AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, Eğer bir yerde bir terör örgütü varsa uluslararası örgütler ve önemli aktör ülkeler, bu terör örgütüyle mücadele edebilmelidir. Eğer zaten uluslar arası örgütler NATO gibi, BM gibi veya bunun içindeki ön plana çıkan ülkeler, bir terör örgütüyle mücadele edemiyorsa ve umudunu da başka bir terör örgütüne bağlamışsa bu dünya iflas etmiştir. BM iflas etmiştir. NATO iflas etmiştir” dedi.
ANKARADAKİ PATLAMA
Ankara’daki patlama hakkında konuşan Çavuşoğlu, “100 vatandaşımız hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin ve 100’e çıktı sayı. Bu saldırı basit bir saldırı değil, sıcağı sıcağına planlanmış bir saldırı ve hedefi de Türkiye. Gerçekten herkes bunu görüyor. Şimdi saldırının hedefi Türkiye, Türkiye’nin istikrarı, güvenliği hatta Türkiye’de yapılacak olan 1 Kasım’daki seçimdir. 7 Haziran seçimlerinden önceki Diyarbakır’daki patlama, niçin yapıldıysa, yine Suruç’taki saldırı ne için yapıldıysa, Ankara’daki saldırı da bu amaçla yapılmıştır. Saldırıyla ilgili çok titiz, detaylı çalışmalar yapılıyor, soruşturma devam ediyor. Soruşturmanın gizliliği ile ilgili biliyorsunuz, mahkeme kararı var. Hassasiyeti bakımından ama bu terör saldırısı bir kere daha bize bir şey gösterdi. Biz her zamankinden daha kuvvetli olmamız lazım, terörün başka bir amacı da Türkiye’de hayatı durdurmaktır ve Türkiye’yi kaosa sürüklemektir. Gerçi sadece terör değil, bugüne kadar terörden beslenen PKK terörünün güdümünde giden siyasi partiler, onların eş başkanları da Türkiye’de hayatı durdurun mesajları veriyor. Dolayısıyla biz şunu da anladık; Türkiye her zamankinden daha fazla güçlü olmalıdır ve Türkiye her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlik içinde olmalı ki bu tür olayları çok daha kolay aşabilelim. Ülkemize, milletimiz kendisine olan güveni de kaybetmesin. Çok şükür bugüne kadar hükümetimizin, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın ve devlet adamlarının duruşu bu yönde ve bu da topluma bir güven verdi” diye konuştu.
“CHP UTANMASA PKK’YI MASUM GÖSTERECEK”
Ankara’daki patlama sonrası siyasi parti liderlerinin tutumlarını eleştiren Çavuşoğlu, “Bir şeyi daha gördük. Yine bir terör saldırısı olduğu zaman, bundan beslenen, bundan beslenmek isteyen siyasi partiler de var. Bu gerçekten terörün her türlüsüne karşı olan tek parti AK Parti’dir, tek siyasi parti AK Parti’dir. Diğer siyasi partilerin tutumlarını görüyoruz. Ya ondan rant elde etmeye çalışıyorlar. Hemen gidip orada kampanya bile yaptılar biliyorsunuz. Millete karşı hitapta başka, kameralar döndükten, kapatıldıktan sonra orada eğlence, gırgır, şamata o ayrı ama diğer taraftan da bunu fırsat bilerek başka terör faaliyetlerini destekleyen, HDP’yi kastediyorum. CHP’ye bakıyorsunuz; bugün utanmasa PKK’yı da masum gösterecek. Zaten Avrupa’nın, Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nin, Amerika’nın terör listesinde olan DHKP-C’ye çok güçlü bir destek veriyor CHP milletvekilleri. DHKPC herkesin terör listesinde ama bazı CHP’li milletvekillerine göre, masum, sempatik, aktivist. Cumhurbaşkanımız o gün DHKP-C’yi de sayınca, birlikte hareket ediyor zaten PKK’yla, CHP sıralarından gürültü geldi, itiraz ettiler. Neticede, bakıyorsunuz öyle, şimdi milliyetçi geçinen partiye bakıyorsunuz, tabanıyla ilgili hiçbir problemimiz yok ama Bahçeli’nin yaklaşımına bakın, böylesine bir durumda bile görüşmeyi kabul etmiyor. Sadece saldırarak, küfrederek, hakaret ederek, belki oradan siyasi rant elde ederim diye düşünüyor oysa MHP tabanı da gerçekten bu tür tutumlardan bıktı artık. Çünkü onlarda ülkenin birliği, beraberliğini isteyen, bu memleketi seven insanlar ama Bahçeli’nin tutumu budur, bu süreçte bir kere daha gördük” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE İSTİKRARLI ŞEKİLDE YOLA DEVAM EDECEKTİR”
