"BELİRTİLER, YANILTICI OLABİLİR"
Gebelikte taş tanısının, gebe olmayan hastalardaki kadar kolay olmadığına dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Duman, "Böbrek taşının klasik bulguları olan yan ağrısı, bulantı, kusma, sık idrar yapma hissi gebelerde taş hastalığı olmadan da görülürken, gebelerde büyüyen ana rahmine bağlı olarak taş ağrıları bel ve kasık gibi klasik konumlarından farklı noktalarda hissedilerek ağrının doktor tarafından yorumlanmasını güçleştirebilir. Tanısı atlanmış bir böbrek taşı gebelerde böbreklere zarar vermek dışında erken doğuma, izole yüksek tansiyona neden olabileceğinden, dikkatli olarak hastaların taş açısından değerlendirilmeleri önemlidir" dedi.
TEK TARAFLI AĞRI VARSA DİKKAT!
Gebelik döneminde taş olmasa bile böbreklerde belli bir miktar şişliğin doğal kabul edildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Duman, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:
"Bu şişlik sağ böbrekte yüzde 90 oranında görülürken sol böbrekte de yüzde 67 oranında şişliğe rastlanmaktadır. Böbreklerdeki şişlik, gebeliğin 6 ila 10. haftasında başlar ve doğumdan sonra 6. haftaya kadar şişlik sürebilir. Böbrekteki doğal kabul edilebilecek bu şişlik, böbrek taşının yolu tıkamasına bağlı olarak gelişen şişlikten farklı olarak genellikle ağrıya neden olmaz. Bu nedenle tek taraflı ağrıya neden olan böbrek şişlikleri taş şüphesi doğurmalıdır."
HAMİLELERE TOMOGRAFİ UYARISI
Gebelik sırasında böbrek kan akımında yaklaşık yüzde 20 ile 25'lik bir artışın meydana geldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Duman, "Böbrek kan akımındaki bu artış, beraberinde taş oluşumunu artıran maddelerin de idrarda daha yoğun şekilde bulunmasına yol açar. Taşların görüntülenmesinde günümüzde en etkili yöntem olan Bilgisayarlı Tomografi radyasyon içerdiğinden dolayı hamilelere yapılmamalıdır. Radyasyon içeren görüntüleme yöntemlerinin belli bir dozun üzerinde kullanılması anne karnındaki bebeğin bedensel ve zeka gelişimine olumsuz etki etmenin yanında kanser riskinin artmasına da neden olmaktadır" diye konuştu.
"YÜZDE 70 İLA 80'İNDE BASİT ÖNLEMLERLE TAŞ DÜŞEBİLİR"
Hamilelerde taşları tespit etmek için, görüntüleme oranı daha düşük ancak radyasyona maruz bırakmayan ultrasonografi yönteminin kullanılması gerektiğini sözlerine ekleyen Yrd. Doç. Dr. Duman, "Taş yakınması olan hamilelerin yüzde 70 ila 80'inde basit tedavi ve önlemlerle taşı düşürmesi mümkündür. Bu nedenle ağrı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilebilen ve böbrek şişliği kritik düzeyde ilerlemeyen tüm gebeler takip edilmektedir. Genel durumu kötüleşen, ağrı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilemeyen hastalarda ise tedavi gerekmektedir" dedi.
"LASTİK BİR BORUYLA, TEDAVİYİ ERTELEMEK MÜMKÜN"
Tedavide temel amacın anne adayı ve bebeğin zarar görmeden idrar akımının tekrar sağlanması ve ağrıyla bulantının kontrol altına alınması olduğuna belirten Yrd. Doç. Dr. Duman, "Bu yönde ilk tedavi, çoğunlukla üreteral stent takılması olmuştur. Zorunlu hallerde lokal anesteziyle dahi yapılan bu işlemde, böbrekle idrar kesesi arasında taşla tıkanmış kanala taşın yanından geçecek şekilde lastik bir borunun takılmasıdır. Dışarıdan görülmeyen bu lastik boru, gebelik süresince hasta içinde kalmaktadır. Birçok gebede sıkıntıların gebelikten sonra yapılacak kesin tedaviye kadar ertelenmesini sağlamaktadır" diye konuştu.
"LAZERLE TAŞ PARÇALANIYOR"
Son dönemlerde teknolojinin ilerlemesi ve endoskopik aletler ve lazer teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak üreteroskopik tedavinin, gebelik döneminde daha sık sunulmasının gündeme geldiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Duman şöyle devam etti:
"Başarısı yüzde 70 ila 100 arasında bildirilen bu yöntemde, ucunda ışık ve kamerası bulunan cihazlarla idrar deliğinden girilerek, idrar kanalı boyunca ilerlenmekte ve taşla karşılaşıldığında lazerle taş parçalanmaktadır."