Antalya Ticaret Borsası’nın başkanlığını yürüttüğü Antalya Tarım Konseyi, “Antalya’da İklim Değişikliği Etkisinde Tarımda Yenilikçi Yaklaşımlar ve Teknoloji Kullanımı” başlıklı Tarım Sohbeti düzenledi. Gazeteci Galip Umut Özdil moderatörlüğünde düzenlenen toplantıya, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomi ve Yatırım Danışmanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Karapınar konuşmacı olarak katıldı.
Umut Özdil yapılan araştırmalara göre, dünyada her 10 kişiden birinin küresel iklim değişikliğini COVID-19 kadar önemsenmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Özdil, “Ulusal, uluslararası, yerel, hatta bireysel olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlayalım ki yaşamımızı sürdürebilelim” dedi.
"Bir derecelik artış aşırı iklim olaylarını yüzde 300 arttırdı"
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Ekonomi ve Yatırım Danışmanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Karapınar, 140 senede en yüksek sıcaklığın son 20 yılda kaydedildiğini bildirirken, “2020 kayıtlara geçmiş rekor sıcaklığın yaşandığı bir dönem oldu” dedi. Sıcaklığın artmasıyla iklim değişikliğiyle de karşı karşıya olduğumuzu kaydeden Karapınar, “1880’lere göre aşırı iklim olaylarında yüzde 300’lük artış var. Bu artış 1 derecelik sıcaklık artışının yansıması. Biz en az 3-4 hatta 5 derecelik sıcaklık artışıyla karşı karşıyayız. 2050 yılına vardığımızda 3 derecelik ortalama sıcaklık artışı bekleniyor. Artışın karasal alanda 5-6 dereceyi bulabileceği belirtiliyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede yaz mevsimi için 10 dereceye varan aşırı sıcaklık eğilimleri söz konusu. 1 derecelik artışa bile hazır değilken gerisini siz düşünün” diye konuştu. Dengenin bozulmasıyla hasarın da arttığını belirten Karapınar, “4 milyondan fazla tarımda çalışan insan ve 40 milyon hektar tarım arazisi iklim değişikliğinin tehdidi altında” dedi.
Bir derecelik artışta yüzde 6’lık verim kaybı
Sıcaklık artışının özellikle tahıl ürünlerinde yoğun verim kaybına neden olduğu uyarısında bulunan Karapınar, “1 derecelik sıcaklık artışı, ortalama yüzde 6 civarında verim kaybına neden oluyor. 3 derece sıcaklık artışında verim kaybının ne seviyede olacağını tahmin edin” dedi.
Karapınar, verim düşünce fiyatların artacağına dikkat çekti. Karapınar, iklim değişikliğiyle birlikte bitkilerde görülen hastalık ve zararlı sayısında da artış olacağını belirtti. Karapınar, ürün verimliliği ve fiyatlardaki dalgalanmanın üretici için ciddi sorun olduğunu kaydederken, “Dolar üzerinden büyük yatırımlar yapıp 3 ay sonra ürünü kaça satacağını bilememe de büyük sıkıntı. Gelişmiş ülkelerde risk azaltma yöntemleri var. Bizde de üreticinin korunması ve kurumsal yapıların bunu desteklemesi lazım” dedi.
İklim değişikliği ve kuraklığın gıda krizi, göç gibi durumlara neden olduğu, bunun da politik sorunları doğurduğunu belirten Karapınar, Suriye’deki çatışmalar ve Celali İsyanlarını buna örnek olarak gösterdi. Karapınar, doğa merkezli çözümlere gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Çiftçinin finansal okur yazarlığı düşük
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, Türkiye’nin 12 bin yıldır tarım yapılan bir bölgede olduğunu ancak değişime ayak uyduramazsa var olan hazinesinin bir işe yaramayacağını söyledi. Ülkemizde çiftçi eğitiminin düşük seviyede olduğunu, uygulamalı alanlarda üretilen bilginin çiftçiye aktarılmasında zorluk yaşandığını kaydeden Özertan, “Finansal okur yazarlığımız ülke seviyesinde düşük, tarım sektöründe ise bu çok daha düşük seviyede” dedi.
Verimsiz tarım sistemimiz değişmeli
Tarımda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer almamıza rağmen, verimsiz tarım sisteminin Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu kaydeden Özertan, “Verimi nasıl artırırız buna bakmalıyız. Türkiye’deki seralardan yüzde 90’ından fazlası naylon sera. Kuvvetli bir hava olayında üreticinin bütün emeği, maddi manevi bütün yatırımları uçup gidiyor. Her sene bunu yaşıyoruz” diye konuştu. Nüfusun artması, aşırı iklim olaylarının sıklığı ve şiddetinde yaşanan değişikliklerin üretimin üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu belirten Özertan, “Türkiye olarak sermayeyi yedik, artık yapısal problemlerimizi çözmek zorundayız. Tarım verimsiz bir sektör, çiftçi yeteri kadar para kazanmıyor, tarımda örgütlenme zayıf, kırdan kente göçle başa çıkamıyoruz, finansmana erişimdeki zorluğu 50 senedir konuşuyoruz ve çözmeye çalışıyoruz. Değişime önayak olacaksak vizyoner ve yapıyı değiştirmeye yönelik politikalar ortaya koymalıyız” diye konuştu.