Türkiye’nin AK Parti’ye her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Her ülke, her toplum, her millet, zorluklarla, sınamalarla karşı karşıya kalabilir ama bu sınamalar karşısında sınavı iyi geçebilir miyiz, geçemez miyiz? Üstesinden gelebilir miyiz, gelemez miyiz? Ne kadar çabuk üstesinden gelebiliriz? Biz bunun üstesinden geliriz. Karamsarlığa kapılmaya gerek yok. Türkiye istikrarlı bir şekilde yoluna devam eder ama böylesine durumda bile, birleşmesini de öğrenmemiz lazım. O kültürü de gerçekten topluma ve siyasi partilere de yerleştirmemiz lazım. Başbakanımızın bazı açıklamaları oldu; terör saldırılarıyla ilgili arkasında ne var ama tüm soruşturmalar tamamlandıktan sonra da kamuoyuna bu terör saldırısıyla ilgili detaylı açıklamalar da yapılacaktır. Biz anayasa yapmak istiyoruz, gelin beraber yapalım. Reform yapmak istiyoruz gelin beraber yapalım diyoruz. Teröre karşı bu ilk defa bir çağrı değil, daha önce ortak deklarasyon yayınlayalım dedi. Başbakanımız, keza Cumhurbaşkanımız da başbakanlığı döneminde her zaman liderlere çağrı yapmıştır ama bu tek taraflı olan bir şey değil. Diğer partilerinde buna katılması gerekiyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakanımızla görüştü ama çıktıktan sonra yaptığı açıklamalarda gerçekten sorumlu bir siyaset adamının yapacağı bir açıklama değil. Hep böyle küçük dedikodu detaylarıyla oradan da popülizm yapmaya kalktı. Ya bu terör konusunda ne yapacağız, ne konuştunuz, onu söyleyin, orada başka şeyleri konuşuyor. Ondan sonra Star Medya Grubu’na yapılan saldırıda şöyle olmuş, böyle olmuş, onu konuşuyor. Ortada çok ciddi vahim bir durum var. Bu vahim durumda birlikte ne yapmamız gerekiyor. HDP’yi zaten söylemeye gerek yok, terörün kucağında olan bir siyasi parti. Terörün altında, kontrolünde olan bir siyasi parti. Terör sayesinde oy toplayan, terörün baskı ve şantajlarıyla oy toplayan bir siyasi parti. Dolayısıyla teröre karşı herhangi bir şey yapmaz ama her fırsatta PKK saldırıyor, devlet suçlu, Erdoğan suçlu. DEAŞ saldırıyor, Erdoğan suçlu, AK Parti suçlu. Devlet suçlu zaten içlerinde devlete karşı kini kusmak için fırsat kolluyorlar. Onlardan hiçbir hayır gelmez bu memlekete, bu zihniyette ama onları bile sempatik göstermeye çalışan, onlarla işbirliği yapanlar var. Medya var, paralel devlet yapısı bunlarla çok yakın işbirliği içinde çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
“PARALEL YAPI, TÜRKİYE’NİN DÜŞMANLARIYLA İŞBİRLİĞİ YAPIYOR”
Paralel yapının Türkiye’nin tüm düşmanları ile işbirliği yaptığını söyleyen Çavuşoğlu, “Ben Dışişleri Bakanı iken hep söylüyordum. 'Yurt dışında Türkiye’nin ne kadar düşmanı varsa bu paralel yapı onlarla işbirliği yapıyor' diyordum. İşte görüyoruz, Türkiye’nin içeride ve dışarıda ne kadar düşmanı varsa, paralel yapı bunlarla birlikte hareket ediyor. Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyor” dedi.
