Türk Radyoloji Derneği (TRD) tarafından düzenlenen ' Ulusal Radyoloji Kongresi - TÜRKRAD 2021', Antalya'da bir otelin kongre merkezinde gerçekleştirildi.
Kongre çerçevesinde düzenlenen toplantıda değerlendirmelerde bulunan, Radyoloji Kongresi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Kamil Karaali, radyolojinin teknolojiyi en çok kullanan, bağımlı olan ve gelişmeleri yakından takip eden bir bilim dalı olduğunu söyledi.
Yapay zekanın da uygulamalarının da son dönemde görüntülemeye gerdiğini dile getiren Karaali, “Bunları da bizim genç meslektaşlarımıza aktarmamız konuları var. Bu yıl ana konuyu “enfeksiyon ve enflamasyon” olarak belirledik. Bir salgın ortamını hala yaşıyoruz. Katılımcı sayısı bin 100 civarında, 5 bin kişilik bir camiayız. Her beş radyologdan biri toplantımıza geldi. İyi bir rakam kongreye katıldı. Genç meslektaşlarımız yaptıkları çalışmaları sözlü olarak aktardılar. Önemli toplantılar yapıldı” dedi.
"9 meslektaşımız vefat etti"
Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Hazırolan, 2 senelik pandemi sürecinde, radyoloji camiasının da ciddi sıkıntılar yaşadığını belirtti. Tıbbın en az ortada gözüken, halk tarafından en az bilinen bölümlerinden biri olduklarına değinen Hazırolan, pandemiden dolayı 9 meslektaşlarının hayatını kaybettiğini bildirdi. En çok kayıp veren üçüncü bilim dalı olduklarına dikkati çeken Hazırolan, hastanın en çok gördüğü doktor grubunun radyologlar olduğunu belirtti.
Radyolojisiz bir tıbbın olmadığını ifade eden Hazırolan, “Tıbbın muayenesiz olması da mümkün değil. Ama artık bu yoğunlukta, özellikle Kovid döneminde diğer branşların hastaya uzak durmasıyla, ultrasonla hastayla ilk temasa geçen hekim grubunu radyologlar oluşturuyor. Anjiyografilerde de durum aynı. Çok hastalıklar geçirdik ev kayıplarımız oldu. Önlemler alınmasına rağmen hala hasta alan arkadaşlarımız oluyor. Kovid'de daha da sıkıntılı günler bizi bekliyor ama aşılamanın verdiği güvenle daha rahat davranmaya başladık” dedi.
Görüntülemenin önemi
Tıbbın olmazsa olmaz dallarından radyolojinin halk nazarında etkisinin çok az olduğunu bilinmediğini işaret eden Hazırolan, ”Çünkü bilinmiyor. Doğru tedavinin yapılabilmesi uygulanabilmesi için en kritik nokta radyolojik görüntülemelerdir. Günümüzde görüntüleme ile tanı konuluyor. Derneğimiz önümüzdeki süreçte en önemli misyonlarından biri olarak, halkımıza radyolojiyi anlatmak için çalışacağız. Radyoloğun ne olduğunu hala toplumumuz da anlayabilmiş değil. SGK düzeyinde de yeterli destek verilmemesi bizim en önemli sıkıntılarımızdan” dedi.
"Cihaz başına düşen hasta miktarı fazla"
5 bin kişilik bir camia olduklarını kaydeden Hazırolan, teknoloji bağımlısı bir alan olduklarını ve cihazlarla çalıştıklarını belirtti. Cihaz anlamında bir sıkıntı yaşamadıklarını ama cihaz başına düşen hasta miktarında yaşandığına dikkat çeken Hazırolan, ”Muayene edilip hastanın elenerek gönderilmemesi önemli. Arada bir muayene basamağı unutulacak düzeye geldi. Bizim toplumumuzda muayene safhası unutulmuş hale geldi. Bu da tetkik sayısına yansıyor. Tetkiklerimizin bir kısmı çok masum değil. Tekrar tekrar çok yaparsanız ışınların toplum üstünde etkileri olabiliyor. Bu tür sıkıntıları Kovid sürecinde de yaşadık. Çoğu hasta tomografi ile tanı aldı. Kovidte aslında hastanın kliniği çok önemlidir. Tomografi çekilmesi ne kliniğe ne de verilecek tedaviye çok bir faydası var. Halkımızdan doktora gittiklerince önce bir muayene edin demelerini istiyoruz. Muayenesiz bir doktor görüşmesi yapılamaz” ifadelerine yer verdi.
