Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Vatan Partisi İlçe Başkanı Hasan Faruk Kurtoğlu “1 Mayıs Dünya işçilerinin ve emekçilerinin birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Tüm emekçilerimizin gününü kutlamak için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız. Gelin ülkemizi sağ-sol, evet-hayır diye bölmeye çalışanlara karşı 1 Mayıs’ın üretkenliğinde birleştirelim” dedi.
Kurtoğlu, “Ülkemiz işçileri, emekçilerinin emek ve dayanışma günü olarak kutlanan bayramlarını Vatan Partisi olarak gönülden kutluyoruz.” diyerek, “1 Mayıs’ta hep birlikte Antalya’dan Aydın Kanza Parkı önünde toplanarak, Türk-İş’in öncülüğünde, birlik içinde yürüme kararlılığımızı dile getireceğiz. En yüce değerin Vatan savunması ve insan emeği olduğu gerçeğini dost, düşmana bir kez daha haykırıp hatırlatacağız. Gelmek isteyen tüm vatandaşlarımızı partimize başvurmalarını bekliyoruz.” dedi.
Vatan Partisi Alanya İlçe Başkanı Hasan Faruk Kurtoğlu’nun konuyla ilgili değerlendirmelerinin yer aldığı açıklaması şöyle;
Türkiye 16 Nisan halkoylaması öncesinde 'evet' ve 'hayır' yandaşları olarak bölündü. Normal olarak aynı safta yer almaması gereken kesimler, hükümetin anlaşılması zor adımları nedeniyle, geçici olarak yan yana geldi. Herkesin hesabı başkaydı. Bu halkoylaması, tarihimize Türkiye’deki siyasi saflaşmalarda istisnai bir olay olarak geçecek. Halkoylamasındaki geçici saflaşmanın aşılması ve emperyalizme karşı tavır temelli stratejik saflaşmaya dönülmesi gerekiyor. Bu nedenle halkoylaması sonuçlarını temel alan eylem çağrıları emperyalizme karşı mücadele temelinde değerlendirilmelidir. Emperyalizme karşı açık tavır almayan eylemlere girişilmemeli bu yolda yapılan çağrılara uyulmamalıdır.
"MİNDER İYİCE TUTUŞUYOR"
Hükümet, derinleşen ekonomik krizin halk kitleleri üzerindeki etkisini, elindeki son ekonomik olanakları kullanarak ve son barutunu tüketerek, 16 Nisan sonrasına erteleyebilmişti. Önümüzdeki günlerde nüfusumuzun yüzde 70’ini oluşturan işçiler, memurlar ve sözleşmeli personel, ekonomik krizin zararlarını somut olarak daha derin bir biçimde yaşayacak. İşçi ve memur haklarına yönelik saldırılar yoğunlaşacak, yükselen enflasyon oranıyla birlikte gerçek gelirler düşecek, işsizlik daha da artacak. Diğer taraftan iktidarda ülkeyi yönetme yeteneğini yitirmiş bir AKP var. Halkoylaması sonuçları da AK Parti’nin nasıl bir güç kaybı yaşadığını kanıtladı. Mutlak yoksullaşma ve hak kaybıyla bütünleşen zayıflamış iktidar algısı, meşru ve demokratik kitle eylemlerinin kendiliğinden gelişeceği anlamına gelmektedir.
"İŞÇİ SINIFININ BİRLİĞE İHTİYACI VAR"
İşçi sınıfı içinde halkoylamasında 'evet' oyu kullanan da var, 'hayır' oyu kullanan da. Halkoylamasındaki istisnai saflaşmayı bugün de sürdürmek ve insanları evet-hayır ikileminde tavır almaya zorlamak, işçi sınıfının birlikte geliştireceği sınıf mücadelesine indirilecek en büyük darbedir. Günümüzdeki saflaşma, emperyalizme ve onun Türkiye’deki uzantıları, işbirlikçileri ve yandaşlarına karşı en geniş vatan savunması cephesidir. İşçi sınıfının çıkarları emperyalizmle temelden çelişmektedir. Türkiye’de bölücü terör örgütünü ve Fetullahçı casusluk ve terör örgütünü geliştirip destekleyen, özelleştirmeleri dayatan, Türkiye’yi bir borç batağına sürükleyen, işsizliği artıran temel güç, emperyalizmdir. Evet-hayır saflaşmasının halkoylaması sonrasında sürdürülmesi ve özellikle işçi sınıfına yansıtılması, olsa olsa emperyalizmin oyununa gelmektir.
"İŞÇİ SINIFININ YÜKSELECEK EYLEMLİLİĞİ HAKLIDIR, KAÇINILMAZDIR"
Tarihsel olarak bakıldığında ilerici olan kitle eylemi de vardır, gerici olan da. Günümüzde işçi sınıfının hak ve özgürlüklerini koruma ve geliştirme mücadelesi haklıdır, meşrudur ve desteklenmelidir. Bu mücadele Türkiye’nin ilerici ve devrimci güçlerinin isteğiyle değil, hayatın zorlamasıyla kendiliğinden gelişecektir. Bu mücadeleyi emperyalizm ve ortakları da önleyemeyecektir. Amacımız, kendiliğinden yükselecek bu kitle mücadelesinin enerjisini bağımsız ve demokratik bir Türkiye ve sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya doğrultusunda yönlendirebilmek olmalıdır.
İşçi sınıfını ve halkı evetçi-hayırcı diye bölüp emperyalizmi ve ülkemizdeki uzantılarını gözardı eden bir kitle mücadelesi yanlıştır, tehlikelidir, zararlıdır. Yükselecek sınıf mücadelesi sürecinde böyle bir girişim başarısızlığa mahkumdur. Görevimiz, bu nitelikteki girişimlere karşı açık tavır almaktır.