CHP'de kritik çalıştay başladı

Politika

CHP Antalya İl Başkanlığı tarafından organize edilen ve iki gün sürecek olan ‘Hedef 2019’ çalıştayı milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerinin katılımı ile başladı.

Kurultay süreçlerini tamamlayan ve yeni yönetim kadrolarını belirleyen CHP, Antalya İl Başkanlığı’nın organize ettiği ‘Hedef 2019’ toplantısı ile seçim için çalışmalarını başlattı. Kundu’da bulunan Fame otelde başlayan ve iki gün sürecek çalıştaya milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerinin tam kadro katılması dikkat çekti.
İlk gün genel bir değerlendirme toplantısının ardından basına açık bölüme geçilirken, aynı zamanda yarınki oturumlar için komisyonlar oluşturularak çalıştay devam edecek.

ALANYA'DAN GENİŞ KATILIM

CHP Alanya İLçe Teşkilatı İlçe Başkanı Ali Takavut, İlçe Başkan Yardımcıları Mehmet Okyanus, Filiz Şahin, Perihan Tığlı ile Kadın Kolları Başkanı Şaduman Tığlı ve Gençlik Kolları Başkanı Çağdaş Erdem, Meclis Üyelerimiz Erkan Demirci ve Mustafa Aras iki günlük programa katıldılar.
İl Başkanımız Ahmet Kumbul’un Çalıştay açılış konuşması şu şekilde:

"CHP Antalya- Hedef 2019 Çalıştayımıza hoş geldiniz. Kongrede verdiğim sözlerden biriydi bu Çalıştayımızı toplamak. Katılıp katkıda bulunan bütün yol arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Bugün ve yarın yapacağımız çalışmalarla örgütsel çalışmalarımızı ve takvimimizi planlayacağız. Önümüzdeki günlerde yapacağımız İl Danışma Kurulumuzla son şeklini vereceğiz. 

Değerli Yol Arkadaşlarım, 

Bizler ne yazık ki, Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerine tanıklık ediyoruz. Öyle bir karanlık bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi tümüyle işlevsiz kılınmış, yargı tamamen yandaş hale getirilmiş, adalet sadece saraydan yana işler olmuş, basın susturulmuş, üniversiteler tarumar edilmiş, eğitim sistemi neredeyse şeriata uygun bir şekle bürünmüş, dış politika yap boza çevrilerek Türkiye’nin itibarı yerle bir edilmiş, emeğiyle geçinen milyonlarca işçi, memur açlığa mahkum edilmiş, çiftçilerin ürünleri daha tarladayken beş para etmez hale gelmiş, tüm bunlarla birlikte ve bunlar yetmiyormuş gibi ülkemizin doğal kaynakları, ovaları, dağları, akarsuları, ormanları bir avuç talancıya teslim edilmiş, geri dönülmez doğa tahribatları yaratılmış.
Tüm bu yaşanan sıkıntılar, toplumsal dokumuzu bozmuş, aileler parçalanmış, kadına yönelik şiddet ve çocuk tacizleri artmış, sokak çeteleri kentlerimizde hüküm sürer hale gelmiş. Toplumsal barışımız büyük yara almış, kardeşliğimizi, birliğimizi, huzurumuzu kaybetmişiz.
Evet çok karanlık günlerden geçiyoruz, ama karamsar değiliz. Türkiye’yi yine Atatürk ve Cumhuriyet değerleri, kuruluştaki ruh kurtaracak ve bu karanlıktan çıkaracak. Ama sözle değil, eylemle, çalışmayla.