ABD-PYD- SİLAH KONUSU
ABD tarafından gönderilen 50 ton silahın, PYD’nin uzantısı PKK’nın eline geçerek Türkiye’ye yönelik kullanıldığının tespit edilmesi halinde Türkiye’nin de tüm hedefleri vuracağının altını çizen Çavuşoğlu, “PYD’nin siyasi lideri Salih Müslim’in Amerika’yı yalanlaması bile aslında PYD’nin ne kadar güvenilmez bir örgüt olduğunun göstergesidir ki biz bunu söylüyoruz. Siz terör örgütlerine güvenirseniz en büyük hatayı yaparsınız, bak en çok destek veren Amerika’yı bile yalanlıyor” şeklinde konuştu. Amerika’nın DAEŞ’e karşı PYD’yi kullanma durumu ile ilgili ‘Bu vahim bir hata’ diyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Bu vahim bir hata, bunun bedelini Amerika da öder, herkes öder. Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütünü desteklerseniz, o terör örgütü gün gelir, sizi de vurur. Eğer bir yerde bir terör örgütü varsa uluslararası örgütler ve önemli aktör ülkeler, bu terör örgütüyle mücadele edebilmelidir. Eğer zaten uluslararası örgütler NATO gibi, Birleşmiş Milletler gibi veya bunun içindeki ön plana çıkan ülkeler, bir terör örgütüyle mücadele edemiyorsa ve umudunu da başka bir terör örgütüne bağlamışsa bu dünya iflas etmiştir. BM iflas etmiştir. NATO iflas etmiştir. Siz bir terör örgütüyle mücadele edemeyecekseniz, başka bir terör örgütünden medet umacaksınız, bu acizliktir, kim yaparsa yapsın, hangi ülke yaparsa yapsın, hangi uluslararası örgüt yaparsa yapsın, bu bir acizlik göstergesidir.”
“YILANA SARILIR GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE SARILIYORLAR”
PYD, DAEŞ VE PKK’nın uluslararası terör listelerinde yer alan terör örgütleri olduğunu vurgulayan Mevlüt Çavuşoğlu, “PYD’ye verilen silah, yanlışlıkla da zaten DAEŞ’e de gitti. Ondan sonra bölgeye verilen gelişi güzel her silah terör örgütlerinin eline geçer. Daha önce Amerika’nın verdiği silahlar DAEŞ’in eline geçti mi, havadan, Kobani’de attığı silahları kastetmiyorum. Peki Suriye’ye verilen silahlar, yine DAEŞ’in eline geçti mi, DAEŞ şimdi hangi silahlarla mücadele ediyor? Rus, Çin, ondan sonra Amerikan silahlarıyla. Kime verilen, zalim bir rejime yani terör devletine, Suriye’de kime verildi? Şii milislere verildi Irak’ta. Onlar kime verdi? Onlar da DAEŞ’e verdi, dolaylı ya da doğrudan. Şimdi PYD’nin içinde PKK yok mu? Var. PKK ile birlikte hareket ediyorlar. PYD’ye verdiğiniz her silah doğrudan PKK’nın eline geçmiştir. Peki, PKK, ABD’nin terör listesinde değil mi? NATO’nun, AB’nin terör listesinde değil mi? Aynı şekilde Irak’ta da gelişi güzel şekilde dağıtılan silahlar PKK ve diğer terör örgütlerinin DAEŞ gibi eline geçiyor. Yani ülkeler ve uluslararası örgütler kendi sorumluluklarını yerine getiremiyorlar. Suya düşen yılana sarılır gibi terör örgütlerine sarılıyorlar. Bu gerçekten vahim bir hatadır. Bunun bedelini herkes öder, ödüyor zaten şu anda. İnsanlar ödüyor, ülkeler ödüyor, kaos devam ediyor. Kaos, kargaşa devam ediyor. İstikrar yok, güvenlik yok, bataklık devam ediyor. Terör örgütlerinin sayısı her geçen gün artmaya başladı. Terör örgütleri artık sınırları aşıp Türkiye’ye ve diğer ülkelere gidip, oralarda da terör saldırıları yaptı. İnsanı boyutu artık sadece Türkiye ile Lübnan’la, Ürdün’le sınırlı değil. O insanlar artık kendilerine bir gelecek aramak için Suriye’deki bu kriz 5. yılına girdiğinde insanlar umudunu kaybetmeye başladı. Geri dönme umutlarını kaybedince ne yapıyor? Bu sefer kendilerine güvenli liman aramaya başlıyor ve her yerden Avrupa’ya gidiyor, başka yerlere gitmeye çalışıyor. Zamanında bu sorunu çözseydik, duyarsız kaldılar, bu insanı dramda olmayacaktı. Ama şimdi kendisine dokunmaya başladığı zaman, ondan sonra ne yapıyor Avrupa Birliği hemen ne yapabiliriz birlikte, sonuçta şu andaki tablonun PYD de dahil, tablonun ortaya çıkmasında en büyük sorumluluk önemli aktörler ve uluslararası örgütlerin zafiyetidir. Terör örgütleri arasında, bu daha radikal, marjinal, bu baya yakın, o benim düşmanımın düşmanı, daha iyidir diye hesaplar yaparsanız yanılırsınız” şeklinde konuştu.
