Antalya’nın Kemer ilçesindeki bir otelde İl Göç İdaresi Müdürleri İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Belki de en çok konuştuğum konulardan birisi göç meselesidir. Bu konuda dünyaya ve batıya söylenmesi gereken ne varsa söyledik, en başta Cumhurbaşkanımız, uluslararası arenada yapılan tüm yanlışları, ikircikli tutumları; attıkları adımların nasıl kötü sonuçlara yol açtığını ve açacağını; yapılması gerekenleri, yapılmaması gerekenleri bizzat muhataplarının yüzlerine söyledi. Ancak anlıyoruz ki karşımızda demirden kalpler var. İşitmeyen kulaklar, görmeyen gözler var. Dolayısıyla biz onları orada bırakıp, kendi işimize odaklanmak, kendi yaptığımızı anlatmak, analiz etmek, varsa yanlışımız düzeltmek, varsa daha iyi yapabileceğimiz, onu gerçekleştirmek durumundayız" dedi.
Sloganlarının “göçü engellemiyoruz, göçü yönetiyoruz” olduğunu ifade eden Bakan Soylu, "Bu yeni bir icat değildir. Göç politikamız dün dünyaya referanstır hem de efsanedir. Bunu bu milletin kalbi, vicdanı, medeniyeti, tarihi, inancı, değerleri belirlemektedir" diye konuştu.
"Biyometrik kayıtları alındı"
Soylu, Türkiye 2011’de ilk dalgayla gelen Suriyeli muhacirlerin biyometrik kayıtlarının alındığını kaydetti. Bu kararların gelişigüzel ya da tesadüfen alınmadığının altını çizen Bakan Soylu, “Bu bir gelenektir ve davranış karakteridir. 14 yıl öncesinde, meseleye nasıl hukuk ve vicdanla bakmışsak bugün de ayni çizgiyi devam ettirebilen, göçle karşılaştığında ne yapacağını bilen bir devlet aklının varlığının göstergesidir. Zaten birilerinin de anlamadığı, bilmediği, beni bağışlasınlar cahil olduğu konu budur. Dillerinde hep ayni terane. Efendim neymiş, Türkiye’nin bir göç politikası yokmuş. Türkiye’nin göç politikasını sorgulamalarına gerek yok, her şeyden önce Türkiye’nin bir göç karakteri var zaten. Yüz yıldır, iki yüz yıldır, beş yüz yıldır getirdiğimiz, göçle ilgili devlet reflekslerimiz var. Bugün dünden farklı bir şey yapmıyoruz” ifadelerine yer verdi.
"Açık kapı politikası"
Bugün de geçmişten farklı bir iş yapmadıklarını vurgulayan Bakan Soylu şöyle konuştu:
“Bugün sadece işin yasal çerçevesi, belki sayısal büyüklüğü farklı olabilir. Elbette ki teknolojisi, konu başlıkları daha geniş olabilir. İşte bir yandan kaçak göç diyoruz, uluslararası mevzuat var, kendi mevzuatımız var, bir yandan gelenlerin uyum problemi var, Buna dönük çalışmalarımız var, bir yandan eğitim hayati, bir yandan çalışma hayatı ve diğer alanlarla ilgili faaliyetlerimiz var. Ancak temel karakterimiz aynıdır. Açık kapı politikası, geldiği yerde can güvenliği olmayan, kimseyi zorla geri göndermeme, gelenlerin barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılama, bununla birlikte de hiçbir kayıt dışılığa müsaade etmeme, kamu düzeninde herhangi bir sarsıntıya yol açmamaya özen gösterme. Bu ilkeleri takip ettik. Tabi bunun somut adımlarını da attık.”
"Biyometrik kayıtları belirli aralıklarla yenileniyor"
Biyometrik güncellemelerin belirli zaman sonra yeniden yapıldığının altını çizen Bakan Soylu, “Yani kayıt noktasında hiçbir boşluk bırakmadık. Kaçak gelip yakalananların bile Türkiye’de biyometrik kayıtları var. Hatta bu kayıtları bizden isteyen batılı ülkeler oldu. Elbette ki bizim bunu paylaşmamız söz konusu bile değildir. Sonrasında bir takım yasal düzenlemeleri yaptık” dedi.
Soylu, göçün içişleri, güvenlik, çalışma, eğitim, sağlık, kültürel ve dini ayaklarının olduğunu belirtti.
5 ilde bulunan geçici barınma merkezlerinin sayısının 7 olduğunu dile getiren Bakan Soylu, buralarda barınan insan sayısının 62 bin 673 olduğunu bildirdi.