Değerli partililerim,

Ülkemizin içinde olduğu bu karanlık tabloyu aydınlığa kavuşturacak olan bizleriz. Bizim mücadelemiz artık çok daha önemli, çok daha kıymetli. Karşı karşıya olduğumuz büyük sorumluluk ve görevin bilincindeyiz. Bugün devletimizin ve milletimizin CHP iktidarına her zamankinden fazla ihtiyacı var. 
2019 un ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. 2019 da Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için, AKP’yi önce yerel seçimlerde sandıkta bozguna uğratmamız gerektiğini, biliyoruz. Biz Büyükşehir Belediyesini yeniden alacağız. Ama yetmez, 19 ilçemizin çoğunu alabilecek durumda olduğumuzu görüyorum. Yeter ki bir olalım, yeter ki, işte bugün burada olduğumuz gibi omuz omuza olalım. Bizim karşımızda hiç bir kuvvet duramaz.
Konuşmamın başında “Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerine tanıklık ediyoruz” demiştim. Türkiye gibi Antalya’da bu karanlık yönetim anlayışının baskısı altında. Yağmalanan kıyıları, keşmekeşe dönen trafiği, Türkiye’nin en pahalı toplu taşımı, parsel parsel satılan kentsel toprakları, kirletilen kaynak suları, saçma sapan rant projeleri ile Antalya’da AKP li Büyükşehir Belediyesi eliyle kente karşı suç işleniyor. 
Kongrede yapmaya söz verdiğim projemiz “Kent Sorunları Çözüm Kurulu”nun yaşama geçmesi için yönetim kurulu kararımızı aldık, Avukatlarımızla, şehir plancılarımızla, mimarlarımızla birlikte, kentimize karşı artık daha fazla suç işlenmesine engel olmak için çalışmaya başladık. 
Bu çerçevede geçtiğimiz hafta Tünektepe’nin özelleştirilmesine yönelik yaptığım basın toplantısının ardından, bu hafta da 5 M Migros, Minicity ve Akdeniz Kent Parkını da içine alan, Antalya’nın 3. en büyük yeşil alanının özelleştirilmesine karşı olduğumuzu, gerekçeleri ile birlikte kamuoyuna açıkladım. Önceki gün düzenlediğim basın toplantısının ardından Menderes Türel hemen yazılı bir açıklama yaptı. Ve aklı sıra beni yalanladı. Her zaman ki gibi sorduğum hiç bir soruya yanıt vermedi.

Nasıl ki vekillerimiz TBMM’de verdikleri yazılı soru önergelerine bir yanıt alamıyorlarsa, biz de burada aynı sorunu yaşıyoruz. Kendisine yakışan bir uslupla bana hakaret etmeyi tercih etti. Sayın Türel’i kendi yakışanıyla bırakıp, gelelim konumuza. Bir kez daha sorularımı sıralamayacağım. Üst üste soru sorunca aklı karışıyor galiba. 
Basın mensuplarımız aracılığıyla tek soru soruyorum bu sefer, bakalım ne tür bir yanıt alacağız. 

Sayın Türel, halka ait alanları tek tek neden özelleştiriyorsunuz, kentin değerlerini tüketmeyen tek bir projeniz var mı?
Siz bir şirketin CEO’su değil, koskoca Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanısınız. Halkın mallarını satıp savıp, özel şirketlere ihale etmemelisiniz.

Sevgili Partililerim,

Menderes Türel “Çılgın Projeler” adı altında bakın aslında neler yapıyor: Zamanında milyonlarca lira harcanarak yapılan ve Dünya mimarlık kamuoyunun önemli ödüllerinden olan “dünyaca ünlü ender eserler kategorisi” ne seçilen Mini City’i yıkıp, yerine AVM yapıyor. Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğini, şehircilik ilkelerini, planlama esaslarını yerle bir ederek, hukuksal kararları yok sayıyor. Doğal ve arkeolojik sit özelliklerinin korunması koşulunu ortadan kaldırıyor, Antalya’nın en büyük 3. Yeşil alanını ticarileştiriyor, betonlaştırıyor. 
Boğaçayı Projesi adı altında yine çok yüksek maliyetlerle bir proje uygulamaya çalışıyor. On bin kişiye istihdam sağlayacakmış. Ya sayı saymayı bilmiyor ya da aklı çok karışık, bir de bana matematik bilmiyor diyor. Siz ancak bölmeyi, bir de eksiltmeyi bilirsiniz. Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu kamuoyuna açıkladı proje zararlarını. İncelediğimizde, tuzlu suyun Boğa çayına girmesi sonucu Antalya’nın büyük bir kısmının ihtiyacını karşılayan kaliteli tatlı su kaynaklarının tuzlanacağı, sahil bandında erozyonlar oluşacağı ve binlerce yılda oluşan Konyaaltı sahilinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı görülüyor. Halen Antalya`nın içme suyu olarak kullanılan ve günlük 200 bin kişinin ihtiyacını karşılayan saniyede 400 litre su, bu projeyle birlikte kullanılmaz hale geliyor. Yani bu Proje de yine bir zararlar zincirine yol açıyor. Alanında uzman mühendislerimizin görüşü şöyle: “İleride olabilecek büyük çevresel zararları nedeniyle projenin olası bir sel felaketi ve bunun sonucunda su baskınları mal ve can kaybına da neden olabileceği dikkate alındığında doğal afet riski taşıması nedeni ile yeniden değerlendirilmesi şarttır.” Böylesine riskli bir projenin hayata geçirilmesinde Antalya halkı için hiç bir kamu yararı yoktur.

