Bakan Müezzinoğlu, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği’nin (OHSAD) 2017 Kurultayı kapsamında düzenlediği 8. Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantısına katıldı. Antalya'da düzenlenen toplantıda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Bizim istikrarlı ve güvenli dönemlere ihtiyacımız var. Son 3-4 yıldır istikrar ve güvenimizle oynamak isteyen tuzaklar var. Bu tuzakların büyük çoğunluğunu bertaraf ettik. 249 şehidimiz, 2 bin 200 gazimiz ile ana tuzağı bozduk. Bundan sonra bu tabloyu gören hiçbir hain plancı bu milletin kaderiyle oynama cesaretini gösteremeyecektir" ifadelerini kaydetti.
"Paylaşımlar yaparak çözümler de kademe kademe gelecek"
Sitemler, gözyaşı ve buruklukların olduğunu söyleyen Bakan Müezzinoğlu, ancak umut ve güvenin devam ettiğini ifade etti. Müezzinoğlu, "Türkçe'de ‘dertler ve sıkıntılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar da paylaşıldıkça çoğalır’ şeklinde söz bulunur. Dolayısıyla paylaşımlar yaparak çözümler de kademe kademe gelecek. Bu çerçevede hali vakti yerinde bir vatandaş bir gün işinden çıkmış evine gidiyor veya evinden çıkmış işine gidecek yan tarafta ağlayan bir çocuk görüyor. Çocuğa 'hayrola niye ağlıyorsun?' diyor. 'Bir liram vardı kaybettim' diyor. Vatandaş da cebinden çıkartıyor 'al evladım ağlama' çocuk ağlamayı kesiyor. Paranın altına üstüne bakarken vatandaş ayrılıyor. Arabaya doğru iki üç adım atıyor ve ağlama sesi tekrar geliyor. Çocuk yine ağlıyor, vatandaş çocuğun yanına gidiyor ve hayrola şimdi niye ağlıyorsun diyor. Çocuk da şimdi iki liram olacaktı şeklinde cevap veriyor. Arzu ediyoruz şimdi iki liramız olması gerekiyordu. 1 lirayı verdik iki lirayı da birlikte şekillendireceğiz" dedi.
"Ülke insanını tıbbi gelişmelerden mahrum bırakamayız"
En büyük sermayenin kendimize olan inanç olduğunu dile getiren Bakan Müezzinoğlu, "Güvencemiz, geleceğe olan umudumuzdur. En büyük sermayemiz bu mesleğin dinamiklerinin her halükarda yarını bugünden daha güçlü olacaktır. Her gün bilimsel gelişmeleri hızla takip etmekte bile zorlandığımız, her türlü bilimsel gelişmenin dünya kadar mali finansal yük getirdiği ortada. Ancak bundan asla uzak duramayacağız, bu ülke insanını tıbbi gelişmelerden mahrum bırakamayız. Bu zorlukları yenebilmek için birbirimizi iyi anlamak, çözümleri birlikte üretebilmek, çözüm ortağı olabilmeyi bugünden daha iyi başarabilmekten geçtiğine inanıyorum. Geçtiğimiz günlerin önemli kazanımları var. Bu kazanımları arkada bırakıp önümüzdeki sorunlarla birbirimizi boğarsak birbirimize haksızlık yaparız" diye konuştu.
"Bu meslek derya kuyusu bir meslek"
Türkiye’nin bundan 15 yıl önce dünyada ve bölgedeki sağlıktaki konumuna bakıldığında, üniversite, kamu ya da özel sektörde Yunanistan’ın örnek gösterildiğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Oralardan hizmet almak için imkanları olanların imkanlarını kullandığı bir noktadan artık onlarla dengeyi kurmuş tam aksine yer yer onlara rekabet alanları oluşturan bir konuma geldik. Çıktığımız her basamağın kendine ait yeni sorunları var. Bir basamak üstesine ait hedeflerin getirdiği zorluklar var. Bu zorluklardan korkarak çekinerek değil, özgüvenimizi perçinleyerek geldik. Son 5 yılda özel sağlık sektörüne ne girmiş, 20 yıldır var olanlar basamakların nasıl çıkıldığını çok iyi yaşamıştır. Bunları birebir yaşayanlardan bir benim. İster kamu alanı, isterse özel sektör. Her çıktığımız basamağın kendine ait yeni sorunları var ve olacaktır. Bu meslek derya kuyusu bir meslek, her geçen gün detayları artan bilimsel gelişmeler ile yenilikleri insanın tüketimine tedavi ve teşhis hizmetine giren alanlar var. Finansal organizasyonunda sorunları var bu durumun getirdiği. Sorunlar olmadan çözebilmek mümkün değil."
