“TEDAVİ, TÜMÖRÜN ORTADAN KALDIRILMASI YÖNÜNDE OLMALI”
Mesane tümörlerinin yüzde 98’nin kötü huylu olduğunu belirten Op. Dr. Sarıer, bu nedenle tedavinin her zaman tümörün ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunun altını çizdi. Op. Dr. Sarıer, “Tanı için tam idrar tetkiki, üriner sistem ultrasonografisi ve gerekirse ilaçlı böbrek filmi çekilmedir. Ancak en kesin tanı yöntemi sistostopidir. Ultrasonografide ya da böbrek filminde kitle tespit edildiğinde sistoskopi yapılması en doğru yaklaşım olacaktır” dedi.
“KLİNİK EVRELEME YAPILMASI ÖNEMLİ”
Mesane tümörü ameliyatında hastanın tedavisinde ilk seçeneğin TUR (Transüretral Rezeksiyon) ameliyatı olduğunun altını çizen Op. Dr. Sarıer, “Bu yöntemle, idrar kanalından endoskopla girilerek mesane içerisindeki tümörün temizlenmesi amaçlanır. Böylece hem patolojik değerlendirme hem de klinik evrelemenin yapılabilmesi için gereklidir. Çünkü tümör dokuları mesane kas dokusuna kadar ulaşmışsa tedavi farklı olacaktır” şeklinde konuştu.
“YÜZEYEL MESANE TÜMÖRLERİNDE İLAÇ ALTIN STANDART”
Mesane kas dokusuna atlamış tümörün tedavisindeki temel yaklaşımın cerrahi olması gerektiğine vurgu yapan Op. Dr. Sarıer, “Yüzeyel mesane tümörlerindeyse, mesane içerisine ilaç altın standarttır. Mesane içerisine belli bir süre yine belirli aralıklarla ilaç uygulaması yapılır. İlaç uygulamasının amacıysa, tümör nüksünü önlemek ve TUR sonrası kalıntı tümörleri temizlemektir” ifadelerini kullandı.
“AMELİYAT SONRASI KONTROL ŞART”
Yüzeyel mesane tümöründe takip konusunda da açıklamalarda bulunan Op. Dr. Sarıer sözlerine şöyle devam etti: “TUR ameliyatı sonrası ilk yıl 3 ayda 1, ikinci yıl 6 ayda 1, 2 ila 5 yıl arası da yılda 1 kez sistoskopi kontrolü yapılması gerekmektedir. Ayrıca mesane tümöründe radyoterapi yani ışın tedavisi ve kemoterapinin etkinliği nispeten düşüktür.”