Bir başka zararlı projesi marina. Dünyaca ünlü Konyaaaltı sahilimizin önemli bir bölümüne yat limanı yaparak vatandaşlarımızın kullanımına kapatıyor. Uyguladıkları yanlış politikalarla Türkiye gemi rotalarından çıkartılmışken, mevcut limana kruvaziyer gemi uğramazken, bir başka dünya harikasına, Lara Plajlarına Kruvaziyer Liman yapıyor. Dip akıntılarını keserek Bütün Antalya körfezinin kokuşmasına, Lara kumsallarının yok olmasına yol açacağı bilim adamları tarafından açıklanan bu proje Lara’ya yapılmamalıdır. Mevcut oteller doldurulamazken Lara Ormanlık alanına oteller, AVM ler dikilmemelidir.
 
Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu tarafından yapılan bütün uyarılar, alanında uzman ve sorumluluk sahibi mühendislerimizin, bilim insanlarımızın titizlikle yürüttükleri çalışmalar gözardı ediliyor. Hepimiz “at gözlüklü vizyon fukaraları”yız. Bir tek Türel biliyor. 

Çok fazla vaktinizi almak istemiyorum ama Menderes Türel’in bu kente yaptığı kötülükler de saya saya bitmiyor. Kentsel hafızamızı, anı odaklarımızı yok etti, okuduğumuz okulları, doğduğumuz hastaneleri yıktı. Her yer betonlaşıyor. Varolan otogarı yıkıp alanını ticarete açıyor, oraya da bir AVM dikilecek. Tünektepe’yi özelleştiriyor, bizim paramızla yapılan teleferiğin gelirlerini bile yüklenici firmaya bırakıyor, dar gelirlilerin kullanımına kapatıyor. Kaş’ta dünyanın en güzel plajlarından birine beton döküyor, üzerinden otoyol geçiriyorlar . Belenli köyünün içine taş ocağı ruhsatları verip doğayı katlediyor, hayvanları ve yurttaşlarımızı hasta ediyorlar. Finike’de Andrea Doria koyunu özelleştiriyor. Kensel dönüşüm adı altında Santral mahallesinde defalarca emsal arttırıp yüklenici firmaya rant sağlıyor. Aynı uygulama Real alanında da var. Kentimizin ortasına Stat yapıp trafiği kitlediği yetmiyormuş gibi, hemen yanında ki 40 dönümlük spor ve rekreasyon alanını turizm, ticaret ve konut alanına çevirip TOKİ aracılığıyla ihale ediyor. Buraya da AVM ler ve bir Kule yapılacağı söyleniyor. Tüm akarsularımıza HES ler yapmaya çalışıyorlar. Gazipaşa, Alanya, Korkuteli, Finike, Kaş... tüm ilçelerimizde taş ocakları hem yaşamı, hem de başta tarım olmak üzere üretimi zorlaştırıyor. Daha anlatsam iyice uzayacak. 

Türel bizim hayal dünyasında yaşadığımızı söylemiş, ah keşke bizim hayal dünyamızda yaşayabilsek! Bizim hayalimizde ne var biliyor musunuz? Betonlaşmamış, her yeri AVM lerle kaplanmamış, sokaklarında turunç kokuları, havası, suyu ve deniziyle tertemiz kalmış bir Antalya var. Bizim hayalimizde dağları, tepeleri 3 kuruşluk rant için taş ocaklarıyla kemirilmemiş, Sedir ormanları feda edilmemiş, sahilleri ranta teslim edilmemiş bir Antalya var. Hiç anlamıyorsunuz değil mi bu hayalleri?