HEDEFLER VURULUR
ABD’den gönderilen silahlarla Türkiye’ye saldırıldığı anda tüm hedeflerin vurulacağının altını çizen Çavuşoğlu, “Yeni cephe, eski cephe fark etmez. Türkiye kendi sınırlarını korumak durumundadır, koruyacak güçtedir. Türkiye kendisine yönelik tehdit nereden gelirse gelsin, uluslararası hukuktan doğan hakları vardır ve o tehdide karşı müdahale etmelidir, edecektir ve edecek gücü vardır. Suriye’den, PDY’ye verilen daha doğrusu, PYD’yle birlikte PKK’ya verilen silahlar, Türkiye’ye yöneldiği zaman Türkiye’de pek ala bu silahların geldiği yeri hedef alır ve o hedefleri vurur. Silah depolarını vuruyoruz, ondan yanıyor, hatta bazen bir gün yanıyor. Silahlı kuvvetlerimiz, hava kuvvetleri, istihbaratımız işbirliği içinde doğrudan hedefleri vuruyor. Kuzey Irak’taki PKK kamplarını, inlerini niye vuruyoruz, Türkiye’ye yönelik terör saldırıları oradan geldiği için. Aynı şekilde silah ve terör tehdidi Suriye’den geldiği zaman da bizim de oraları vurma hakkımız var. Biz zaten PYD’yi başından beri net bir şekilde uyarılar yapıyoruz. Sakın ola ki Türkiye’ye yönelik herhangi bir eylem içinde, terör faaliyeti herhangi Türkiye’ye yönelik bir eylem içinde bulunmayın, gereken cevabı alırsınız diye de gerekli uyarıları her zaman yapıyoruz. Ama şimdi 7 Haziran sonrasında acaba Türkiye’de bir belirsizlik oluştu, işte acaba Türkiye zafiyete düşer mi, acaba Türkiye bizimle baş edebilir mi bu ortamda. DEAŞ’da bunlar da aynı düşünüyor ama tüm dünya da, onlar da gördü ki, Türkiye’de bir saniye boşluk bırakmayız ve Türkiye’ye yönelik tehditlerin hepsini de sonuna kadar kararlı mücadelemizi sürdürüyoruz. Terörle mücadele kararlılık yok, çifte standart var, terörle mücadele de bana dokunmayan bin yaşasın var. Terör konusunda ise rakip ülkelere, sevmediği ülkelere, çıkar çatışması içinde olduğu ülkelere yönelik terör saldırılarını destekleyen ülkeler var. O yüzden terör her zamankinden daha fazla başarılı, maalesef dünyada terörle mücadelede başarısızlığın sebebi de budur. Göçte, mültecilerle, insanı boyutuyla da bugüne kadar entegrasyonda da başarısız olmasının, Avrupa ve dünyanın, altında da aynı anlayış yatıyor” diye konuştu.
