'Sınır komşularımız olan Irak ve Suriye coğrafyasında yaşanan savaş tüm hızıyla devam etmektedir. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek olan bu çatışma ortamında her geçen gün zalim diktatörlerin kendi vatandaşlarına yaptıkları zulümlerine, terör şebekelerinin cinayetlerine bir yenisi daha eklenmektedir. “Bir damla petrolü, bir damla kandan” evla görenlerin, binlerce kilometreden sivil ve mazlum insanlara uzanan pençeleri, medeniyetler beşiği bu coğrafyayı yakıp yıkmaktadır. Tüm bu olaylar bir asırdan bile daha kısa bir süre önce ecdadımızın huzur ve barış tesis ettiği, her karışını medeniyet tasavvurumuzun motifleriyle bezediği velhasıl tarihi ile insanı ile bir parçamız olan topraklarda yaşanmaktadır.
Sivil, kadın, çocuk gözetilmeyen bu amansız savaşta, analar evlatlarını, gelinler yiğitlerini, çocuklar babalarını kaybetmekte; hayatının baharında binlerce can toprağa düşmektedir. Savaş ile aileler yıkılmakta, umutlar bombalanmakta ve vatan yağmalanmaktadır. Tüm bu ölüm kalım savaşının en büyük hedefi ise Selçuklunun ve Osmanlının yadigarı Türkmen soydaşlarımız olmaktadır. Binlerce yıllık Türk yurtlarında, bu toprakların gerçek sahipleri ekin gibi biçilmekte, serhat boylarımızda Türklük yok edilmeye çalışılmaktadır. Dünya’nın süper güçlerine karşı yalnız bırakılan soydaşlarımız, dertlerini paylaşmak, namuslarını kurtarmak için hasret ile bayrağına baktıkları ülkemize dalga dalga göç etmektedirler. Tıp ki Balkanlar’dan gelen “Evladı Fatihan” gibi Mekke’den Medine’ye hicret eden “En sevgilimiz Efendimiz ve sahabeleri” gibi kardeşlerinin yanlarına koşmaktadırlar. Tüm yaşanmışlıklarını, şehitlerini bıraktıkları “vatanlarına” tekrar geri dönecekleri zamana kadar, canlarından aziz bildikleri Türkiye’ye gelmektedirler.
Ülkemize gelen soydaşlarımız farklı bir devlet hiyerarşisi ile karşı karşıya kaldıkları için bazı bürokratik engellere takılmakta, ev kirası başta olmak üzere bazı ihtiyaçlarını gidermekte sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Ayrıca okullarından ayrı kalan küçük kardeşlerimizin eğitim konusunda yaşadıkları zorluklarda büyük bir boşluk yaşamalarına sebebiyet vermektedir. Muhtelif illerimize yerleşmiş olan soydaşlarımızın bir diğer sıkıntısı ise uyum sıkıntısı yaşamları ve yalnızlık algısına kapılmalarıdır.
Vahşetin ve ateşin içerisinden gelen şehit analarımızın, gelinlik kızlarımızın, gözü yaşlı babalarımızın, yetim kardeşlerimizin acıları paylaşmak adına “Kardeş Aile” projesini başlatmış bulunuyoruz. Projemize ilham kaynağı Alemler Sultanı Efendimiz(s.a.v) “Ensar ile Muhacir”i kardeş ilan etmesidir. Bu proje kapsamında alperen kültürünün milletimizde yaşadığını göstererek, kardeşlerimizin acılarına ortak olarak, sınırlar aşacak muhabbetlerin kurulmasını, gönül köprülerinin inşa edilmesini gaye edinmekteyiz. Bu sebeple de gönül coğrafyamızın mimarlarından Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi Hazretleri’nin ismini verdiğimiz “Ahmet Yesevi Kardeş Aile Kampanyası”na destek olmak için, resmi internet sitemizde yer alacak olan “Kardeş Aile” talep formunu doldurarak sizlere ulaşılmasını sağlayabilirsiniz. Yapılacak başvurulardan sonra görevli arkadaşlarımız sizlere ulaşarak, bir ailemiz ile irtibata geçmenize vesile olacaklardır.
“Ahmet Yesevi Kardeş Aile Kampanyası” kapsamında “kardeş aile” olarak, ülkemize göç etmiş mazlum soydaşlarımızın ev kirası, eşya, gıda ve eğitim gören çocuklarının ihtiyaçları başta olmak üzere diğer ihtiyaçlarını gidermelerine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca sizlerin destekleriyle soydaşlarımız yabancı bir memlekette değil hasret kaldıkları kardeşleriyle beraber olduklarını hissedeceklerdir.
Her zaman ve her durumda mazlumların yanında olan büyük Türk Milleti’ne ve bugüne kadar sesimize ses vererek soydaşlarımızdan desteklerini esirgemeyen Ülkücü Hareket’in yüce gönüllü mensuplarına bir kez daha teşekkürlerimi sunarım. Rabb’im ismini Türkiye’de koyduğumuz yiğit Türkmen evlatlarının, düğünlerini “Telafer’de, Kerkük’te, Halep’te, Hama’da, Humus’ta” Doğu ve Batı Türkmeneli’nin güzide şehirlerinde yapmayı nasip etsin. “Ne mutlu Türk’üm Diyene!” '