"Türkiye 3-4 yıldır olağanüstü sorunlar yaşayarak bu noktalara geldi"
Türkiye’nin 3-4 yıldır olağanüstü sorunlar yaşayarak bu noktalara geldiğini söyleyen Bakan Dr. Müezzinoğlu, "2016’da güneydoğuda terörle ilgili tablo, peşinden Rusya ile uçak krizi, ardından da 15 Temmuz hain darbe girişimini yaşadık. Biz 1998’de 1999’da, 2000’de hiçbiri olmadan yaşadığımız olağanüstü krizler, borçlarımızın olağanüstü artışların yaşandığı dönemleri yaşadık. Bunları arkada bırakalım, bunları bir daha yaşamayalım ama hiç sorunsuz bir süreci şekillendirebilmek için de birbirimizi anlamaya paylaşmaya ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.
"Türkiye sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir"
Özel sağlık sektörünün bu ülkenin ana sac ayaklarından biri olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, diğer ayakların üniversite hastaneleri ve kamu devlet hastaneleri olduğunu belirterek, "Bundan bu ülkenin vazgeçebilmesi mümkün değil. Vazgeçme gibi bakış açısı yok. Üçünün birlikte geliştiği süreci şekillendirebilirsek Türkiye sağlıkta bölgenin iddialı ülkesi olabilir. Hem insanı hem de bölge insanı için. Özel sektör dinamiklerini konjektürel ve güncel konulardaki sıkıntılara dayandırarak hedeflerini ve motivasyonunu asla daraltmamalı. Hedefleri 80 milyon ülke insanın içindeki birlik payı ve yakın coğrafyadaki 1,5 milyar insana hitap edebilecek, bu nüfusun 1 milyarı bizim sağlık hizmeti standardı, onların tamamından yüksek olan bir ülkenin mensuplarıyız. Sağlık hizmeti sunumu standardı bizden yüksek olanları da, standardı geliştiren ama finansal maliyeti daha az olan cazibe merkezi olan bir ülkeyiz" dedi.
"Üniversite hastanelerimiz, bana göre birinci önceliktir"
Ülkede istikrarlı ve güvenli bir sürecin olduğunu dile getiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Bu süreci beraber paylaşarak daha güçlü hale getirmek gibi bir görevimiz, sorumluğumuz var. Bakanlıkların getirdiği sorumluluklar bu mesleğin bu ülkedeki potansiyelinin yarınları güçlü taşınabilmesi adına da sorumluluklarımızı beraber sizlerden bir kardeşiniz olarak şekillendirmek boynumuzun borcudur. Öncelikle bizim üniversite hastanelerimiz, bana göre birinci önceliktir. Bilimsel anlamda yeni bir vizyona dönmeleri lazım. Sağlık hizmeti sunumunda da hizmet sunumu standartlarını nitelikli boyuta taşıyacak özel alanlara ya da nitelikli alanlara konsantre olmaları lazım. Bunun için de bizim düzenleme altyapılarını onlar adına daha sağlıklı yapmamız lazım. Üniversite hastaneleri aile hekimlerinin baktığı, ilçedeki hastaların tedavisinin yapıldığı mekanlar değil tam aksine bu sağlık hizmeti sunumundaki kitlenin yüzde 30’luk grubunu özellikle, ayrıcalıklı, nitelikli tedavi gerektiren ve teşhis gerektiren alanları onların farklı dinamikleri ile şekillendirmeli" ifadelerine yer verdi.
"Üniversite ve tıp fakülteleri dünya ile yarışta iddialı olabilecek dilimleri planlamaları gerekiyor"
Eğitimde iddialı olmak zorunda olduklarını dile getiren Bakan Mehmet Müezzinoğlu, "Biz bir taraftan tüketimin üretim alanlarını, tükettiklerimizi üretebilen bir noktaya getirmeliyiz. Üreterek kendi ekonomik dinamiklerimizi, finansal dinamiklerimizi iki üç kademe yukarıya taşıyacak alanları şekillendirmemiz lazım. Üniversite hastanelerinin yönetimleri finansman boyutlarıyla, daha sağlıklı ve iki de bir SUT rakamıyla uğraşan değil, bir taraftan hizmetin dinamiklerini koyacak, eğitimi araştırmayı gerilemeden öncelikleyerek üniversite ve tıp fakülteleri dünya ile yarışta iddialı olabilecek dilimleri planlamaları gerekiyor" diye konuştu.
