Kadın Haklarını Koruma Derneği Alanya Şubesi tarafından 5 Aralık Kadın Hakları Günü’ne özel yapılan açıklamada kadınların siyasete katılımına dikkat çekildi. İşte o açıklama:
''Siyaset (politika) Latince poly ve tikus kelimelerinin birleştirilmesinden türetilmiştir ve kelime olarak; politika “ÇOKSESLİLİK” anlamına gelmektedir.
Türk Dil Kurumuna görede siyaset: “devlet işlerini düzenleme ve yürütme işiyle ilgili özel görüş veya anlayış” anlamına gelmektedir.
İşte bu çoksesli olması gereken ortamda , yani siyasette dünyanın yarı nüfusunu oluşturan kadınlar kendilerini hep erkekler tarafından oluşturulmuş kavramların içinde mahkum olarak bulmaktadırlar. Yani devlet işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi binyıllardır erkek egemen bir anlayış ve görüşle yapılmaktadır. Bu erkek egemen anlayış kelimelere, davranışlara, yasalara hatta geleneklere girmiştir. Oysa siyaset yalnızca erkeklere bırakılmayacak kadar hayati ve incelikli bir konudur. İçinde kadınlara özel, estetiğin, ince düşüncenin, insan öncelikli olmanın olmadığı, kadının yer almadığı bir siyasi hayat; günümüzde tanık olduğumuz, kaba, saldırgan, şiddet dolu, insanı, insan yaşamını, haklarını hiçe sayan ilkel bir yönetim tarzı olmaktan öte gidemez. Siyasette kadına özgü ince narin yeni bir dil yaratmaya çalışmak elbette zordur, ama olanaksız değildir.
Türk Kadının siyasete girişi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ile olmuştur; kadınlara 1930 da Belediye seçimlerine katılma, 1932 de Köy Kanunu ile Muhtar ihtiyar heyetine seçilme ve 5 Aralık 1934 te Anayasa değişikliği ile milletvekili seçilme hakkı verilmiştir. Bu gelişmenin ardından yapılan 1935 seçimlerinde seçilen 400milletvekilinden 18 i kadın olmuş ve Mecliste kadınlar %4,5 oranında temsil edilmişlerdir.
Bu oran daha sonraki seçimlerde hep azalmış, 1950 seçimlerinde yalnızca 3 kadın milletvekili seçilmiştir.
2007 yılından sonra bu sayı gittikçe artmaya başlamıştır, şu anda TBMM de kadın milletvekili oranı % 17.3 tür. Bu durum yerel yönetimlerde de pek farklı değildir. Kadınların siyasette yer almaması yalnızca siyasi faaliyette bulunmaması değildir, kadınların yönetimde yer almaması, kadının yönetime katılmaması demektir.
Kadının siyasette erkek ile eşit oranda yer alması , ülkenin kadın ile erkek tarafından birlikte yönetilmesi demektir. Bu da toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesi açısından atılacak enbüyük adımdırve başta kadına yönelik şiddet olmak üzere pek çok toplumsal sorunun çözümü demektir.
Kısaca ; siyasettekadınınerkekle eşit oranda yer almaması, toplumsal bir sorundur, bir yönetim sorunudur , bu bir kadın sorunu değildir, toplumsal bir sorundur, nasıl işsizlik, enflasyon bir toplumsal sorunsa bu da öyle algılanmalı ve öyle mücadele edilmelidir.
Biz kadınlar hayatın her alanında siyasette ve yönetimlerde erkeklerle eşitlik sağlanana kadar mücadele edeceğimizi bildiri ve bu önemli günde Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet şükran ve saygıyla anıyoruz.'' ifadelerine yer verildi.