"RUSYA’NIN SURİYE’Yİ İŞGAL ETMESİ SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Rusya ile Türkiye ilişkilerini yorumlayan Çavuşoğlu şöyle konuştu:
“Bizim hava sahamızı ihlal etti Rusya. Biz de net bir şekilde uyarılarımızı yaptık. Bu arada DEAŞ’te ılımlı muhalefete saldırıyor. Hatta Rusya’nın müdahaleleri sonucunda DEAŞ’ın ilerlemesi de söz konusu oldu. O yüzden rejimle, DAEŞ’le hiç çatışmıyor. Hatta rejim, Halep’e doğru DEAŞ ilerlerken, havadan destek verdi, koridor açtı DAEŞ’e. Burada danışıklı dövüş var. Rejimle PYD arasında da işbirliği var. Rusya ile ABD arasında siyasi çözüm konusunda iyi bir diyalog vardı, biz de bunu destekliyorduk. Rusya da dışlanmasın diyorduk. İran da dışlanmasın, onlar da katkı sağlasın. Kalıcı bir çözüm istiyorsanız, istikrar istiyorsanız, bu olmalıdır ama Rusya’nın gelip de burada gerilimi tırmandırıcı müdahalelerde bulunması, bizim de hava sahamızı ihlal etmesi de doğru değildir. Bugün Rusya’nın askeri yetkilileri Ankara’da, diplomasi mekanizması çok iyi şekilde işliyor. Görüşmeler devam ediyor. Rusya Büyükelçisi, Bakanlığımıza da çağrıldı, aynı şekilde diplomatik temaslar karşılıklı devam ediyor. Askeri makamlar arasında da görüşmeler devam ediyor. İstihbari örgütler arasında aynı şekilde devam diyor. Biz gerilim olmadan Rusya ile bu sorunu, yani Rusya hata yapmıştır. Kendilerine de söyledik sonra Rusya’nın kendilerine verdiği mesajlar da olumlu, Türkiye’ye yönelik, Türkiye’ye olan saygısını gösteren ama bu tür davranışlardan da vazgeçmesi lazımdır. Rusya’nın güney komşumuz olabilmesi için Suriye’yi işgal etmesi lazım. Biz buna tamamen karşıyız. Kim işgal ederse etsin, yanı başımızda Irak’ı da Suriye’yi de işgal etsin, biz buna karşıyız. Biz komşularımızın sınır bütünlüğünü, bağımsızlığını destekliyoruz, istikrarını destekliyoruz. Suriye’nin, hem de Irak’ın. O nedenle Suriye topraklarını bölmeye çalışan DEAŞ’e de karşıyız, diğer gruplara da karşıyız. PYD ve PKK’ya da karşıyız. Keza Irak’ta aynı tutumu sergiliyor. Dolayısıyla Rusya’nın gelip, Suriye’yi işgal etmesi de zaten söz konusu olmaz. Uluslararası hukuka da aykırıdır ve Suriye’nin geleceği içinde kimsenin kabul edemeyeceği bir yaklaşım olur ama böyle bir eğilim içinde olduğunu da Rusya’nın düşünmüyorum. Varsayımlar üzerinde söylemeyelim ama siz sorduğunuz için söylüyorum. Ben Rusya’nın böyle bir yola gireceğine de inanmıyorum.”
"GÖÇMENLERİN SORUNU YERİNDE ÇÖZÜLMELİDİR, YOKSA SİZE GELİR"
Dünyada yaşanan mülteci sorununu da değerlendiren Çavuşoğlu, “Hiç insani bulmuyorum. Bugüne kadar da insanı davranmadılar. Terör konusunda söylediğim şey geçerlidir, gidip terörü, orada yerinde yok etmezseniz, size gelir. İnsanların da sorunlarını mültecilerin, göçmenlerin sorunlarını yerinde gelip çözmezseniz, yarasına merhem olmazsanız o da size gelir. Şimdi Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı durum budur. Peki bu sorun yeni bir sorun muydu? Hayır. Yaklaşık 5 yıldır devam eden bir sorun. Peki bugüne kadar duyarlılığı niye göstermediniz? Bana göre Avrupa’nın, AB’nin duyarlılık göstermesi, Aylan bebeğin denizde ölüp de, deniz kıyısında cesedinin bulunması. O yavrucağın plajda kumun üstünde fotoğrafını gördüğünden değildir. Mülteci akını olduğu için AB duyarlı olmaya başladı. Peki bugüne kadar niye duyarlı olmadı? Türkiye bugüne kadar bugüne kadar yaklaşık 2 milyon mülteciye 7.6 milyar dolar yardım ederken, gelip de niye yardım etmedi AB? Tüm dünyadan gelen yardım miktarı 430 milyon dolar. Şu an 7.6 milyar dolardan bahsediyoruz, yani 7.2 milyarı biz harcamışız onlardan sadece 430 milyon dolar, şimdi bu insani mi?” dedi.