"80 milyon vatandaşımıza ekonomik durumu ne olursa olsun sağlık hizmeti almasında engel koymamalıyız"
Kamu hastanelerinde vizyonun oturduğunu belirten Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünyada fiziki mekan standardı, tıbbi teknoloji standardı ve vatandaşa ulaşım kolaylığı standardı ile vatandaşa Almanya’da şöyle bir hastane varmış dedirtmeyecek yolculuğa başladı. 80 milyon vatandaşımıza ekonomik durumu ne olursa olsun sağlık hizmeti almasında engel koymamalıyız. İmkanı olmayanın da tedavi hakkıdır. Vatandaşımız mağdur olmamalıdır. Kamu hizmeti vermekteki sorumluluk vatandaşın hizmet alma hakkını karşılayacak şekilde olmalıdır."
"Özel sektör korkularıyla değil, özgüveni ile bugünlere geldi"
Şehir hastanelerinin kamunun bir vizyonu olduğunu ifade eden Bakan Mehmet Müezzinoğlu, özel sektörün vizyonuyla dünya ile yarışması gerektiğini dile getirdi. Bakan Müezzinoğlu, "Özel tektir bu yarışta mağdur olan olmaz. Onun da vizyonunun gelişmesine vesile olur. Korku kaybettirir, özgüven kazandırır. Özel sektör korkularla bugünlere gelmedi. Özgüveni ile geldi. Özgüvenini kaybeden bir özel sektör kendi içinde kaybetmeye başlamıştır. Özel sektör hem 80 milyonluk ülke insanına sağlık hizmeti vermekteki özgüvenini arttırmalı, tırnak içindeki sorunlara takılarak motivasyonunu kaybetmektedir" dedi.
"Akşamdan sabaha çözülecek sıkıntılar değil bunlar"
Sağlık Uygulama Tebliğinin (SUT) hiç gündemde olmadığı dönemlerden özel sektörün geldiğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, "Özel sektör hizmet verdiğinde, vatandaşa faturasını veriyordu. Vatandaş SGK’dan alıyor muydu alamıyor muydu? Özel sektör finansmanını o dönemde vatandaşın cebinden sağlıyordu. O dönemde vatandaşın tamamına hizmet verecek duruma geldi. Bu dönüşümde tabi ki sorunlar var. Akşamdan sabaha çözülecek sıkıntılar değil bunlar. 2-3 yıldır yaşadıklarımız olağanüstülüklerle dolu. Bunlar olmasaydı belki bu sorunları konuşmayacaktık belki yeni sorunlar konuşacaktık" şeklinde konuştu.
"Güçlü bir sistemin istikrarının güvenini planlamak arkadaşlarımızın ihmal etmemesi gereken bir konu başlığı"
Daha yeni bir referandumdan çıkıldığını dile getiren Bakan Müezzinoğlu, "Ülkede istikrarlı bir sürecin temel kolonlarını diktik. Bu kolonların ana sahibi artık 80 milyon ülke insanı sahibi olacak. 80 milyon ülke insanını vicdanının ağırlıklı çoğunluğunun yetkiyi verdiği yürütme, bu ülkeyi yönetmede söz sahibi olacak. Bu ülke insanını vicdanının ağırlıklı çoğunluğu millet geleceği adına yanlış yapmaz, geleceği adına yanlış yapmaz. Güçlü bir sistemin istikrarının güvenini bugünden planlamak bizim bu salondaki arkadaşlarımızın asla ihmal etmemesi gereken bir konu başlığı" diye konuştu.
"Sac ayağının bir ayağının zayıf kalması durumunda sağlıklı helva yapılamaz"
Sac ayağının bir ayağının zayıf kalması durumunda onun üzerine sağlıklı bir kazan oturtamayacaklarını ifade eden Bakan Müezzinoğlu, "Sağlıklı bir aşure ya da keşkek yapamayız. Sağlıklı helva yapamazsın. O nedenle bir üniversite, iki kamu, üç özel sektör saç ayağımızın vazgeçilmezleridir. O üç ayağının da zayıf alanlarının da güçlendirdiği her ayağın kendine ait zenginlikleriyle güçlü kılacağımız dönem olması için hazırız. Bunu paylaşarak şekillendirmekte inşallah şimdi, belki bir ay sonra birçok konu daha arkada kalmış olacak" dedi.