Anlayamazlar. Çünkü Biz bu toprakları dedelerimizin kanıyla sulanmış, kutsal bir emanet olarak görüyoruz. Biz bu toprağa baktığımızda, vatanımızı görüyoruz. Ama onlar, bu topraklara baktıklarında “imar plan paftası” görüyorlar, “inşaat alanı” görüyorlar, ihale fırsatı görüyorlar. Ya beton döküyorlar, ya da parsel parsel satıyorlar. Mutlaka, ama mutlaka Antalya Büyükşehir Belediyesini bu zihniyetten kurtaracağız.

Değerli Yol Arkadaşlarım,
Son olarak AKP-MHP ortaklığında hazırlanan 26 maddelik ‘ittifak kanun teklifi’ne değinmek istiyorum. 21 Şubat’ta Meclis başkanlığına sunuldu. Kanunun partilerin ittifakının önünü açmak amacıyla hazırlandığı söylense de önemli ölçüde Seçim Kanunu’nda da değişiklikler içeriyor. Bu yasa ile artık ne sandığa giren oylar demokratik sayılabilir, ne de oradan çıkacak sonuç demokratik kabul edilebilir! İşte demokrasi ile açıklanamayacak maddeler... 

• Mühürsüz oylar ve üzerinde leke çizik bulunan oylar da geçerli sayılıyor. 
• Seçim güvenliği, her isteyenin kolluk kuvvetlerini sandık başına çağırma yetkisiyle yok ediliyor.
• Valilere sandık birleştirme ve taşıma yetkisi veriliyor. Bu değişiklik özellikle doğu ve güneydoğu illerinde seçim güvenliğini önemli ölçüde etkileyecektir. Bazı valilerin bağımsız olmayıp adeta AKP’nin il başkanı gibi çalıştıkları gerçeğini göz önünde bulundurursak durumun vahametini daha iyi anlarız.
• Oy pusulalarında geçersiz kabul edilmesi gereken yani her iki ittifak partisinin üzerine de iki ayrı mühür basılması durumunda dünyanın her yerinde geçersiz sayılan bu pusulalar geçerli sayılıp ittifak partileri hesabına yazılıyor.
• Bu maddeler dışında ittifak partilerinin aldığı oyların dağılımında yani milletvekili seçiminin dağılımında da farklı bir yöntem uygulanıyor. Bu yöntem ittifak partilerinin lehine olacak şekilde düzenlenmiş durumda. Daha doğru bir ifadeyle “CHP nasıl en az milletvekili çıkarabilir” sorusunun yanıtı olarak bir düzenleme yapmışlar.

Bu ittifak seçim kanunu, MHP’yi barajdan kurtarma kanunu olduğu gibi AKP’yi de parlamentoda çoğunluğa oturtma kanunudur. Partimiz dün, seçim barajının kaldırılması için bir kanun teklifi verdi. MHP bu tasarıyı desteklesin. Böylece %10 barajını aşması için AKP nin uygunsuz tekliflerine maruz kalmamış olur. 

Bu kanun teklifine tüm gücümüzle direneceğiz. Ama ne yaparsanız yapın % 50 +1 i bulamayacaksınız. Baskılarınız da, yıldırma politikalarınız da, tehditleriniz de geri tepecek. Her karanlık gecenin sabahı olduğu gibi, CHP öncülüğünde bu karanlığı yırtıp, aydınlık günlere ulaşacağız. 
Bu gidişe DUR diyecek olan, ulusal kurtuluş savaşımızdaki Kuvvai Milliye ruhu, CHP çatısı altında ve çok geniş kitleler nezdinde dipdiri ayaktadır. Bu ruhu tekrar örgütleyeceğiz. 

Altı okumuzdan aldığımız güçle, sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri özgürlük, eşitlik ve adaleti birleştirerek; gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan; insanın yüceltildiği, doğal değerlerimizin korunduğu Atatürk’ün bizlere hedef koyduğu özgür, laik, demokratik, çağdaş, üreten, ürettiğini hakça paylaşan tam bağımsız Türkiye’yi yeniden kuracağız. Bu sevda bizim...
Haydi Antalya, Haydi CHP İktidarına!"
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.