"'Gelecek kaygısı' taşıyan ve 'özgüven' sorunu olan kişiler daha yatkın"
Panik bozukluğa genellikle 'gelecek kaygısı' taşıyan ve 'özgüven' sorunu olan kişilerin daha yatkın olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Özge Genlik, 'Öz'e güvenmek, her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna tamamen teslim olunduğunda ve bırakabilmeyi öğrendiğimizde gerçekleşir. Sürekli zihinsel boyutta '-meli, -malı'lar ile arkadaş olan ve zihnindeki senaryoyu gerçekleştirmeye çok fazla çaba harcayan kişilerin panik bozukluk deneyimleme ihtimali daha yüksektir. Ayrıca, araştırmalara göre; birinci derece akrabaları panik bozukluk geçirmiş kişilerin panik bozukluk deneyimleme ihtimali, ailesinde hiç panik bozukluk deneyimi olmayanlara göre yüzde 80 daha fazladır. Panik ataklar öncesinde genellikle fizyolojik boyutta; terleme, titreme, soluğun daralması gibi semptomlarla birlikte zihinsel boyutta; 'acaba ölüyor muyum? Kalp krizi mi geçiriyorum' gibi sorular hakim olurken duygusal boyutta; 'ölüm korkusu' deneyimlenmektedir. Panik atak sırasında; ilk yapılması gereken tüm konsantrasyonun 'nefes'e yönlendirilmesidir. Kişi, nefes alış süresini uzattıkça ve tüm bilinci ile nefes ile bir olduğunda tüm beden rahatlayacak, beynin parasempatik sinir sisteminin aktif olması ile beraber zihinsel, duygusal ve fizyolojik boyutta 'dinginlik' hali deneyimlenecektir. Ardından kişi, kendisi ile konuşmalıdır. Kendi kendisi ile olan içsel diyaloğunda benliğine dair olumlu cümleler kurması duygusal bedeni rahatlatacaktır. İnsan önce kendi sesine inanır, rahimde ilk temas ettiğimiz ses 'kendi sesimiz'dir; bu bağlamda kendimiz ile kurduğumuz içsel diyaloğun rahatlatıcı olması önemlidir" ifadelerini kaydetti.