Toplumda her 8 kadından 1’inde ortaya çıkan meme kanserinin görülme oranının düzenli olarak artış gösterdiğini işaret eden Prof. Dr. Gürkan, her yıl 1 milyon kişiye, yeni meme kanseri tanısı konulduğunu kaydetti. Meme kanserinde uygulanan meme koruyucu cerrahiler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Alihan Gürkan, kanserli dokuların tamamen temizlenerek bölgeden uzaklaştırılmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
"Sağlam dokular gereksiz yere çıkarılmıyor"
Yapılan araştırmaların, meme koruyucu cerrahideki sonuç ile memenin tamamının alındığı yöntemlerden alınan sonucun birbirinden farklı olmadığını gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Gürkan, "Bu nedenle günümüzde artık hem genel cerrahi uzmanları hem de hastalar, çoğunlukla meme koruyucu ameliyatları tercih etmektedir. Meme koruyucu cerrahiler pek çok ameliyata göre daha kolay yapılmakta, kısa sürmekte ve hastanın sağlam dokuları gereksiz yere çıkarılmamış olmaktadır" dedi.
"Nüks riski en aza iniyor"
Hastaya meme koruyucu ameliyat yapılabilmesi için, kanserin tek bir odaktan çıkmış olması veya çok odaklıysa, en azından birbirine yakın olması gerektiğine değinen Prof. Dr. Gürkan, "Yine meme koruyucu ameliyatlar için meme büyüklüğü ile tümörün büyüklüğü arasında da bir orantı bulunmalıdır. Örneğin meme çok küçük, buna karşılık tümör büyük ise, meme koruyucu ameliyat yapmak estetik açıdan tercih edilmeyebilir. Cerrahi sınırlar da tüm kanser ameliyatları için çok önemlidir. Eğer bu sınırlar patoloji incelemesinde temiz olarak belirtilmemişse yeniden parça alınarak, patoloji uzmanının belirttiği bölgeden daha fazla doku çıkarılmış olur. Bu sayede ameliyat bitiminde dokuda herhangi bir kanser hücresi kalmaması sağlanır. Bu da kanserin kısa zamanda nüksetme riskini en aza indirir" diye konuştu.
"Kolda şişme ve hareketsizlik gibi şikayetler görülmüyor"
Meme kanserinde hastalığın ilk ve en önemli yayılma yerinin koltuk altı lenf bezleri olduğunu açıklayan Prof. Dr. Gürkan, "Ameliyat sırasında verilen bir boyayla, koltuk altındaki nöbetçi lenf nodları bulunur ve bulunan lenf nodları ameliyat sırasında patolojiye gönderilir. Patoloji sonucunca lenf bezlerinde tümör saptanmazsa, koltuk altında hiçbir yerde tümörle karşılaşılmama oranı yüzde 98’dir. Bu durumda koltuk altında sadece tümörlü bölge alınır. Bu sayede gereksiz yere koltuk altından lenf nodları alınmamış olur ve böylelikle, kolda şişme, hareketsizlik gibi ameliyat komplikasyonları ile karşılaşılmaz" dedi.
"Meme koruyucu cerrahide bebekler emzirilebilir"
Bütün meme koruyucu ameliyatlardan sonra geride kanser hücresi kalma riskini en aza indirmek için hastaya radyoterapi uygulandığını söyleyen Prof.Dr. Gürkan, "Hastaların, tedavi sonrası en büyük endişeleri, bebek sahibi olduktan sonra bebeklerini emziremeyecekleridir. Oysa meme koruyucu cerrahi sonrasında meme dokusu kanserden tamamen temizlendiği için bebeğin emzirilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Ameliyat için de yaş sınırı yoktur ve meme koruyucu cerrahi uygun hastalarda tercih edildiğinde, hastalık sürecinde moralleri yükselten bir seçenektir" ifadelerine yer verdi.