"Doktora götürün"
Geçmişteki atılan adımlardan ziyade gelecekte ne yapılmasının konuşulmasının gerektiğini ifade eden Bakan Soylu, “Bizi nelerin beklediğini konuşmak gerekir. Evet bu insanlar bir mecburiyetten, bir tehditten dolayı geldiler. Güney sınırımızda ve bu insanların geldiği yerlerde asayişin sağlanması çalışmaları devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünya bu konuda istediğimiz noktaya olmasa bile belli bir noktaya geldi. Ne kadar insan geri döner, ne kadarı kalır, orası hakkında bir tahmin yürütmek gerçekçi değil. Birileri meseleye ısrarla içerideki Suriyeli sayısı üzerinden bakıyor. Mutlaka tüm Suriyeli muhacirlerin geri dönmesi şartı üzerinden bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Yani bugün 3 milyon 670 bin Suriyeli var, bunun 1 milyonu geri dönse, yeterli görmüyor. 2 milyon döner diye tahmin yapsanız, 'geride 1,5 milyon kalıyor' diyor. Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatı alanlarını metrekare olarak hesaplayıp, güya analiz kisvesi altında, nereye ne kadar dönüş olabilir, bunu topluma işlemeye çalışıyor. Her gün seri tweetlerle, sıfır bilgisiyle, kararmış kalbiyle, sağlıksız veya tamamen uydurma veriyle, sadece laf cambazlığıyla, maalasef bazıları da profesörlük kisvesinin altına sığınarak göç konusunda ahkam kesen, insanları tahrik etmeye çalışan, bizi birbirimize düşürmeye çalışan ve travmatik bir dönemde geldiği için aklı da travmatik olan buna yeltenen insanlar var. Politika yaptığını zanneden insanlar var. Kimseye tahammülleri yok ve bunu bir iç siyaset malzemesi olarak bu şekilde dizayn ediyorlar. Akıl almaz felaket senaryoları ortaya koyuyorlar cahilce. Profesör olması cahil olmasını engellemez ki. Yerleştirmeye çalıştıkları fikir 'hepsi gidecek mi, gitmeyecek mi.' Toplumu buna şartlamaya, bir cadı avına motive etmeye çalışıyorlar. Göç genel müdürlüğümüz twitter hesabından bunlara cevap veriyor, biz verilerle yalanlamaktan usandık, ne yazık ki bu kişiler bu tezviratlarından bıkmadılar. Bu iftiralardan yalanlardan bıkmadılar usanmadılar” dedi.
"Bunu masum insanlarla uğraşmaktan alıkoyun"
Sözde prefosörün partisine seslenen Soylu, “Biraz vicdanınız varsa bu adamı susturun. Bu adamın yalanlarını, biraz bu adama karşı dostluğunuz varsa yakın bulduğunuz doktorlara tedavi ettirin. Bu adamın tedaviye ihtiyacı var hasta. Mazlum insanların üzerine hakaret, tehdit bindiren bu adamın tedaviye ihtiyacı var. Eğer aynı siyasi partiye mensupsanız, başta genel başkana buradan çağrıda bulunuyorum ne olursunuz bu adamın başka işleri de var bunu sizler de biliyorsunuz. Bu adamın tedaviye ihtiyacı var. Bunu masum insanlarla uğraşmaktan alıkoyun. Attığı tweetlerle sosyal medyadaki sapkın yaklaşımlarından uzaklaştırmaya çalışın. Bunu göçle ilgilenen birisi olarak söylüyorum. Bu adamı Türkiye’nin bu politikalarının yakasından ne olursunuz düşürün” dedi.
"Suriyelilerden kaynaklanan bir salgın hastalık yok"
Önümüzdeki süreçte odaklanılması gereken konusun uyum politikaları olduğuna değinen Bakan Soylu, “Zaten başladık. Türkiye’ye bu kadar Suriyeli geldi, bunlardan kaynaklanan salgın hastalık gördün mü? Hayır neden. Çocukları dahil olmak üzere Sağlık Bakanlığı ortaya koyduğu gayretle aşı ve sağlık taramaları gerçekleştirildi” diye konuştu.
Bakan Soylu, dünyada düzensiz göçmenler arasında ilkokullardaki okullaşma oranı yüzde 61’ken Türkiye’de Suriyeli muhacirlerin ilkokullardaki okullaşma oranının yüzde 96,3 olduğunu vurguladı.
"15-21 yaş arasındaki muhacirlere özel önem"
Bunu rekor olsun diye başarmadıklarına değinen Soylu, “Bunun geleceğe ait bir sonucu ve çıktısı var. Dolayısıyla bugün attığımız her adımı, 10 yıl sonra karşımızda nasıl bir sosyal profil olacağını düşünerek atmalıyız. Keza bugün özellikle 15-21 yaş arası muhacir gençlere özel bir önem vermek gerekiyor çünkü yapılan araştırmalar, bu yaş aralığındaki göçmenlerde radikalleşme eğiliminin daha fazla olduğunu gösteriyor. Bir şeylerden yoksunluk, iki toplum arasında kalmanın verdiği eksiklik hissi, eğitimin ve alışkanlıkların nispeten eski topluma göre oluşmasından dolayı bir çaresizlik hissi, burada öfkeyi ve huzursuzluğu tetikliyor. Dolayısıyla uyum çalışmalarımızda olsun, iletişim faaliyetlerimizde olsun, bu gruba ayrı bir dil ve hassasiyet göstermek faydalı olacaktır. Bu alanı kesinlikle boş bırakmamalıyız. Art niyetli yaklaşımların en çok tahrik etmek isteyeceği alan, kesinlikle bu alandır” şeklinde konuştu.
