Türk Toraks Derneği, 30. kuruluş yılında 25. yıllık kongresini gerçekleştiriyor. 24-28 Mayıs tarihleri arasında Antalya Titanic Otel’de gerçekleştirilen kongreye alanında uzman çok sayıda kişi katıldı. Kongrenin mottosu “Dijital Çağda Akciğer Sağlığı” olarak belirlendi. Kongreye katılan Göğüs Hastalıkları, İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Gülfem Elif Çelik, astım hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Astım hastalığının kronik bir rahatsızlık olduğunu belirten Çelik, başladığı zaman rahatsızlığın uzun süre devam edebileceğini söyledi. Hastalığın başlıca belirtilerinin nefes darlığı, öksürük ve hırıltı olduğunu belirten Çelik, “Ailevi bir hastalıktır. Hastalarımıza ailelerini de sorduğumuz zaman bir bireyde astım çıkabiliyor. Ama sadece ailede olması yetmiyor, özellikle çocukluk yaşlarında bir sigara dumanı, hava kirliliği ve solunum yolu enfeksiyonları gibi bir takım uyaranlarla da karşılaştığı zaman kalıtsal, çevresel faktörler rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Eğer bu nefes darlığı öksürük ve hırıltı olduğu zamanlarda zaman zaman ortaya çıkıyorsa, bir takım dış uyaranlar ile nefes darlığı hissediyorsa ve tekrar ediyorsa astım olabilir. Bu tür şikâyetleri olan hastalarımızın kesinlikle bir göğüs hastalıkları hekimine başvurmasını öneriyoruz. Bu hastalıkta erken tanı çok önemlidir” dedi.
“Uygun tedavi ile yaşam kalitesini yükseltebiliyoruz”
Türkiye’de her 100 erişkin vatandaşın 5-6 tanesinde astım rahatsızlığı olduğunu belirten Çelik, “Önemli nokta astım ile toplumda biraz negatif bir algı var. Ama aslında yıllar içerisinde yaşanan gelişmeler tedaviyi çok iyi bir noktaya getirdi. Hastalarımıza söyleyeceğim en önemli şeylerden bir tanesi tedaviye başladıklarında ilerleyen zamanda normal insanlar gibi her şeyi yapabilecekleri. Uygun tedavi ile yaşam kalitesini oldukça yükseltebiliyor, hastalığın ilerlemesini engelleyebiliyoruz. Doktora gidilmediği zaman ise tersi oluyor, hastalık ilerliyor. Bu kez daha çok ilaç kullanılıyor. Bu çok az bir hasta grubumuzda ortaya çıkıyor. Birçoğu hastalıklarını iyi şekilde geçiriyorlar” ifadelerine yer verdi.
“En az ilaç tedavisi kadar önem taşıyor”
Tedavi yöntemlerinden bahseden Çelik, “Tedavi denilince aklımıza ilk ilaç geliyor. Ülkemizde çok güzel ilaçlar var, bu konuda çok şanslıyız. Ciddi şekilde tedaviler yapılıyor. Bunun yanında bir takım çevresel faktörlerden uzak durmasını da istiyoruz. Mesela eşi yanında sigara içiyor. Hastalarımızın astımını etkileyen dış faktörleri bilmesi ve bunlardan uzak durması en az ilaç tedavisi kadar önem taşıyor. Hastaların bilgilendirmeleri ve tedavi süreçlerini takip etmelerini öneriyoruz. Sağlıklı bilgi kaynaklarına ulaşılmasını öneriyoruz. İlaç tedavisinde doktor ne derse onun yapılması gerekir. Başkalarının söylediği değil, doktorun ne dediği önemlidir. İlaçların da reçeteye göre kullanılması gerekir. Genelde biz hastalarımızın tedavinin mantığını anladığı zaman tedaviye uyumlarının yüksek olduğunu gördük. Hastalarımızın bunun uzun soluklu ama kontrol altında tutulabilen bir hastalık olduğunu bilmeleri ve hayatın içerisinde kalmaları gerekir. Yeter ki hastaneye gelsinler, gelmeyen hastamızın da çok olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
“Hastalarımız hiç endişe etmesin”
Astım krizinin de tedavisinin bulunduğunu belirten Çelik, “Nefes darlığında olağan dışı bir artış olduğu zaman hastalar hemen doktoru ile iletişime geçerse o atak ilerlemez. İlaç tedavisini düzenli olarak uygulayan hastalarımızda atak sayısı düşüyor. Hastalarımız hiç endişe etmesin. Bazıları atak geçirebilir, bazıları da geçirmeyebilir. Bu da onların elindedir” ifadelerini kullandı.
“Halkımızda bir kortizon korkusu var”
Pandemi döneminde astım rahatsızlığını değerlendiren Çelik, “Pandeminin ilk başlarında virüs solunum yollarını tuttuğu için daha mı ağır atlatacaklar diye düşünüldü ama bizlerin gözlemleri böyle olmadı. Sonrasında da Covid-19 geçiren astımlı hastalarımız kötü bir tablo içerisine girmedi. Kısa süreli öksürük ve nefes darlığı olan hastalarımız oldu. Bunlar da kısa bir sürede geçti. Bununla beraber bizim kortizon dediğimiz ilaçları kullanan oldu. Onlar da kısa sürede iyileşti. Halkımızda bir kortizon korkusu var. Ama bizim burada astım için verdiğimiz dozlar oldukça düşük. Endişeleri varsa doktorları ile de görüşebilirler. Çok az hastada yan etkisi var, ama bunun yanında çok iyi etkileri olduğunu görüyoruz” dedi.
“Mutlaka tedavi ve takip edilmesi gerekir”
Astım hastaları için sigaraya maruz kalmanın çok ciddi bir risk faktörü olduğunu belirten Çelik, “Günümüzde anne ve babalar daha dikkatli davranıyor. Yine de bebeklerin ve çocukların yanında sigara içilmemesi; evde astım hastası birisi varsa onun olduğu hiçbir odada da içilmemesi gerekir. Hastaların öksürük ve nefes darlığı şikayetleri tekrar ediyorsa, ailelerinde astım öyküsü varsa, bir takım faktörler bunu arttırıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları ve mutlaka tedavi ve takip edilmeleri gerekir. Astım tedavi edildiği zaman yüz güldüren bir hastalıktır. Hastalarımız korkmasınlar, sağlıklı bilgi kaynaklarına ulaşsınlar. Dünyada Türkiye’nin tedavi karnesi çok iyi. Amerika’da, Avrupa’da nasıl tedavi yapılıyorsa bizde de aynı tedavi var” diye konuştu.
Astım hastalığının tedavisinde ilaçlar kadar dış etkenler de önemli
Astım hastalığının tedavisinde ilaçlar kadar dış etkenler de önemli
Sağlık
Astım hastalığının tedavisinde ilaçlar kadar dış etkenlerin de önemli olduğuna vurgu yapan Göğüs Hastalıkları, İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Gülfem Elif Çelik, “Uygun tedavi ile yaşam kalitesini yükseltebiliyoruz. Evde astım hastası birisi varsa asla hiçbir odada sigara içilmemesi gerekir. Astım tedavi edildiği zaman yüz güldüren bir hastalıktır” dedi.