'KOMUTANLAR İÇERİ ATILDI'
Kara, açıklamasına şöyle devam etti: "Birçok kurum itibarsızlaştırıldı. Ordusundan yargısına, sağlığından üniversitelerine kadar hepsini yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Ergenekon Davası adı altında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin nasıl itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını, sağlığın nasıl özelleştirildiğini, parasız sağlık hizmetinin tam tersine nasıl paralı hale getirildiğini, halkın tedavi olamaz hale geldiğini maalesef acı bir şekilde yaşıyoruz. 78 milyon dediğimiz bir nüfus var. 104 milyon acile başvuru var. Toplum 1,5 kat acil hasta olmuş. Böyle bir toplum düşünün. Yıllık nüfusun 5-6 katı insanlar hastaneye başvurur hale gelmiş. Sürekli hastanede yaşayan bir toplum haline gelmişiz. Dünyada böyle bir örnek yok. Bunu da iyi bir şey gibi anlatıyorlar.
'TEDAVİDE BÜYÜK SIKINTI VAR'
'Bak insanlar hastaneye gidiyor' diyorlar. Hastaneye gidiyoruz da her seferinde para ödüyoruz. Doktora ulaşabiliyor musunuz? Bir şekilde ulaşıyorsunuz ama tedavi olamıyorsunuz. Sıkıntı burada. Ergenekon Davası dediler, Genelkurmay Başkanı'nı içeri attılar. Sonra çıkardılar. 'Bu böyle değilmiş, ötekiler suçluymuş' dediler. 'Bu Yargı'yla olmaz' dediler. Yeni bir Yargı düzenlemesi yaptılar. 'Burayı da cemaat ele geçirmiş' dediler. Böyle bir şey yok. Nereye el atsalar bir türlü düzeltemiyorlar. Çünkü taşeron bir sistemleri var. AKP Hükümeti bir taşeron örgüttür. Uluslararası sistemin taşeron bir yapısı olarak getirilip kurulmuştur. Bu taşeron anlayış, günübirlik yaşam düşünüyor, yarını planlamıyor. Yarın ne olacağını planlamadan hareket ettikleri için de bu oluyor.
'GÜNEYDOĞU'DA SAVAŞ SÜRÜYOR'
Dış politikamız çökmüş durumda. İçerde ve dışarıda savaş olabildiğine sürüyor. Teröre olabildiğine göz yumdular. Her taraf hendek olmuş. '500 hendekten 80'ini kapattık' diye mutlu oluyorlar. 2 aydır sokağa çıkma yasağı var. Böyle bir şey olabilir mi? Soruyoruz bunlara, 'Siz ne yaptınız?' diye. İstihbarat, emniyet neredeydi? Hiç mi yoktu? Ses yok. Vali diyor ki, 'Kamyonu caddenin önüne çekiyorlar, arkayı göremiyoruz, oraya hendek kazıyorlar.' Buna herkes güler, böyle bir şey yok. Gittik, gözümüzle gördük. Orada askerin de polisin de durumu fena. Vatandaşın durumu daha fena. Birileri orada bir savaş sürdürüyor. Her gün 3-4 şehit oluyor. '2 de PKK'lı vurduk' diyorlar. Böyle bir şey olur mu? '2 senden 2 benden' anlayışı ile ülke mi yönetilir.
'AKP'NİN ANAYASA DERDİ BAŞKA'
AKP ile Anayasa görüşmelerinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü, Atatürk ilke ve inkılaplarının savunuculuğu, laik, demokratik hukuk devleti gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 4 maddesini asla tartıştırmayız. Sadece bunlar değil, başka şeyler de var. Onların başka dertleri var. Bunların da farkındayız. Gelin samimiyseniz, var olan yasaları uygulayın. AKP'nin var olan yasalara bile saygısı yok. Bunu hepimiz yaşıyoruz. Bizim bundan kurtulmamız gerekiyor. Bizim ülkeye ve insanına zarar veren politikalardan acilen dönmemiz gerekiyor. AKP artık dönemiyor. Dün ak diyor, bugün kara. 'Bir kere geri adım atarsak, bu yanlıştan dönersek, biz ne olacağız?' diyor. Böyle de bir durum var ama bunun sonu yok. Er ya da geç son bulmak zorunda.
'SURİYELİ GÖÇÜ ARTIK DURMALI'
Bölgede Suriyelilerin göçleriyle ilgili çok ciddi sıkıntılar var. Saklamalar işi çözmüyor. Ancak denize gidip boğulunca görmüşüz gibi görünüyor ama hiç de öyle değil. Hepimiz seralarda ve tamir atölyelerinde çalışan, sokaklarda dilenen ve kötü koşullarda çalışan o Suriyeli insanları ve çocuklarını görüyoruz. Bunlar bir süre sonra burada yaşayan insanların işsizliğiyle karşı karşıya geldiğinde çok daha ağır şeyler olacağını da biliyoruz. Kayıt dışı yaşayan yüz binlerce Suriyeli var. Bunların aşısı, eğitimi yok. Bunların hepsi bizim için önümüzdeki dönemde sıkıntı. Geri Kabul Anlaşması da aslında kabul edilebilir bir anlaşma değil. Daha dün Danimarka '600 Suriyeliyi geri gönderiyoruz' diyor ama Suriye'ye demiyor. 'Bunları Türkiye'ye gönderiyoruz' diyor. Böyle garip bir durum var. Türkiye sanki köle pazarı."