"GÖÇ AKINI OLUNCA AB İLGİLENMEYE BAŞLADI"
Çavuşoğlu, “Peki bu çocukların eğitimiyle ilgili ne yaptı AB? Hem eğitimden bahsediyor, ahkam kesiyor, kriterlerden bahsediyor, AB bakanlığı yapmış bir kişi olarak bunu çok açık ve net söylüyorum ve bugüne kadar bu çocuklar için okul yapma konusunda ne kadar duyarlı olmuş? Sağlıklarıyla ne kadar ilgilenmiş? Ama ne zaman göç akımı Avrupa’ya gitmeye başladı ondan sonra AB hemen işte Türkiye ile işbirliği yapalım. Peki bugüne kadar sadece 14 tane fasıl açtınız, siyasi sebeplerle engellediniz. Bunları sormak lazımdır. Peki bugüne kadar Türkiye’ye vizeyi neden kaldırmadınız? Ya da şu anda Türkiye’ye vizeyi kaldıracağız demek çok önemli bir lütuf da değil çünkü 2013 yılında 16 Kasım’dı yanlış hatırlamıyorsam, Yenikapı Anlaşması ile beraber vize serbestisi anlaşmasını, mutabakat zaptını biz zaten imzaladık ve bu konuda çalışmalar devam ediyor. Biz hiçbir zaman bu insanı meseleyi, zor durumdaki insanları, AB’nin bir faslını açmak için yada başka bir konuda bir iyilik yapması için kullanmayı düşünmüyoruz. Bu insani değildir ve şu anda kendi başına geldiği içinde bu teklifleri yapmasını da doğru bulmuyorum, insani bulmuyorum” ifadelerini kullandı.
"KRİTERLERİ RÜŞVET GİBİ TEKLİF ETMESİNLER"
"İnsani konuda bir AB ile daha yakın çalışmak isteriz’ diyen Çavuşoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Denizlerin ortasında, zor durumda olan insanların tek başına, yalnız ölüme terk edilmesine bizim gönlümüz razı olmuyor. Biz başkaları gibi onların botlarını da patlatmıyoruz. Hepsini kurtarıyoruz, getiriyoruz. Biz Yunanistan ve Bulgaristan’la da çok iyi işbirliği yapıyoruz. AB ile de göçmen akımı olduğu zaman da konuştuk, daha yakın işbirliği istiyoruz. Biz sistemimizi yaparız ama bu insanı dramı sonlandırmak ya da bu insanların ihtiyaçlarını karşılamak için, acılarını dindirmek için, AB ile de, diğer örgütlerle de, ülkelerle de işbirliğine hazırız ama bu konuyu siyasallaştırmamak lazımdır ve işte siz bunu yapın. Bizde size şöyle yapalım, böyle yapalım yaklaşımıyla değil, gerçekçi yaklaşımlarla, insani yaklaşımla yapalım. Türkiye’ye de nasıl işbirliği yapacağız diye mantıklı önerilerle gelinebilir. AB sürecinde de müzakere edemeyeceğimiz teknik bir konu yok zaten, istediğimiz faslı açarız hatta bazılarının kapanış kriterlerini bile yerine getirmişiz. Bunu rüşvet gibi bize teklif etmesinler. Çifte standartlarını kaldırsınlar zaten süreç kendiliğinden yürür. Siyasi engelleri kaldırsınlar, bu kendiliğinden yürür ama siz işbirliği yapın, bizde size siyasi rüşvet verelim, fasıllar açalım yaklaşımı, doğru, insanı bir yaklaşım olmaz, bu insanlara da saygısızlık olur. Türkiye’ye de saygısızlık olur ama AB, Türkiye dahil tüm komşularıyla, tüm politikalarını gözden geçirmelidir. Entegrasyon politikasını, dış politikasını ve tüm politikalarını AB’nin gözden geçirmesi gerekiyor. Kendisini revizyona tabi tutması gerekiyor.”
Çavuşoğlu, Antalya’da 15-16 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan G-20 Liderler Zirvesi’nin tüm hazırlıklarının tamamlandığını açıkladı.