sağladığı bilgisini paylaştı. Op. Dr. Akın, bu yöntemle ameliyat sonrası hastanede kalış ve iyileşme süresinin kısalacağını, hastanın normal yaşama dönüş süresinin azalacağını ve 30 dakikadan az bir sürede yapılan safra kesesi ameliyatlarında, sabah ameliyat olan hastanın ertesi gün iş hayatına bile dönebileceğini sözlerine ekledi.