Kalp hastalıkları olan anne adayları
"Gebelik 9 ay boyunca metabolizmanın değiştiği bir süreçtir" diyen Op. Dr. Vanlıoğlu, "Gebe kalmadan önce anne adayının rutin tetkikleri yaptırması gerekiyor. Ancak bunu uygulayan anne adayı maalesef çok az. Özellikle kardiyak problemleri olan anne adayları yakın takibe alınmalı, çünkü gebelik başlı başına kalbi yoran bir süreçtir. Kan volumu artar ve kalp daha fazla kan pompalamaya maruz kalır, kalbin iş yükü artar. Özellikle 5'inci gebelik ayından sonra kalbin yorulması artmış olur. Daha önceden kalp krizi geçirmiş anne adayları gebelik planlamadan önce kardiyoloji ve kadın doğum uzmanına başvurarak, her iki doktorun vereceği karardan sonra gebelik planı yapması uygun olacaktır" dedi.
Kalp ameliyatı geçirmiş, özellikle kalp kapakçığı operasyonu geçirmiş anne adaylarının da yine gebelik öncesi kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurarak kardiyoloji ile ortak konsultasyonunun yapılması gerekliliğinin altını çizen Op. Dr. Vanlıoğlu, "Özellikle kalp kapakçığı metal kapakçık ile değiştirilmiş olan anne adayları ömür boyu kan pıhtılaşmasını engelleyici ilaç kullanmak zorundadır. Gebe kaldığında ise kanı sulandıran ilacın dozunun ayarlanması gerekli. INR denilen laboratuvar testi yapılarak, bu ilacın dozajı ayarlanmalıdır.Gebelik kan pıhtılaşmasını arttırıcı bir süreç olduğundan çoğu zaman cilt altından yapılan enjeksiyonlarla gebeliğin sonuna kadar bu enjeksiyonların yapılması gereklidir. Kalp krizi geçirmiş bir anne adayı için ana problem gebelik esnasında artan kalp yükünün taşıyıp taşımayacağına karar verilmesidir. Bu amaçla stres testleri yapılarak gebeliğe izin verilebilir bazen uygun olmayan ve kalp yetmezliği gelişen ileri yaş anne adaylarında gebeliğin oluşmasına izin verilmeyebilir. Yapılan testler bize yol gösterici olacaktır" diye konuştu.
Kanser hastası ya da kanser geçmişi olan anne adayları
Kemoterapi uygulaması, kanser hücrelerinin kemoterapi ilaçları kullanarak kanser hücrelerinin hücre bölünmesini durdurmak ve azalmak amacıyla kullanılmaktadır. Ancak kullanılan ilaçlar diğer vücut hücreleri üzerine de negatif etkiye sahip olduğunu vurgulayan Op. Dr. Vanlıoğlu, "Yumurtalık dokusu da bu olumsuz etkilenen organlardan birisidir. Erken yaşta herhangi bir nedenle uygulanan kanser ilaçları yumurtalık dokusunda azalmaya ve erken dönem menopoz bulgularının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunu önlemenin yolu seçilen kemoterapik ilaç ve dozuna bağımlı olarak değişebilir ancak ideali ve kabul göreni; kemoterapi başlamadan önce yumurtalık dokusunun dondurulması seçeneğidir. Bu gibi kanser nedeniyle kemoterapi alacak hastalara yumurtalık dondurulması işlemi yapılmalıdır. İki yolla bu işlem yapılabilir. Birincisi, laparoskopi yöntemi ile yumurtalıktan doku alınması ve bunun laboratuvar şartlarında sonradan kullanılmak üzere saklanması, ikincisi ise tüp bebek tedavisi yapıyormuş gibi yumurtalık hücrelerinin uyarılması ve vaginal yoldan sedasyon anestezisi altında ultrasonografi eşliğinde uygun iğne ile girilerek yumurtalık hücresinin alınması ve daha sonrasında kullanılmak üzere dondurulması. Kemoterapi yapılacak hastalarda kemoterapi başlamadan önce bu işlemleri uygulamak sonrasında yumurtalıkların işlevini kaybetmesi gibi üzücü olan sonuçlarla karşılaşmamak için önerilmektedir" şeklinde konuştu.
Böbrek nakli olan anne adayları
Gebeliğin annenin kalbini yorduğu kadar böbreklerin üzerine de ek bir yük bindireceği bilgisini veren Op. Dr. Vanlıoğlu, "Herhangi bir nedenle böbrek nakli olmuş anne adayının gebelik istemi halinde böbrek fonksiyon testleri normal ve nefroloji ve transplant cerrahı uygunluk vermesi koşuluyla gebeliğin oluşmasına izin verilebilir. Gebelik özellikle 5'inci aydan sonra yakın takip edilmelidir. İlerleyen gebelik haftasında rahim büyümesi nedeniyle transfer edilen böbreğin idrar yolunda basıya bağlı değişiklikler olabilir. Ultrasonografi ile sıkı kontrolü gerekir. Aynı zamanda böbrek fonksiyon testleri de sık aralıklarla yapılmalıdır. Böbrek nakli olmuş gebelerde gebeliğe bağlı hipertansiyon,idrar yolu enfeksiyonu daha sık görülmektedir. Uygun tedavisi zaman geçirmeden yapılmalıdır" dedi.
Diyabetli anne adayları
Op. Dr. Vanlıoğlu, diyabetli olan anne adayları için şu bilgileri verdi:
"Diyabeti olan bir anne adayının gebe kalmasında sakınca yoktur. Ancak diyabetin anne adayı üzerinde organ etkilenmesi varsa öncelikle en çok etkilenen organlar olan kalp, göz ve böbrek incelemesi yapıldıktan sonra gebelik oluşumuna izin verilmelidir. Anne adayı diyabetik ilaçlarını gebe kalınca doktoru tarafından değiştirilmeli ve ağızdan alacağı ilaç yerine insülin dediğimiz cilt altı iğnelere başlanmalıdır. Gebelerde insülin kullanımının bebek üzerine yan etkisi yoktur. Doğumdan sonra ağızdan aldıkları ilaçlarına tekrar başlayabilirler. Gebelik esnasında kan şekeri ölçümleri düzenli yapılmalı ve yüksek kan şekerine bebeğin maruz kalmasına engel olunmalıdır. Yüksek kan şekeri erken gebelik haftalarında fetus üzerinde beyin ve organ gelişimi üzerine istenmeyen etkileri mevcut olduğundan ve yüksek kan şekeri bebek tarafından kompanse edilemediğinden istenmeyen sağlıksız bebeklerin gelişimine yol açabilir. Kronik hastalıklara sahip olan anne adaylarının yakın takip ve tedavileri düzenlendikten sonra gebe kalmasında sakınca yoktur. Ancak gebelik takip sıklığı diğer gebelere göre daha fazla ve daha özellik göstermektedir."