"Bu zararlardan en anlamlısı ve en değerlisi 249 şehidimiz"
Sağlık Uygulama Tebliğinin uygulamalarının kendi açısından espriye döndüğünü ifade eden Bakan Mehmet Müezzinoğlu, "Özel sektörden arkadaşlar bunu bana getirdiklerinde valla dokunamayız dedim. Dedim ki SUT’la ilgili anayasa maddesi var. 10 yıldan önce herhangi bir değişiklik yapılamaz diye. 10 yılı da doldurduk dolduracağız. Bu ülke bizim. Çok alarak yarın çok alacağımız anlamına gelmez. Yapıyı çökerttiğimiz zaman beraber çökeriz. Sağlıklı, sürdürülebilir geliştirilebilir olsun. Paylaşarak yapalım, günü gelecek aza razı olacağız. Günü gelecek zarara razı olacağız. 2016 da birçok alanda birçok zarara razı olduk. Bu zararlardan en anlamlısı ve en değerlisi 249 şehidimiz. 249 şehidimiz olmasaydı, o gece bu salonda ben olmazdım. Siz de muhtemelen bu salon organizasyonunu yapacak noktada olmazsınız. Dolayısıyla ülke, ülkenin dinamikleri zaman zaman başımıza hiç beklemediğimiz olağanüstülere hainlikleri getirebiliyor. Onu da anlayabilen normalleştikten sonra da geleceğe olan umudumuzu güvenimizi sarsmadan yürütebilecek, keser bana yontsun değil, birlikte büyütelim. Ekonomi büyürse ekonomik olarak büyüyeceğiz" diye konuştu.
"Hiçbir hain plancı bu milletin kaderiyle oynama cesaretini gösteremeyecek"
Birçok eksiğin standartlarını yükseltebilmek adına sağlığa ayırabilecekleri payı önümüzdeki yıllarda bir iki puan daha artırabilecek altyapının olduğunu belirten Müezzinoğlu, "Ekonomik bütçemizi büyüttüğümüzde bir trilyon doları yakaladığında gayri safi milli hasılamız, buradaki payımız artacak. Bizim tek şeye ihtiyacımız var istikrarlı ve güvenli dönemlere ihtiyacımız var. Son 3-4 yıldır istikrar ve güvenimizle oynamak isteyen tuzaklar var. Bu tuzakların büyük çoğunluğunu bertaraf ettik. 249 şehidimiz, 2 bin 200 gazimiz ile ana tuzağı bozduk. Bundan sonra bu tabloyu gören hiçbir hain plancı bu milletin kaderiyle oynama cesaretini gösteremeyecektir. Kendi standardımızı yükseltecek vizyonumuzu geliştirecek farklılıkları yakalayacak alanları çok daha akıl teri dökerek, çok daha farklılıkları oluşturacak" diye konuştu.
"Türkiye bugün bölgesinde sağlık alanında farklı bir marka değerini yakaladı"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Acile gelenlerin yüzde 70’inin acil olmadığını bildiğimiz bir tabloda yalnız ekonomik olarak tatmin edici ücreti vermiş olmamız, acille ilgili sorunumuz olmadığı anlamına gelmez. Acilin, acil statüsünü doğru şekillendirmek ve o statünün hak ve hukuku neyse onun karşılığını şekillendirmeli. Yapacak çok işimiz var ama çok işleri de yaptık. Türkiye’de bugün bölgesinde sağlık alanında farklı bir marka değerini yakaladı. Kamu ve özel sektörde marka değerini yakaladı. Üniversiteler biraz zayıf halka olarak kaldı ama önümüzdeki yıllarda inşallah bu halkayı da güçlendireceğiz. Biz birbirimizle rekabet olarak değil, birlikte sağlık hizmet sunumu standardını, kalitesini, vizyonunu büyüterek hepimizin kendi adına olan payı büyütecektir ve geleceğe ait olan güvenini artıracaktır" dedi.
"Kol dikmek, kalp nakli yapmaktan daha zor"
OHSAD Genel Başkanı Reşat Bahat, Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) problemlerin artık çözülmesi gerektiğini söyledi. Acil servis ve fark alınamayan kalemlerin tamamına yakınında zarar ettiklerini belirten Bahat, acillerin zarar edilen durumlar haline geldiğini kaydetti. Reşat Bahat, "Acilde fark alınamayan kalemlerin tamamına yakınında devasa zararlar ediyoruz. Acillere baktıkça zarar ettiğimiz durum haline geldi. Bir vatandaşın kolu kopuyor 10 saatlik ameliyat, gecenin 3’ünde ya da pazar günü veriliyor. Kolu dikecek, doktoru bulamıyorsunuz. Kimse artık gecenin 3’ünde telefonunu açmıyor. O kol çöpe atıldığında Sosyal Güvenlik protez parası veriyor, sakata ayırıyor, emeklilik parası veriyor. 8-9 yıldır anlatıyoruz, bu kolun dikilmesi için 30-40 bin lira vermiyoruz. Kolu dikmek, kalp nakli yapmaktan daha zor. Daha korkunç bir maliyete niye sebep oluyoruz. Muayeneyi anlıyorum da bunu anlayamıyorum" dedi.