"Önümüzde hasta hiç muayene olmadan geliyor"
Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Pınar Koşar, tıpta hasta doktor ilişkisinin, son dönemde hasta tetkik ilişkisine döndüğüne dikkat çekti. Bunun sakıncalarının olduğuna dile getiren Koşar, hastanın detaylı muayene edilmesini önemli olduğunun altını çizdi. Doktorun hastasına gereken ilgiyi gösterecek bir fırsata sahip olmadığına değinen Koşar, “Ne yapıyor 5 dakikada bir muayene, hasta kapıdan girer girmez yüzüne bile bakmadan direk tetkik laboratuvarından tetkiki istiyor. Sizin önünüze hasta hiç muayene olmadan geliyor. Siz istenen tetkiki yapmak zorundasınız. Siz hastayı değerlendirip en uygun tetkiki seçerek yapamıyorsunuz radyoloji uzmanı olarak. Bu istenmiş, eğer onu yapmazsanız hasta zaten sizinle kavga ediyor. İyi de o doktor onu bilerek mi istedi, yoksa o anda kapıdaki kalabalığı yok etmek için mi istedi. Bizim acil servislerde de çok ciddi bir radyoloji yükü vardır. Acil hizmeti çok acil olmalıdır. Hızla sonuç vermeniz gerekir. O arada fark edersiniz ki bazı yanlışlıklar var, bunun istenmemesi lazım. Ulaştığınız hekim der ki, “Benim bu kapıdaki kuyruğu eritmem gerekiyor” diyor. Hasta hekim ilişkisi, kuyruğu eritme ilişkisine dönmüş durumda. Burada en büyük payı radyoloji uzmanları alıyor. Çünkü ilk hastayı biz görüyoruz. Doğru işlem yapmaya çalışıyorsunuz, elinizde ne zamanınız ne de imkanınız var. Sizin de kapınızda kuyruk var. Sadece o tetkikin yapılmasını istiyor” ifadelerine yer verdi.
MR istenmesine eleştiri
Bazı hastaların ‘doktora gittim MR bile çekilmedi' şeklindeki söylemlerini hatırlatan Koşar, “Pek çok şeyde MR tedaviyi yönlendirmeyecekse tanı için çekilmesine gerek olmaz. MR tedavi edici bir özellik değildir. Doktorun hastayı muayene edip, acil bir medikasyon gerekiyorsa bunu verip sonrasında yönlendirmesi gerekir tetkike. Çünkü MR için hastanın beklemesi gerekebilir. Hemen hasta acil MR'a giremeyebilir. Hastanın bir şikayeti, derdi, ağrısı, ızdırabı olabilir. Normalde reçetesini alıp ondan sonra tetkik için beklemesi gerekir. Ama hastalar bizim kapımızda, ‘ben ölüyorum, siz bana tetkik yapmıyorsunuz' bir türlü anlatamıyoruz. MR tedavi edici değildir. Siz tedavinizi alın ama MR bir ayrı bir üst tetkik. Bunun için randevu alıp ona göre gelmeniz gerekir” diye konuştu.
"Kovid'in ilk dönemindeki zorluklar"
Koşar, pandemi döneminde radyoloji servislerinin çok yoğun bir hizmet verdiklerinin altını çizdi. Pandeminin başında neyle karşılaşacaklarını çokta bilmediklerini hatırlatan Koşar, “Dünyadan gelen yayınlar vardı ama Türkiye'de en azından radyoloji bölümleri hazırlık yapmamıştı. Radyoloji bölümleri Atom Enerjisi Kurumu'nun ruhsatlandırmasında olan hastanelerin bodrum katlarında, dar, havalandırılmayan mekanlardır. Siz biranda buraya bütün Kovid şüphesi veya tanı alan hastaları alıyorsunuz ve hangi hastanın Kovid olduğunu bilmiyorsunuz. Başka nedenle gelen hastalarda var. Tüm hastaları aynı sepete koyuyorsunuz, sonra bu hastaneler hastane içinde dağılıyor. Bunların belirli kurallar çerçevesinde olması lazımdı. Ama kimse radyolojiye sormadı, acilen tanı koyulması ve bu hastaların toplumdan izole edilmedi amaçlandı. PCR testi o dönemde bir haftada falan çıkıyordu ama tomografide hemen her hastada olmasa da bulgulara göre tanı konuluyordu” diye konuştu.
