Bu proje esnasında Aziziye tabyalarını, şehitliğimizi ziyaret ederken ve oralardaki kan izlerinin hala görebiliyorken, bir kez daha anladım ki bu topraklarda yüzyıllardır gözü olanlara karşı dikkatli olmamız gerekmektedir. Dün Erzurum’dan, Doğu Anadolu’dan yükselen feryat bugün Türkmen dağından Halep’ten Musul’dan Kerkük’ten yükselmektedir. Unutmayınız ki, Gaziantep’in güvenliği Musul’dan, Diyarbakır’ın güvenliği Kerkük’ten, ağrının güvenliği ise Karabağ’dan başlamaktadır. Buralardaki soydaşlarımızın güvenliği sağlayamazsak, bulundukları bölgelerden zorla çıkarılmalarına ve bu bölgelerin demografik(nüfus) yapılarının değiştirilmesine ses çıkarmazsak, işte o zaman gün gelecek bu sıkıntılar bizim sınırlarımız içinde yaşanacaktır. Bunun zamanını ise güneyden esen rüzgâr belirleyecek, belki yarın belki yarından da yakın olacaktır.
“Asırlık Soykırım Yalanı” program silsilesi sonucunda Erzurum’da o gün bir kıvılcım oluşmuş ve yeniden bir meşale yanmıştır. Bu meşale bin yıldan beri bu coğrafyada yaşayan ve bu coğrafyayı kirli emellerine alet etmek isteyenlere, Türksüzleştirmeye ve Müslümansızlaştırmaya çalışanlara karşı bir direniş, yeniden bir diriliş olacak, geleceğimizi aydınlatacak, bizleri bu zor günlerden geleceğe taşıyacaktır. Bu meşalenin taşıyıcıları her zaman okuyan, düşünen, soru sorup cevap arayan ve bunlardan şahsiyet kazanıp, davranışlarını bir Türk gibi şekillendiren ve Türk gibi geleceğe bakan Türk Ocaklı gençler olacaktır.
Sözümüz, davamız haktır. Zaferimiz muhakkaktır. Allah yar ve yardımcımız olacaktır.
Türkiye’nin her yerinden bizleri bu program vesilesiyle bir araya gelmemizi sağlayan ve “Asırlık Soykırım Yalanı” projesini ortaya koyan Türk Ocakları Gençlik Kollarının her bir mensubuna teşekkürü borç bilirim" dedi.