"İstanbul'da 190 binlik rahatlama oldu"
Göçün ülke genelindeki görünüm dengesinin korunmasının önemli olduğunu işaret eden Bakan Soylu, “Sizlerin de takip ettiği gibi yakın zamanda İstanbul’a bir yığılma söz konusu olmuştu. Bunun içinde hem kaçak göç vardı hem de ülkeye yasal yollarla gelip, başka şehirlerde kaydolup zamanla iş ve başka imkanlar sebebiyle İstanbul’a yığılan insanlar söz konusuydu. Buraya tedbir aldık ve çeşitli başlıklar altında, birileri kaşımasına rağmen herhangi bir problem de yaşanmadan, yaklaşık 190 bin kişilik bir rahatlama söz konusu oldu. Yıl sonu hedefimiz, bunu 200 bine taşıyabilmektir. Yasal yollarla gelmiş kimseyi sınır dışı etmedik” dedi.
"Suriyeli çalışma izni başvurusunda artış"
Türkiye’de kısa dönem ikamet izniyle bulunan insan sayısının 781 bin 727 bin olduğunu fakat çalışma izni sayısının 86 bin civarında olduğunu aktaran Bakan Soylu, “İşin bu boyutu hem ekonomiyle hem de çalışma barışı ile ilgili olduğundan bu noktadaki etkinliğimizi arttırmak durumundayız. Konuya eğilirsek, artış elde ediyoruz. Bakın Türkiye genelinde çalışma izni başvurusu aylık ortalama 2 bin 500 civarındaydı, haziran ayından itibaren konuya eğilmemizle birlikte bu sayı önce temmuz ayında 5 bin 216, sonraki aylarda da 7 bin 500 seviyelerine çıktı. Demek ki saha ile iletişimi arttırırsak, göçle ilgili hemen her konuyu, sosyal bir probleme yol açmadan sağlıklı boyutlara taşımak mümkündür. Ancak meseleleri ertelersek, sonrasında problem olarak karşımıza çıkacaktır” ifadelerini kullandı.
"Yıl sonu düzensiz göçmen yakalama sayısı 400 bini bulur"
Afganistan ve Pakistan bölgesinden ciddi bir düzensiz göç baskısı altında olduklarını vurgulayan Bakan Süleyman Soylu, “Bu rakamları sürekli kamuoyu ile paylaşıyorum ama konu ciddi. 2017 yılında 175 bin olan kaçak göçmen yakalamalarımız, 2018’de 268 bin olmuştu. Bu yıl haliyle geçen cuma günü itibariyle 371 bin oldu. Dünyada böyle bir sayı yok. Biz bunu Avrupa’ya anlatmaya çalışıyoruz, maalesef anlamıyorlar. Nato kafa nato mermer. Anlamak istemiyorlar anlamıyorlar. Avrupa’nın tamında 1 milyon Suriyeli yok. 371 bin, bunun 81 binini şu ana kadar geldikleri ülkelere geri gönderdik. Gitmemesi gereken ve gitmesi gereken var. Sapla samanı birbirinden ayıran sizlere teşekkür ediyorum. Dünya bu konuda üç maymunu oynayadursun ama bizim elimizle ama göçün kendi dengeleriyle beraber mutlaka bu meseleyle temas etmek ve çare aramak zorunda kalacaktır. Her ülkenin mücadelesinin mutlaka bir sınırı olacaktır. Türkiye’nin bu konuda çalışan bütün kolluk birimleri, zaten kapasitesinin en üst sınırında çalışmaktadır” dedi.
Soylu, düzensiz göçün katlanarak artacağına dikkat çekerek, yıl sonu beklentilerinin 400 bin olması yönünde olduğunu kaydetti.
Afganistan göçmeninde artış
Kaçak Afgan sayısının 50 bini aştığını belirten Bakan Soylu, “Pakistanlı sayısı 10 bine dayandı. Şu anda göndereceklerimiz hariç. Dolayısıyla burada batılı muhataplarımızın, artık bu misafirlerine ilişkin birtakım sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini ifade etmek isterim. Misafir teriminden belki pek hoşlanmıyorlar ama sonuçta bu insanlar onlara gidiyor, ifademiz pek de yanlış sayılmaz” diye konuştu.
"2018'de bin 285 düzensiz göçmen yakaladık"
Antalya Valisi Münir Karaloğlu ise Türkiye’nin son dönemde güçlü bir göç politikası yürüttüğünü belirterek, Antalya’nın yasa dışı göç ve düzenli göçle ilgili sorunlarının olduğunun altını çizdi. Antalya’nın yıl sonuna kadar 16 milyon turisti ağırlayacağını kaydeden Vali Karaloğlu, “Antalya sadece insanların tatil içinde değil yaşamlarının bir kısmını da geçirmek için tercih ettiği 150 ülkeden 110 bin vatandaşa oturma izni verdik” dedi.
Düzensiz göçle ilgili yürüttükleri çalışma kapsamında 2018 yılında bin 285 düzensiz göçmen yakaladıklarını aktaran Karaloğlu, 922’sinin sınır dışı işlemleri tamamlandığını bildirdi.