"Personelimiz hasta oldu"
Acil servisler ve radyoloji kliniklerinin Kovid tanısında laboratuvar testlerinin önünde kullanıldığını hatırlatan Koşar, “Bu tetkikin suiistimali olma durumunu dile getiremedik, bu bir görevdi. O hastaları farklı dilimlerde faklı cihazlarla bu hizmeti götürdük. AKUT dönemi ancak karşılayabilirdi Süreç çok uzadı ve biz hala çok yoğun şekilde pandemi hastaları, normal hastalar, kim kovid değil, kime ne bulaştı tereddütünü yaşadık. Bu arada bütün radyoloji personeli hasta oldu. Siz kendi personelinizi koruyamıyorsunuz hastaya hizmet vermek için. Ama bir sonraki hastaya hizmet veremiyorsunuz, bütün personeliniz hasta olmuş durumda” dedi.
"Laboratuvar gibi algılanmaya eleştiri"
Koşar, Kovid döneminde radyolojinin unutulduğundan yakınarak, Bilim Kurulu'nda, Sağlık Bakanlığı nezdinde radyolojinin durumunun sorulmadığını belirtti. Radyolojinin bir laboratuvar gibi algılanmasını eleştiren Pınar Koşar, “Biz laboratuvar değiliz, klinik branşız. Bizim hastalarımızı bir plan dahilinde uygun tetkikleri yaparak, sonrasında hastaya en uygun raporu yazarız. Bizim tanımız bir makineden çıkmıyor. Bu sadece halkta değil doktorlar arasında da böyle anlaşılıyor. Siz tetkik isterseniz, tetkik çekilir, hasta derki, ‘ben doktoruma gideceğim' orada bir radyoloji yorumunun gerekli olduğunu, bu yorumu radyolog dışında kimse tarafından yapılamayacağının ne vatandaş ne de diğer uzmanlar ne de idareciler farkında” diye konuştu.
"Hep geride kaldık"
Kovid sürecinde çok zor günler geçirirken, bürokratik mercilerde radyolojimin geri planda kaldığını, Kovid'le uğraşan bölümlere ek ödemeler, avantajlar sağlanırken radyologların hep geri planda bırakıldığının altını çizdi. Koşar, daha fazla hasta baktıklarını, daha fazla risk aldıklarını, daha çok çalıştıklarını ve hata yapma ihtimallerinin olduğunu belirterek, git gide daha mutsuz yorgun emeğinin karşılığını alamayan bir dönem geçirdiklerini anımsattı.
"Radyoloji tüzüğü
Gelirlerinin de gittikçe azaldığını dile getiren Koşar, “En son ki kararnameyle buna bağlı çıkarılacak radyoloji tüzüğüyle, radyoloji uzmanının radyolojiyle bağı koparılıyor. Radyoloji uzmanı, radyasyon görevlisi değil, radyasyon görevlisi olması için, belirli biz dozun üzerinde, radyasyon olması gerekiyor. Sadece doza göre radyasyon görevlisi sayılıyorsunuz. Bizde birden radyolojiyi, radyasyonu çekip aldılar diye yorumluyorum” dedi.
"İlk dönemde toraks tomografide dikine bir ivme vardı"
Pandeminin ilk döneminde acil servislerde toraks tomografilerde çok dik bir ivme olduğunu hatırlatan Pınar Koşar, “Acil servislere acil hasta geliyor ama yüzde 90 da normal hasta geliyor. Bunlar Kovid döneminde azaldı, insanlar hastaneden korktular. Acil servise de kazalar ya da diğer vakalar dışında hasta gelmedi. Gelenler temaslı, ateşi ve öksürüğüm olanlardı. Bununla birlikte toraks tomografisi çok arttı. Bir ay önceyle, bir ay sonra arasında çok ciddi bir toraks tomografi artışı oldu. Tetkik sayısı arttı diyemem. Biz günde 150 tomografi çekiyorsak yine aynı sayıyı çektik. Sayı arttı diyemeyiz” dedi.