Seminerde çocuk ve erişkinliğe geçiş (adölesan) döneminde görülen spor yaralanmalarının nedeni ve önlemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Turan Aydın, modern yaşamın felsefesinde sporun kaliteli yaşamın bir parçası olduğunu söyledi. Okul çağında spor yapmanın çocukları sosyalleştirdiğini ifade eden Aydın, “Erken yaşta spor yapan çocuklar bu alışkanlığını ileride devam ettiriyor. Spor kanseri önlüyor. Erken yaşta spor çocuğun psikososyal yaşantısını olumlu etkilemektedir. Bükülme kırıklığı çocuklarda çok sık görülür. Kırık iyileşmesi çok hızlıdır. Kısa zamanda kırığın yeniden şekillendiğini biliyoruz. Kemik ve yumuşak doku büyümesi arasındaki uyumsuzluk özellikle puberte döneminde çok belirginleşir. Kardiyovaskü sistem de solunum sayısı arttıkça çabuk yorulurlar” diye konuştu.
Günümüzde olimpik sprocu olabilmek için küçük yaşlarda spora başlanması gerektiğini söyleyen Aydın, “Spor sakatlıkları ve aşırı zorlanma, ani durma ve burkulma, düşme ve yetersiz ekipman, spor yaralanmalarının nedenleri arasında en başlarda gelmektedir. Her yıl yaklaşık 30 milyon çocuk yaralanıyor. 500 bin çocuğu doktor ziyaret ediyor. 30 bin çocuk hastanede tedavi görüyor. Takım oyunlarında yüzde 62 oranında yaralanma görürken ebeveynlerin 3’te 1’i çocukları ile ilgilenmediği görülmüş. Tüm sportif aktivitelerin yüzde 21’inde kafa travması saptanmış” dedi.
Katılımcılara ilk yardım konusunda bilgi veren Op. Dr. Murat Baloğlu ise, Almanya’da yapılan 5 yıllık çalışmaya göre kazaların yüzde 70’i futbol, basketbol, voleybol ve hentbolda meydana geldiğini söyledi.
Spor sakatlıklarının yüzde 33’ünün dizde meydana geldiğini kaydeden Baloğlu, şunları söyledi: “İlk yardımda amaç şişliğin azaltılması olmalıdır. Eğer başlangıçta şişlik kontrol altına alınabilirse tam iyileşme ve rehabilitasyon için gereken süre önemli ölçüde azalır. Buz direkt olarak deriye uygulanmamalıdır. İyi sonuç için uygulanan madde ile cilt arasına konan materyal soğuk su ile ıslatılmalı. Soğuk alerjisine dikkat edilmelidir.”
Bel altı yaralanmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sinan Karaoğlu ise çocuk ve adölasanlardaki yaralanmaların büyük çoğunluğunun alt ekstremiteyi ilgilendiren yaralanma olduğunu söyledi. Yaralanmaların genellikle yumuşak dokuların direkt çarpma ya da darbelerle yaralanma olduğunu belirten Karaoğlu, “Uyluk ön yüzünde şişlik, ağrı ve hassasiyet bulunur. Kas yaralanmalarında sporcu genellikle ani bir ağrı ve kopma sesi duyduğunu ifade eder. Ciddi yaralanma tam ya da yakın yırtıklar olup, belirgin kanama, ciddi kuvvet foksiyon kaybıyla seyrederler” diye konuştu.
Erişkinliğe geçiş dönemlerindeki zorlanma ve yaralanmaları konusunda bilgi veren Op. Dr. Kemal Gökkuş da kırılmalarda kullanılan koruyucu aparatların daha az kullanılması gerektiğini söyledi. Aşırı kullanım yaralanmaları sporcuya zorlanmalardan sonra yeterli dinlenme zamanı verilmezse artar diyen Gökkuş, “Antrenmanlarda vücudun verdiği yanıt güçlenmektedir, adaptasyondur, ancak vücudun kaldıramayacağı bir tempo vardır. Bu durumda çocuk ve erişkinliğe geçiş döneminde bazı anotomik hassas bölgeler bu aşırı yüklenmede zincirin zayıf halkası gibi davranırlar” dedi.