“GLUKOZ, İNSÜLİN SALGISINI EN ÇOK ARTTIRAN BESİN KAYNAĞI”
İnsülinin, hücrelerde insülin bağlayıcılarına bağlandığını ve besinlerden alınan şekerin hücre içine girmesini sağladığına vurgu yapanMedical Park Antalya Hastane Kompleksi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Sayın, “İnsülin salgısını arttıran en önemli besin kaynağı glikoz yani şekerdir. Şeker kana karışır ve insülin hormonu yardımıyla hücre içine girer. Hücre içine giren şeker, hücrelerin başlıca enerji kaynağını oluşturur. İnsülin; kan şekerini düşürür, yağ depolanmasını ve protein yapımını arttırır” ifadelerini kullandı.
“EGZERSİZ, HÜCRELERİN İNSÜLİNE DUYARLILIĞINI ARTTIRIR”
Diyabet tedavisinin ana bileşenleri hakkında da konuşan Uzm. Dr. Sayın, “Egzersiz, ilaçla tedavi, eğitim ve beslenme bu tedavinin ana bileşenleridir. Diyabet iyi bir eğitim ve planlamayla önlenebildiği gibi kontrol altına da alınabilir. Diyabet eğitim programlarına aile de katılmalıdır. Eğitimin yanı sıra beslenme tedavisi diyabet tedavisinin temel taşlarından biridir. Ayrıca egzersize de değinmek gerekirse; egzersiz kan glikoz düzeyinin düşürür ve kontrolü sağlar. Hücrelerin insüline duyarlılığının arttırır” dedi.
“İNSÜLİN BAĞIMLILIK YA DA KANSER YAPMAZ”
Diyabet tedavisinin ana bileşenlerinden ilaç tedavisiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Sayın, insülin kullanımının Tip 1 diyabetliler için zorunlu olduğunu, hedeflenen kan glikoz düzeyi sağlanmamışsa Tip 2 diyabetlilerde de insülin kullanılabileceğini belirtti. İnsülinin bağımlılık ve kanser yaptığı gibi yanlış bilgilerin benimsendiğine vurgu yapan Uzm. Dr. Sayın şöyle devam etti: “İnsülin, bugün için bilinen en iyi tedavi şeklidir. Bağımlılık ve kanser yapmaz.”
“GÖZ YADA BÖBREKLERİN KILCAL DAMARLARINA ZARAR VERİR”
Diyabet hastalığının takibinin iyi yapılmadığı takdirde; devamlı yüksek kan şekeri göz ve böbreklerin kılcal damarlarını tahrip edebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Sayın, “Diyabetin vereceği zararları önlemenin en önemli yolu, kan şekerinin istenilen sınırda olmasıdır. Diyabet, yüksek tansiyon, sigara, yüksek kolesterol, hareketsizlik ve şişmanlık gibi damar tıkanıklığı açısından da risktir” ifadelerini kullandı.
Diyabetlilerin yılda 3-4 kez muayene olması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Sayın, diyabetlilerin aynı merkezde ve aynı kişiler tarafından izlenmesinin iyi kontrol için önemli olduğuna dikkat çekti.